Translation of "Dini" in French

0.020 sec.

Examples of using "Dini" in a sentence and their french translations:

dini kullanan siyasetçiler

politiciens utilisant la religion

O, dini müzik dinler.

Elle écoute de la musique sacrée.

Tom dini bir fanatiktir.

Tom est un fanatique religieux.

Dini inancınız varsa da günahtır

C'est aussi un péché si vous avez des croyances religieuses

O hâlâ dini inançlarla boğuşuyor.

Il bataille encore avec les croyances religieuses.

Onun hiçbir dini düşüncesi yok.

Il n'a aucune conscience religieuse.

Siyasetçilerimizin, dini liderlerimizin -- elbette saygı çerçevesinde --

Nos politiciens, nos dirigeants religieux,

Fakat İslamiyet hoşgörü dini değil miydi?

Mais la tolérance à l'islam n'était-elle pas une religion?

dini kullanan rüşvetçi dolandırıcı üç kağıtçılar

trois papetiers trichent sur un pot-de-vin en utilisant la religion

Katedralin tavanında dini bir resim vardı.

La cathédrale avait une peinture religieuse au plafond.

Binlerce yıl önce yaratılan dini sembollerimiz gibi

Comme nos symboles religieux créé il y a des milliers d'années,

O zamanlar dini görüşlerim çok uç noktadaydı.

A l'époque, mes opinions religieuses étaient très extrêmes.

Başka bir insana saldırmak, dini kurban vermek,

attaquer d'autres êtres humains, commettre des meurtres rituels,

Bizim anlattığımız dini de birileri bozuyor malesef

malheureusement, quelqu'un brise la religion que nous disons

Tom ve Mary hiç dini bütün değildi.

Tom et Mary n'étaient pas religieux du tout.

Ben etnik ve dini azınlıklar hakkında yazmaya çalışacağım.

J'essaierai d'écrire au sujet des minorités ethniques et religieuses.

Kâr amacı gütmeyen dini bir kuruluşun yönetim kurulu başkanı,

J'étais le PDG d'une grande ONG religieuse,

Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.

La nouvelle loi va retirer le droit de vote aux minorités religieuses.

Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.

- Au contraire de sa sœur, il a conservé la foi religieuse dans laquelle ses parents l'avaient élevé.
- Contrairement à sa sœur, il a préservé la foi religieuse dans laquelle ses parents l'avaient éduqué.

Onların bize yıllardır bahsettiği güzellik, hoşgörü dini değilmiş bakın Müslümanlık diyorlar

Regardez, ce n'est pas la religion de la beauté et de la tolérance dont ils parlent depuis des années.

Babası onların ailesi gibi aynı dini inançları paylaşmayan bir kızla onun nişanını tasdik etmedi.

Son père n'aurait jamais approuvé ses fiançailles avec une fille qui ne partageait pas les mêmes croyances religieuses que sa famille.