Translation of "Düşünerek" in French

0.004 sec.

Examples of using "Düşünerek" in a sentence and their french translations:

Bunu düşünerek bulacağım.

- Je vais déchiffrer ça.
- Je vais résoudre ça.
- Je vais réfléchir à ça.

Çoğu kez, acılarını dindirebileceğimizi düşünerek

Souvent, on se dépêche de réhabiliter ces lieux

O güzel olduğunu düşünerek gururlanıyor.

Elle se flatte elle-même en pensant qu'elle est belle.

Bütün günü Tom'u düşünerek geçirdim.

J'ai passé la journée entière à penser à Tom.

Ama en sonunda düşünerek mantığıma oturttum.

Puis j’ai fini par relativiser en pensant :

Onun hakkında düşünerek zamanınızı israf etmeyin.

- Ne perds pas ton temps à y penser.
- Ne perdez pas votre temps à y penser.

Ama başka birini düşünerek bir şey yapmazsak

mais si nous ne faisons pas quelque chose en ayant quelqu'un d'autre à l'esprit,

Ve başlarız, çocuğun tüm gelişimini düşünerek başlarız-

et on commence par penser au développement de l'enfant comme un tout -

Elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.

alors j'ai commencé à remonter, pensant qu'elle me lâcherait.

Sonra yengeç "Her şey yolunda." diye düşünerek

Le crabe se dit : "La voie est libre",

Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

Tom passa le reste de la nuit à penser à Marie.

Lütfen bu konuda düşünerek birkaç dakika harcayın.

- Merci de consacrer quelques minutes à y réfléchir.
- Veuillez consacrer quelques minutes à y réfléchir.
- Veuillez consacrer quelques minutes à y réfléchir, je vous prie.

Geleceği düşünerek gerçekten ne kadar zaman harcarsınız?

- Combien de temps passez-vous réellement à réfléchir à l'avenir ?
- Combien de temps passes-tu réellement à réfléchir à l'avenir ?

O bütün zamanını erkek çocuklarını düşünerek geçirir.

Elle passe tout son temps à penser aux garçons.

Tom para hakkında düşünerek çok zaman harcamaz.

Tom ne passe pas beaucoup de temps à penser à l'argent.

Popüler medya ve girişim sermayesi literatüründeki yaygınlığını düşünerek

La théorie « qui se ressemble s’assemble » étant omniprésente dans les médias

Yatakta o gün olan her şeyi düşünerek yatarım.

J'étais alité, pensant à tout ce qui s'était passé ce jour-là.

Romeo, Juliet'in öldüğünü düşünerek, kendini öldürmeye karar verdi.

Romeo, croyant que Juliette était morte, décida de se tuer.

Çalışmak zorunda oldukları saatleri düşünerek öğretmenlerin çoğu iyi geçinmiyor.

La plupart des professeurs ne gagnent pas un salaire décent considérant les heures qu'ils doivent travailler.

O, işi yapmaktan daha çok işi düşünerek zaman harcar.

- Elle passe davantage de temps à penser au travail qu'à le faire.
- Elle passe plus de temps à penser au travail qu'à le faire.

Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.

Avant de sortir du lit, je passe un peu de temps à songer à ce que je vais faire le reste de la journée.

Düşünerek, artık kendini kanıtlamış bir tugay komutanıydı . 1799'da, General Bernadotte'nin parlak raporlarını takiben, sonunda

En 1799, à la suite de rapports élogieux du général Bernadotte, il accepte finalement le grade de

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.

Les nombres premiers sont comme la vie, ils sont tout à fait logiques, mais il est impossible d'en trouver les règles, même si on consacre tout son temps à y réfléchir.