Translation of "Yaşadığı" in French

0.005 sec.

Examples of using "Yaşadığı" in a sentence and their french translations:

- Onun yaşadığı evi beğenmiyorum.
- Onun yaşadığı evi sevmiyorum.

- Je n'aime pas la maison où il demeure.
- La maison dans laquelle il habite ne me plaît pas.
- Je n'aime pas la maison dans laquelle il demeure.

Bu onun yaşadığı evdir.

Voici la maison dans laquelle il vit.

O, onun yaşadığı evdir.

C'est la maison où il réside.

Bu onun yaşadığı yer.

C'est ici qu'il vit.

Onun yaşadığı evi sevmiyorum.

Je n'aime pas la maison dans laquelle il demeure.

Eskiden yaşadığı ev burası.

C'est la maison qu'elle habitait antérieurement.

Burası onun yaşadığı ev.

Voici la maison où il a vécu.

Marie'nin yaşadığı yeri bilmiyor.

Il ne sait pas où habite Marie.

Onun yaşadığı evi beğenmiyorum.

La maison dans laquelle il habite ne me plaît pas.

Dünya hepimizin yaşadığı yerdir.

La Terre est l'endroit où nous vivons tous.

Bu, amcamın yaşadığı evdir.

C'est la maison de mon oncle.

Bu onun yaşadığı ev.

C'est la maison dans laquelle il vit.

Yaşadığı yer kasabadan uzaktır.

L'endroit où il vit est éloigné de la ville.

Herkesin yaşadığı bir ayrıcalık değil.

que tant de gens n'ont pas la chance de connaître.

Yaşadığı deneyimi onunla beraber yaşayabiliyorduk,

nous avons pu créer ce moment avec lui

Insanların yaşadığı bölgeye gelmesini engellemek

empêcher les gens de venir dans la région où ils vivent

Onun yaşadığı şehri biliyor musun?

Connais-tu la ville où il vit ?

Tom Mary'ye nerede yaşadığı sordu.

Tom a demandé à Mary où elle vivait.

Eğer Dünya insanların yaşadığı tek yerse

si la Terre est le seul endroit où vivent des gens,

Hem de yaşadığı onca şeye rağmen.

étant donné ce qu'elle avait traversé.

Yedi milyon insanın yaşadığı bir şehir

une ville de sept millions d'habitants,

Yaşadığı aşk acısının sonucunda intihar etti.

Son suicide fut la conséquence de son chagrin d'amour.

Onun içinde yaşadığı bir evi yok.

Il n'a pas de maison où vivre.

Onun nerede yaşadığı hakkında fikrim yok.

Je n'ai aucune idée d'où elle habite.

Bu, bir çocukken şairin yaşadığı ev.

C'est la maison dans laquelle ce poète a vécu lorsqu'il était enfant.

Bu kral ve kraliçenin yaşadığı saraydır.

C'est dans ce palais qu'habitent le roi et la reine.

O büyükebeveynlerinin yaşadığı aynı evde yaşıyor.

Elle vit dans la maison où ses grands-parents vivaient.

Sanırım bu Tom'un yaşadığı yer olmalı.

Je pense que ce doit être l'endroit où Tom habite.

O bana amcamın nerede yaşadığı sordu.

- Il me demanda où vivait mon oncle.
- Il m'a demandé où vivait mon oncle.

çünkü biz bunu çocuğun yaşadığı deneyimle görüyoruz.

parce que nous les voyons à travers les yeux d'un enfant.

O, sakin bir hayat yaşadığı memleketinden ayrıldı.

Il se retira dans sa ville natale où il a vécu une vie paisible.

Onun Londra'da birlikte yaşadığı insanlar beni görmeye geliyorlar.

Les personnes avec lesquelles il vit à Londres vont venir me voir.

O doğumundan beri yaşadığı en kutsal sevinci hissetti.

Il éprouvait la joie la plus céleste qu’il eût éprouvée depuis sa naissance.

O hiç yaşadığı sorunlar hakkında sana güvendi mi?

S'est-elle jamais confiée à vous au sujet des problèmes qu'elle endurait ?

Tom'un Mary'nin nerede yaşadığı hakkında bir fikri yok.

Tom ne sait pas où habite Mary.

İnsanların nasıl yaşadığı ve birbirleri ile nasıl iletişim kurduklarıyla

On parlait de gens qui vivaient connectés les uns aux autres :

Tom bu yeri eskiden yaşadığı yerden daha çok seviyor.

Tom préfère cet endroit à celui où il vivait.

Yaşadığı şeyden sonra daha iyi ve daha cesur dönmüş biri.

revenant meilleur et plus courageux de ce qu'il a traversé.

Kişinin çocukluğunda yaşadığı travmalar veya istismarlar sonucu problemler ortaya çıkar

des problèmes surviennent à la suite de traumatismes ou d'abus vécus par son enfance

Tom Mary'ye yaşadığı yere çok uzak olamayan bir iş buldu.

Tom a trouvé un travail à Mary pas trop loin d'où elle vit.

Eğitim, saldırıların önlenmesi ve insanların yaşadığı alanlarda dolaşan kedilerin takibi üzerine çalışıyor.

Il concentre ses efforts sur l'éducation, la prévention des conflits et le repérage de félins errants près des humains.

- Nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yok.
- Onun nerede yaşadığı hakkında fikrim yok.

Je n'ai aucune idée d'où elle habite.

- Tom çevresinde iyi restoranlar olmadığını söyledi.
- Tom yaşadığı semtte güzel lokanta olmadığını söyledi.

Tom a dit qu'il n'y avait aucun restaurant décent dans son quartier.

Tom Boston'u şu ana kadar yaşadığı herhangi bir başka yerden daha çok seviyor.

Tom apprécie Boston plus que tout autre endroit où il a vécu.