Translation of "Tutmaya" in French

0.013 sec.

Examples of using "Tutmaya" in a sentence and their french translations:

Balık tutmaya gidelim.

Allons pêcher.

Kısa tutmaya çalışacağım.

J'essayerai de faire court.

Nehirde balık tutmaya gitti.

Il est allé pêcher à la rivière.

Ben balık tutmaya gittim.

Je suis allé pêcher.

Balık tutmaya gitmemizi önerdim.

J'ai proposé que nous allions pêcher.

Onu aşağıda tutmaya çalış.

- Essaie de ne pas vomir.
- Essayez de ne pas vomir.
- Essaie de le tenir en échec.
- Essayez de le tenir en échec.
- Tâche de ne pas faire trop de bruit.

Bunu birlikte tutmaya çalışın.

- Essaie de le maintenir !
- Essayez de le maintenir !

Balık tutmaya tahammül edemem.

Je ne supporte pas la pêche.

Tom balık tutmaya gitti.

Tom est parti pêcher.

O balık tutmaya gitti.

Il allait à la pêche.

Bugün balık tutmaya gitmemeliydin.

- Tu n'aurais pas dû aller pêcher aujourd'hui.
- Vous n'auriez pas dû aller pêcher aujourd'hui.
- Vous n'auriez pas dû aller à la pêche aujourd'hui.
- Tu n'aurais pas dû aller à la pêche aujourd'hui.

Balık tutmaya gidebilir miyiz?

Pouvons-nous aller pêcher ?

Babam balık tutmaya gitti.

Mon père est allé pêcher.

Baba balık tutmaya gitti.

Père est allé à la pêche.

Bunu kısa tutmaya çalışacağım.

Je vais essayer de rester bref.

Tom'la balık tutmaya gittim.

Je suis allé pêcher avec Tom.

Menisküs, dizleri dengede tutmaya yarar,

Le ménisque stabilise le genou,

Okul günlerimde balık tutmaya giderdim.

- J'allais souvent à la pêche lorsque j'étais étudiant.
- Lors de mes années d'école, j'allais souvent pêcher.

Dün nehirde balık tutmaya gittim.

Je suis allé pêcher dans la rivière hier.

O, günaşırı balık tutmaya gider.

Il va pêcher tous les deux jours.

Asla gece balık tutmaya gitmedim.

Je ne suis jamais allé pêcher de nuit.

Geçen pazartesi balık tutmaya gittim.

Je suis allé pêcher lundi dernier.

Arada bir balık tutmaya gideriz.

Nous allons pêcher occasionnellement.

Jim iskeleden balık tutmaya gitti.

Jim est parti pêcher à la jetée.

Sık sık balık tutmaya giderim.

Je vais souvent pêcher.

Sık sık gölde balık tutmaya giderdim.

J'allais souvent pêcher au lac.

Bugün Pazar olsa, balık tutmaya giderim.

Si nous étions dimanche, j'irais pêcher.

Tom çoğunlukla nehirde balık tutmaya gider.

Tom va souvent pêcher dans la rivière.

O, bir günlük tutmaya karar verdi.

Elle décida de tenir un journal intime.

O sık sık balık tutmaya giderdi.

Il allait souvent pêcher.

Ben onunla birlikte balık tutmaya gidiyorum.

J'irai pêcher avec lui.

Evde kalmayı balık tutmaya tercih ederim.

Je préférerais rester à la maison que d'aller pêcher.

Balık tutmaya gelince, o bir uzmandır.

Pour ce qui est de la pêche, c'est un expert.

Daha gençken buzda balık tutmaya giderdim.

J'allais pêcher sous la glace, lorsque j'étais plus jeune.

Benime gel ve balık tutmaya git.

Viens pêcher avec moi.

Babam sık sık balık tutmaya giderdi.

Mon père allait souvent à la pêche.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.

La forte pluie nous a retenus d'aller pêcher.

Artık çok sık balık tutmaya gitmiyorum.

Je ne vais plus souvent pêcher.

Botanik bahçelerde derin akıntılarda balık tutmaya giderdik.

Je pêchais dans les ruisseaux du jardin botanique.

Sık sık o nehre balık tutmaya giderim.

- Je vais souvent pêcher dans cette rivière.
- Je vais souvent pêcher dans ce fleuve.

Yarın balık tutmaya gidersen, ben de giderim.

Si tu vas pêcher demain, j'irai aussi.

O sık sık nehirde balık tutmaya giderdi.

Il allait souvent pêcher dans la rivière.

Köyün yakınındaki bir nehirde balık tutmaya gitti.

Il alla pêcher dans une rivière à proximité du village.

Tom beni balık tutmaya götürmeye söz verdi.

Tom a promis de m'emmener pêcher.

Ben bir çocukken babamla balık tutmaya giderdim.

J'allais régulièrement pêcher avec mon père lorsque j'étais enfant.

- Sıkıca tutunmaya çalış.
- Bunu sıkıca tutmaya çalış.

Essaie de le maintenir !

Bu yıl bir günlük tutmaya karar verdim.

J'ai décidé de tenir un journal personnel cette année.

Balık tutmaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Je préférerais rester à la maison que d'aller pêcher.

Ben sık sık nehirde balık tutmaya giderim.

Je vais souvent pêcher dans la rivière.

O, tenis oynama yerine balık tutmaya gitti.

Il est allé pêcher au lieu de jouer au tennis.

Ben sık sık onunla balık tutmaya gittim.

J'allai souvent pêcher avec lui.

Ben sık sık onlarla birlikte balık tutmaya giderim.

- Je vais souvent à la pêche avec eux.
- Je vais souvent pêcher avec eux.

O, oğlunu almadan hiçbir zaman balık tutmaya gitmez.

Il ne part jamais à la pêcher sans amener son fils avec lui.

Eğer yarın balık tutmaya gitmezsen, ben de gitmem.

Si tu ne vas pas pêcher demain, je n'irai pas non plus.

O gençken her zaman nehirde balık tutmaya giderdi.

Il allait toujours pêcher à la rivière lorsqu'il était jeune.

Babam ve ben arada bir balık tutmaya gideriz.

Mon père et moi allons pêcher de temps en temps.

O bir çocukken, pazar günleri balık tutmaya giderdi.

Lorsqu'il était petit, il allait pêcher le dimanche.

Erkek kardeşim her hafta sonu balık tutmaya gider.

Mon frère va à la pêche tous les week-ends.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Soit j'essaie de lui attraper la queue en évitant sa tête.

Ya da kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Soit j'essaie de lui attraper la queue en évitant la tête.

Güneş batarken Lannes hala Rusları başarıyla tutmaya devam ediyordu

Lannes retenait toujours les Russes alors que l'obscurité s'installait.

Balık tutmaya oldukça sık giderdim ama şimdi nadiren gidiyorum.

J'allais assez souvent pêcher ; mais maintenant j'y vais rarement.

- Burada balık tutmak yasak.
- Burada balık tutmaya izin verilmez.

Pêcher n'est pas autorisé ici.

Ben geri dönene kadar çocukları kontrol altında tutmaya çalışın.

Essaie de maîtriser les enfants jusqu'à mon retour.

Bu hafta sonu benimle balık tutmaya gitmek ister misin?

- Voudriez-vous aller pêcher avec moi ce week-end ?
- Est-ce que tu voudrais aller pêcher avec moi ce week-end ?

Son kez balık tutmaya gittiğinde bir şey yakaladın mı?

As-tu attrapé quelque chose la dernière fois que tu es allé pêcher ?

Ya da onu kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Soit j'essaie de lui attraper la queue en évitant la tête.

- Benimle balığa gitmek ister misin?
- Benimle balık tutmaya gitmek istiyor musun?

Veux-tu aller à la pêche avec moi ?

Binlerce arı, kanat kaslarını titreterek kovanı sıcak tutmaya yetecek kadar ısı üretiyor.

Des milliers d'abeilles font vibrer leurs ailes, générant assez de chaleur pour garder la ruche au chaud.

Balık tutmaya ve inci satmaya dayanan bir ülkeden önemli bir küresel merkeze.

D'un pays qui dépend de la pêche et de la vente de perles à un important centre mondial.

O, balık tutmaya gitmeden önce, yem için yeri kazıp birkaç solucan çıkardı.

Avant d'aller pêcher, il a déterré des vers qui serviront d'appâts.

Mademki yapacak bir şeyin yok, neden bu hafta sonu benimle balık tutmaya gelmiyorsun?

Puisque tu n'as rien à faire, pourquoi ne viendrais-tu pas à la pêche avec moi cette fin de semaine ?

Sabah 4:00'te beni uyandırmak için zahmet etmeyin. Yarın balık tutmaya gitmeyi planlamıyorum.

- Ne prends pas la peine de me réveiller à quatre heures du matin. Je ne prévois pas d'aller pêcher demain.
- Ne prenez pas la peine de me réveiller à quatre heures du matin. Je ne prévois pas d'aller pêcher demain.

- Balık tutmaya gitmek için bu sabah erken kalktım.
- Bu sabah balığa gitmek için erken kalktım.

Je me suis levé tôt ce matin pour aller pêcher.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kurumu 1990'da kayıt tutmaya başladığından beri, yiyecek fiyatları en yüksek seviyesindedir.

Les prix de l'alimentation sont à leur plus haut niveau depuis que l'Organisation des Nations Unies pour l’alimentation et l’agriculture a commencé à les enregistrer en mille-neuf-cent-quatre-vingt-dix.