Translation of "Sabahtan" in French

0.005 sec.

Examples of using "Sabahtan" in a sentence and their french translations:

- Sabahtan akşama kadar onu çalıştırdılar.
- Onu sabahtan akşama kadar çalışmaya zorladılar.
- Onu sabahtan akşama kadar çalıştırdılar.
- Onu sabahtan geceye kadar çalıştırdılar.

Ils le firent travailler du matin au soir.

Sabahtan akşama kadar çalışırız.

Nous travaillons du lever au coucher du soleil.

Sabahtan akşama kadar çalışıyordu.

Il travaillait du matin au soir.

Sabahtan önce geri döneceğim.

Je serai de retour avant le matin.

Sabahtan beri yağmur yağıyor.

Il a plu depuis le matin.

Roger sabahtan akşama kadar çalışır.

Roger travaille du matin au soir.

O, sabahtan beri piyano çalışmaktadır.

Elle pratique le piano depuis ce matin.

Bu sabahtan beri şiirler yazıyor.

Il fait des poèmes depuis ce matin.

O, bu sabahtan beri meşgul.

Il a été occupé depuis ce matin.

Sabahtan beri hiçbir şey yemedim.

Je n'ai rien eu à manger depuis ce matin.

O, sabahtan akşama kadar çalıştı.

Elle travaillait du matin au soir.

Sabahtan akşama kadar durmadan çalışıyordu.

Il travaillait sans cesse, du matin jusqu'au soir.

Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.

Il travaille à la ferme du matin au soir.

Bu sabahtan beri yağmur yağıyor.

Il pleut depuis ce matin.

Bu sabahtan beri çok meşgulüm.

- Je suis très occupé depuis ce matin.
- Je suis très occupée depuis ce matin.

Doktor sabahtan akşama kadar çalışıyor.

Les médecins travaillent du soir au matin.

Bu sabahtan beri tenis oynuyor.

Il joue au tennis depuis ce matin.

Bu sabahtan beri bir şey yemedim.

Je n'ai rien mangé depuis ce matin.

Bu sabahtan beri üç kitap okudum.

- Depuis ce matin, j'ai lu trois livres.
- Depuis ce matin j'ai lu trois livres.

- Sabahtan beri yürüyorum.
- Bütün gündür yürüyorum.

J'ai marché toute la journée.

Bu sabahtan beri burada onu bekliyorum.

Je l'ai attendu ici depuis ce matin.

Ken bu sabahtan beri burada bulunmadı.

Ken n'est pas passé ici depuis ce matin.

Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.

Les voisins ont frappé à la porte d'à côté toute la matinée.

Oshin'e sabahtan akşama kadar iş yaptırdılar.

Ils faisaient travailler Oshine du matin au soir.

Bu sabahtan beri üç kitap okudun.

Vous avez lu trois livres depuis ce matin.

Sabahtan akşama kadar çalışmaya devam etti.

Il continua à travailler du matin jusqu'au soir.

Dün sabahtan beri bir şey yemedim.

Je n'ai rien mangé depuis hier matin.

Bu sabahtan beri hiçbir şey yemedim.

Je n'ai rien eu à manger depuis ce matin.

O her zaman sabahtan akşama kadar çalışıyor.

Il ne fait que travailler du matin au soir.

Bu şarkıyı bu sabahtan beri aralıksız dinliyorum.

J'écoute cette chanson en boucle depuis ce matin.

Bu şarkıyı bu sabahtan beri sürekli dinliyorum.

J'écoute cette chanson en boucle depuis ce matin.

Kız kardeşim bu sabahtan beri odasında çalışıyor.

Ma sœur a étudié dans sa chambre depuis ce matin.

Tom, susamadın mı? Sabahtan beri bir şey içmedin.

Tom, t’as pas soif ? T’as rien bu, depuis ce matin.

Sabahtan akşama kadar şikayet etmekten başka bir şey yapmaz.

Il ne fait que se plaindre du matin au soir.

O, sabahtan akşama kadar yakınmaktan başka bir şey yapmaz.

Elle ne fait que se plaindre du matin au soir.

Doğruyu söylemek gerekirse bu sabahtan beri bir şey yemedim.

En fait, je n'ai rien mangé depuis ce matin.

- Bunun üzerinde bütün gün çalıştım.
- Sabahtan beri bunun üzerinde çalışıyorum.

J'ai travaillé sur ça toute la journée.

- Tom bütün gün evde duruyor.
- Tom sabahtan akşama kadar evde oturur.

Tom reste à la maison toute la journée.

- Bütün sabah onu aradım.
- Sabahtan beri onu arıyorum.
- Bütün sabah onu aramaktayım.

- Je l'ai cherché toute la matinée.
- Je l'ai cherchée toute la matinée.

Bu sabahtan beri şiddetli yağmur yağıyor, bu yüzden bir yere gitmek istemiyorum.

Il pleut beaucoup depuis ce matin, donc j'ai envie d'aller nulle part.

Bu sabahtan beri hafif boğaz ağrısı yaşıyorum. Ben bir soğuk algınlığına yakalanıp yakalanmadığımı merak ediyorum.

J'ai un léger mal de gorge depuis ce matin. Je me demande si j'ai attrapé un coup de froid.

- Bu sabahtan önce Tom'la hiç karşılaşmamıştım.
- Bu sabaha kadar Tom ile hiç tanışmamıştım.
- Bu sabaha kadar Tom ile hiç karşılaşmamıştım.

- Je n'avais jamais rencontré Tom avant ce matin.
- Je n'avais jamais rencontré Tom jusqu'à ce matin.