Translation of "Dört" in German

0.008 sec.

Examples of using "Dört" in a sentence and their german translations:

Dört.

Vier.

Saat dört.

Es ist vier Uhr.

- Dört erkek kardeşim var.
- Dört biraderim var.

Ich habe vier Brüder.

Leyla'nın dört farklı erkekten dört çocuğu vardı.

Leila hatte vier Kinder von vier verschiedenen Männern.

- Dört kedim var.
- Benim dört kedim var.

Ich habe vier Katzen.

Kız: On dört.

Mädchen: 14.

Dört beşten azdır.

Es ist fünf vor vier.

Kitap dört dolar.

Das Buch kostet vier Dollar.

Dört aylık hamileyim.

Ich bin im vierten Monat schwanger.

Dört ışık var!

Da sind vier Lichter!

Yirmi dört yaşındayım.

- Ich bin 24 Jahre alt.
- Ich bin 24.
- Ich bin vierundzwanzig Jahre alt.

Dört yaşındayken okuyabiliyordu.

Sie konnte mit vier Jahren lesen.

Bir karenin dört köşesi ve dört kenarı vardır.

- Ein Quadrat hat vier Ecken und vier Seiten.
- Das Quadrat hat vier Ecken und vier Seiten.

- Başkan dört yıllığına seçildi.
- Cumhurbaşkanı dört yıllığına seçildi.

Der Präsident wurde auf vier Jahre gewählt.

- Dört yıldır İngilizce okuyorum.
- Dört yıldır İngilizce eğitimi alıyorum.
- Dört yıldır İngilizce çalışıyorum.

Ich habe vier Jahre lang Englisch gelernt.

- Dört gündür yatakta hasta.
- O dört gündür yatakta hasta.

Er liegt seit vier Tagen krank im Bett.

Dört numara: Akışına bırakın.

Nummer vier: Folgen Sie dem Gesprächsfluss.

Dört yıl çabuk geçti,

Spulen wir vier Jahre vor:

Çocukluğumdaki dört kanallı televizyondan

Die 4 Fernsehkanäle meiner Kindheit

Dünya'nın dört bir yanında

Überall auf der Welt

Dünyanın dört bir yanında...

Überall auf der Welt...

Bu kitap dört dolar.

Dieses Buch kostet 4 Dollar.

Yangında dört aile öldürüldü.

- Vier Familien kamen im Feuer ums Leben.
- Vier Familien kamen bei dem Feuer um.

Dört kişilik bir aileyiz.

Wir sind eine vierköpfige Familie.

Yağmur dört gün sürdü.

Der Regen hielt vier Tage an.

O, dört santimetre kalınlığındadır.

- Es ist vier Zentimeter dick.
- Es hat eine Dicke von vier Zentimetern.

Göl dört mil genişliğindedir.

Der See ist vier Meilen breit.

Komite dört üyeden oluşur.

Das Komitee besteht aus vier Mitgliedern.

Sınıf dört gruba ayrıldı.

Die Klasse wurde in vier Gruppen unterteilt.

Dört çarpı beş yirmidir.

Vier mal fünf ist zwanzig.

Kar dört gün sürdü.

Es hat vier Tage lang geschneit.

Dört yeni kitap okudum.

Ich lese vier neue Bücher.

Dört odalı daire kiraladı.

- Sie hat eine Vier-Zimmer-Wohnung gemietet.
- Sie mietete eine Vier-Raum-Wohnung.

Onlar dört yıldır evliler.

Sie sind seit vier Jahren verheiratet.

Dört kız kardeşim yok.

Ich habe keine vier Schwestern.

Dört gündür yemek yemedim.

Ich habe vier Tage lang nichts gegessen.

O, dört dil konuşuyor.

Er spricht vier Sprachen.

Dört adam şarkı söylüyor.

Vier Männer singen.

Mektubunu dört gözle bekliyorum!

Ich freue mich auf deinen Brief!

Tom dört gol attı.

Tom hat vier Tore geschossen.

Tom dört yıldır burada.

Tom ist schon seit Jahren hier.

Jorge dört dil konuşuyor.

Jorge spricht vier Sprachen.

Bugün dört yaşına giriyorsun.

Heute wirst du vier Jahre alt.

Ona dört dolar ödedim.

Ich bezahlte ihm vier Dollar.

Dört saat içerisinde varacağım.

Ich werde in vier Stunden ankommen.

Jorge dört dil konuşur.

Jorge spricht vier Sprachen.

On dört yaşında olacağım.

Ich werde vierzehn.

Sabah dört dersimiz var.

Wir haben vormittags vier Unterrichtsstunden.

Benim dört çocuğum var.

Ich habe vier Kinder.

Dört at merayı dolaşıyor.

Vier Pferde wandern über die Wiese.

Dört gün kar yağdı.

- Es schneite vier Tage lang.
- Es hat vier Tage lang geschneit.

Kuzenim halen dört yaşında.

Mein Cousin ist schon vier Jahre alt.

Dört gün sonra ayrıldık.

Wir reisten vier Tage später ab.

Dört artı üç yedidir.

Vier plus drei ist sieben.

Dört gündür hasta yatağında.

Er liegt seit vier Tagen krank im Bett.

Bana dört mektup yazdı.

Er schrieb mir vier Briefe.

Üçgenlerin dört köşesi yoktur.

Dreiecke haben keine vier Ecken.

Polis dört adamı tutukladı.

- Die Polizei hat vier Männer festgenommen.
- Die Polizei nahm vier Männer fest.

Dört Temmuz kutlu olsun!

Alles Gute zum 4. Juli!

Jorge dört dil konuşabilir.

Jorge spricht vier Sprachen.

Senin dört köpeğin var.

Du hast vier Hunde.

Arabanın dört tekerleği vardır.

Ein Auto hat vier Räder.

Savaş dört yıl sürmüştü.

Der Krieg dauerte vier Jahre.

Dört yıldır genetik çalışıyorum.

Ich studiere seit vier Jahren Genetik.

Noel'i dört gözle bekliyorum.

Ich freue mich auf Weihnachten.

- Onun yalnızca dört pezosu var.
- Onun sadece dört pesosu var.

Er hat nur vier Pesos.

- Dört çocuklu bekar bir anneyim.
- Ben dört çocuğun tek annesiyim.

Ich bin eine alleinerziehende Mutter von vier Kindern.

- O bilgisayar dört çekirdekli işlemciye sahip.
- O bilgisayarın dört çekirdekli işlemcisi var.
- O bilgisayarın işlemcisi dört çekirdekli.

- Dieser Computer hat einen Vierkernprozessor.
- Dieser Rechner verfügt über einen Vierkernprozessor.
- Dieser Rechner basiert auf einem Quad-Core-Prozessor.

- Dolores'in dört kız kardeşi var.
- Dolores'in dört tane kız kardeşi var.

Dolores hat vier Schwestern.

- Bir köpeğin dört bacağı var.
- Bir köpeğin dört tane bacağı vardır.

Ein Hund hat vier Beine.

Dört saati aşkın süredir yürüyorlar.

Sie sind seit über vier Stunden unterwegs.

Anadolu'nun dört bir yanına dağıldılar

Sie zerstreuten sich über ganz Anatolien

Her dört Haziranda buraya gelirim.

Ich komme jeden vierten Juli hierher.

Bir köpeğin dört bacağı var.

- Ein Hund hat vier Pfoten.
- Ein Hund hat vier Beine.

Bir yılda dört mevsim vardır.

Ein Jahr hat vier Jahreszeiten.

Bay Brown'ın dört çocuğu var.

Herr Braun hat vier Kinder.

The Beatles, dört müzisyenden oluşmuştur.

Die Beatles waren vier Musiker.

Masanın yanında dört sandalye vardı.

Es waren vier Stühle am Tisch.

Bir masanın dört bacağı var.

Ein Tisch hat vier Beine.

Sadece dört at yarışta yarıştı.

Es nahmen nur vier Pferde am Rennen teil.

İki kere iki dört eder.

- Zwei mal zwei ist vier.
- Zwei mal zwei macht vier.

Bob "Dört buçuk pound" diyor.

"Vier Pfund fünfzig", sagt Bob.

Odada dört parça mobilya vardı.

Es gab vier Möbelstücke in dem Zimmer.

Bu yıl dört emekliliğimiz vardı.

Dieses Jahr hatten wir vier Verabschiedungen in den Ruhestand.

Dolores'in dört kız kardeşi var.

Dolores hat vier Schwestern.

Annemin dört erkek kardeşi var.

Meine Mutter hat vier Brüder.

Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.

Ich freue mich auf die Sommerferien.

Yalnızca dört tane at yarıştaydı.

Es nahmen nur vier Pferde am Rennen teil.

Mektubunu almayı dört gözle bekliyorum.

- Ich freue mich auf deinen Brief.
- Ich schaue Ihrem Brief freudig entgegen.

O, dört gündür yatakta hastadır.

Er liegt seit vier Tagen krank im Bett.