Translation of "Sabırsızlanıyorum" in French

0.009 sec.

Examples of using "Sabırsızlanıyorum" in a sentence and their french translations:

- Sabırsızlanıyorum.
- Bekleyemem.

- Je suis impatient.
- Je suis impatiente.
- Je ne peux pas attendre.

Yarın için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte à demain.

Gezi için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte de partir en voyage.

Başlamak için sabırsızlanıyorum.

J'ai du mal à me retenir de commencer.

Gitmek için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte d'y aller.

Ölmek için sabırsızlanıyorum.

- Je suis impatient de mourir.
- Je suis impatiente de mourir.
- J'ai hâte de mourir.

Noel için sabırsızlanıyorum.

J'attends Noël avec impatience.

Tatile gitmek için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte de partir en vacances.

Duş almak için sabırsızlanıyorum.

Je hâte de me doucher.

Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

- Je suis impatient de le rencontrer.
- Je suis impatiente de le rencontrer.

Okula gitmek için sabırsızlanıyorum.

- Je suis impatient d'aller à l'école.
- Je suis impatiente d'aller à l'école.

Sana sarılmak için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte de te serrer dans mes bras.

Üniversiteye gitmek için sabırsızlanıyorum.

Je suis pressé d'aller à l'université.

Bunu duymak için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte de l'entendre.

Bunu yapmak için sabırsızlanıyorum.

- Je suis très impatiente de le faire.
- Je suis très impatient de le faire.

Seninle olmak için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte d'être avec toi.

Seni görmek için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte de te voir.

Oraya gitmek için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte d'y être.

Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

- J'ai hâte de te rencontrer.
- J'ai hâte de vous rencontrer.

Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

- Je me réjouis de vous revoir.
- Je suis impatiente de vous revoir.
- Je suis impatient de te revoir.
- Je suis impatiente de te revoir.

Ben onu yemek için sabırsızlanıyorum.

- Je suis impatient de le manger.
- Je suis impatiente de le manger.

Ben pastayı yemek için sabırsızlanıyorum.

- Je suis impatient de manger le gâteau.
- Je suis impatiente de manger le gâteau.

Geceyi onunla geçirmek için sabırsızlanıyorum.

Je n'en peux plus d'attendre de passer la nuit avec elle.

Büyükannemi ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte d'aller voir ma grand-mère.

Seni Noelde görmek için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte de vous voir à Noël.

Burayı terk etmek için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte de quitter cet endroit.

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte d'avoir de vos nouvelles.

Seni dans ederken görmek için sabırsızlanıyorum.

- Je me réjouis de vous voir danser.
- Je suis impatient de te voir danser.
- Je suis impatiente de te voir danser.

Bu ilkbahar onları görmek için sabırsızlanıyorum.

J'attends avec impatience de les voir ce printemps.

Ben yine kendi yatağımda uyumak için sabırsızlanıyorum.

Je suis impatient de dormir à nouveau dans mon lit.

Tatoeba'nın yeni sürümünü görmek için çok sabırsızlanıyorum.

Je suis très impatient de voir la nouvelle version de Tatoeba.

Çok yakında seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

J'ai hâte de vous revoir très bientôt.

Seni çok özledim. Seni görmek için sabırsızlanıyorum.

- Tu me manques tellement. J'ai hâte de te voir.
- Vous me manquez tellement. J'ai hâte de vous voir.

Ben kısa sürede seninle tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.

Je me réjouis de vous revoir bientôt.

Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum.

- Je suis impatient de te voir en robe de mariée.
- Je suis impatient de vous voir en robe de mariée.

- Onunla tanışmak için bekleyemem.
- Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

- Je suis impatient de la rencontrer.
- Je suis impatiente de la rencontrer.

- Hafta sonunun başlaması için sabırsızlanıyorum.
- Hafta sonunun başlamasını dört gözle bekliyorum.

J'ai hâte d'être ce week-end.

- Yarını dört gözle bekliyorum.
- Yarın için sabırsızlanıyorum.
- Yarını iple çekiyorum.
- Yarını sabırsızlıkla bekliyorum.

- J'ai hâte d'être à demain.
- J'ai hâte à demain.

- Ben onun için sabırsızlanıyorum.
- Ben ona can atıyorum.
- Ben onu dört gözle bekliyorum.

J'attends cela avec impatience.