Translation of "Yirmi" in French

0.009 sec.

Examples of using "Yirmi" in a sentence and their french translations:

O yirmi bir yirmi daha bulaştırdığı zaman

Quand il avait vingt et un ans et vingt autres infectés

Laurie yirmi yaşındadır.

Laurie a vingt ans.

Yirmi yaşına girdim.

Je viens d'avoir 20 ans.

Muiriel yirmi yaşındadır.

Muiriel a vingt ans.

Yirmi kelebek yakaladı.

Il a attrapé vingt papillons.

Muiriel yirmi yaşında.

Muiriel a vingt ans.

O yirmi yaşında.

Elle a vingt ans.

Bina yirmi katlıdır.

Le bâtiment a vingt étages.

Yirmi yedi yaşındayım.

J'ai vingt-sept ans.

Yirmi dört yaşındayım.

J'ai 24 ans.

Sınıfımızda yirmi beş erkek ve yirmi kız var.

Notre classe compte 25 garçons et 20 filles.

- Yirmi ülkede İspanyolca konuşulur.
- İspanyolca yirmi ülkede konuşulur.

On parle espagnol dans 20 pays.

O yaklaşık yirmi dolardı.

C'était à peu près 20 dollars.

Saat onu yirmi geçiyor.

Il est dix heures vingt.

Yirmi tane kebap ısmarlayalım!

Commandons vingt kebabs !

Bence sen yirmi yaşındasın.

- Je pense que tu as vingt ans.
- Je pense que vous avez vingt ans.

Tom yirmi yıldır emekli.

Tom est retraité depuis vingt ans.

Onun yirmi çocuğu var.

Elle a vingt enfants.

Askerler yirmi mil ilerledi.

Les troupes progressèrent de vingt milles.

Ben yirmi beş yaşındayım

J'ai vingt-cinq ans.

Yaklaşık yirmi kişi yaralandı.

Environ vingt personnes ont été blessées.

O, yirmi dört yaşında.

Il a vingt-quatre ans.

O yaklaşık yirmi yaşındadır.

Elle a aux alentours de vingt ans.

Doğum günüm yirmi Temmuzda.

Mon anniversaire est le 20 juillet.

Yirmi yıl zaten geçti.

Vingt ans se sont déjà écoulés.

Burada yirmi aile yaşar.

Vingt familles vivent ici.

Tom yirmi şınav yaptı.

Tom a fait vingt pompes.

Bu toplam küresel üretimin yirmi sekiz aralık yirmi bir yüzde

climatique, selon les statistiques du site Statista, est la Chine, qui est le plus grand

Yangında yirmi kişi can verdi.

Vingt personnes ont péri dans l'incendie.

Yirmi dakika içinde tekrar arayacağım.

Je rappellerai dans vingt minutes.

Yirmi yıl uzun bir süre.

Vingt ans, c'est très long.

O, yirmi beş yaşındayken evlendi.

Elle s'est mariée à 25 ans.

O yirmi yaşındayken onunla evlendi.

Elle s'est mariée avec lui à 20 ans.

O yirmi olarak kabul edildi.

On pourrait lui donner vingt ans.

Bu kitabı yirmi yaşında yazdı.

Il écrivit ce livre à l'âge de vingt ans.

Beş kere beş yirmi beştir.

Cinq fois cinq font vingt-cinq.

Sınıfımda yirmi yedi öğrenci var.

Il y'a vingt-sept élèves dans ma classe.

Bir gün yirmi dört saattir.

- Un jour compte vingt-quatre heures.
- Il y a vingt-quatre heures dans une journée.

Omurga yirmi dört kemikten oluşur.

La colonne vertébrale est composée de vingt-quatre os.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

Elle a parcouru vingt milles à pied par jour.

Bir yangında yirmi kişi öldü.

Vingt personnes sont mortes dans un incendie.

Öğretmeye başlayalı yirmi yıl oluyor.

Cela fait vingt ans qu'il enseigne.

Yirmi yıldan fazladır onu tanıyorum.

Je la connais depuis plus de vingt ans.

Vinç yirmi ton beton kaldırabilir.

La grue peut soulever vingt tonnes de béton.

Kaç yaşındasınız? - Yirmi üç yaşındayım.

Quel âge as-tu ? – J’ai vingt-trois ans.

Brezilya yirmi altı eyaletten oluşur.

Le Brésil comprend vingt-six états.

Her hafta yirmi kitap okur.

Il lit vingt livres chaque semaine.

Yirmi beş yaşında olduğunu düşünmüştüm.

Je dirais que tu as vingt ans.

Yirmi yıldır aileye hizmet etti.

Elle a servi la famille pendant vingt ans.

"Saat kaç?" "Üçü yirmi geçiyor."

« Quelle heure est-il ? » « Il est trois heures vingt. »

Ve yirmi yıla varan cezalar aldılar

avec des peines allant jusqu'à 20 ans,

Yirmi yıldan uzun bir süre sonra,

Plus de 20 ans plus tard,

Ancak sadece yirmi milyon öğrenci kayıtlı.

avec seulement 20 millions d'élèves inscrits.

Babam bu işi yirmi yıldır yapıyor.

Mon père fait ce travail depuis vingt ans.

O, her sabah yirmi şınav çeker.

Il fait vingt pompes tous les matins.

Yirmi iki Haziran 1974'te doğdum.

Je suis né le vingt-deux juin 1974.

Bu sınıfta yirmi dört sandalyemiz var.

Nous avons vingt-quatre chaises dans cette salle de classe.

Evsiz bir adama yirmi dolar verdim.

J'ai donné vingt dollars à un sans-abri.

Yirmi öğrenciden sadece biri kitabı okudu.

- Sur vingt élèves, un seul a lu le livre.
- Sur vingt étudiantes, une seule a lu le livre.

Bu doğruyu yirmi eşit parçaya bölünüz.

Divisez ce segment en vingt parties égales.

O yirmi yaşında ilk çocuğunu doğurdu.

Elle mit au monde son premier enfant à vingt ans.

Yirmi dolar yüz kırk yuan eder.

Vingt dollars font cent-quarante yuan.

İnsan kafatası yirmi üç kemikten oluşur.

Le crâne humain se compose de vingt-trois os.

Yirmi atmaca bir baykuşun önünde kaçtı.

Vingt éperviers fuient devant un hibou.

İngiliz alfabesi yirmi altı harften oluşur.

L'alphabet anglais est composé de vingt-six lettres.

Dan ve Linda yirmi yıldır evliydiler.

Dan et Linda sont mariés depuis vingt ans.

Onlardan yaklaşık olarak yirmi tane var.

Il y en a une vingtaine.

Tom yirmi yıldır Mary ile evlidir.

Tom est marié avec Marie depuis vingt ans.

- Bir sonraki otobüsü yirmi dakika beklemek zorunda kaldım.
- Bir sonraki otobüsü mecburen yirmi dakika bekledim.
- Bir sonraki otobüs için yirmi dakika beklemem gerekti.

Je fus contraint d'attendre le bus suivant durant vingt minutes.

"Bugünden yirmi yıl sonra, yaptığınız şeylerden çok

« Dans vingt ans, vous serez davantage déçu

Sen gidip yirmi kişiye bulaştıracaksın en az

Vous irez infecter au moins vingt personnes

Metan için yüzde yirmi altı ve nitrolar

Vingt-six pour cent pour le méthane et vingt-trois pour cent pour les

Gelecek doğum günümde yirmi yaşında olacağımı söyledim.

J'ai dit que j'aurais vingt ans à mon prochain anniversaire.

O, en fazla sadece yirmi dolar ödeyebilir.

Il peut tout au plus payer vingt dollars.

Neden büyük günler sadece yirmi dört saat?

Pourquoi les grands jours n'ont-ils que vingt quatre heures ?

Seni yirmi dakika içerisinde geri arayabilir miyim?

Puis-je te rappeler dans vingt minutes ?

Onunla yirmi yıldan daha fazla süredir samimiyim.

Il fut un proche pendant plus de 20 années.

O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.

Elle aurait voulu être née vingt ans plus tôt.

Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.

L'Australie est environ vingt fois plus grande que le Japon.

O, yirmi yaşında olduğunu söyledi, gerçek değildi.

Elle a dit qu'elle avait vingt ans, ce qui n'était pas vrai.

O yirmi sekiz yaşına kadar ehliyet almadı.

Il n'a pas obtenu de permis de conduire avant d'avoir vingt-huit ans.

- Yirmi yıldan fazla beraber olan mutlu bir çiftiz.
- Biz, yirmi yıldan fazla birlikte olan mutlu bir çiftiz.

Nous formons un couple heureux en ménage depuis plus de vingt ans.

Çin, Japonya'dan yaklaşık yirmi beş kat daha büyüktür.

La Chine est à peu près 25 fois plus grande que le Japon.

Gelecek ayın sonunda onlar yirmi yıldır evli olacaklar.

Le dix du mois prochain, il y a vingt ans qu'ils seront mariés.

Bu toplantının yirmi dakikadan daha fazla sürmesini istemiyorum.

J'aimerais que cette rencontre ne dure pas plus de vingt minutes.

Polis seni yirmi yıl boyunca parmaklıkların arkasına koyacak.

La police te mettra derrière les barreaux pour vingt ans.

Sadece bir ay içinde yirmi beş proje yaptım.

J'ai réalisé vingt-cinq projets en seulement un mois.

Bir sonraki otobüs için yirmi dakika beklemem gerekti.

J'ai dû attendre 20 minutes pour le prochain bus.

Yirmi kişi için akşam yemeği pişirmeye istekli değilim.

Je n'ai pas l'intention de préparer à diner pour vingt personnes.