Translation of "Ağaç" in French

0.012 sec.

Examples of using "Ağaç" in a sentence and their french translations:

- Bu ağaç sağlıklı.
- Ağaç sağlıklı.

L'arbre est en bonne santé.

Ağaç yeşil.

L'arbre est vert.

Ağaç yanıyor.

L'arbre brûle.

Ağaç dikin!

Plantez des arbres !

Ağaç hasta.

L'arbre est malade.

Ağaç nerede?

Où est l'arbre ?

Ağaç dikiyorum.

Je plante un arbre.

Ağaç düştü.

- L'arbre s'abattit.
- L'arbre se coucha.
- L'arbre s'est couché.
- L'arbre s'est abattu.
- L'arbre chut.

Ağaç dikiyor.

Elle plante des arbres.

- Bu ağaç uzun.
- Bu ağaç uzundur.

Cet arbre est haut.

Bin yıllık ağaç ağaç kesici tarafından kesildi.

L'arbre millénaire a été abattu par le bûcheron.

Tırmanacak ağaç kalmadı.

Elle est au bout de l'arbre.

Ağaç rüzgardan devrildi.

L'arbre fut abattu par le vent.

Ağaç tayfunda devrildi.

L'arbre est tombé lors du typhon.

Ağaç kendiliğinden devrildi.

L'arbre est tombé tout seul.

Ağaç çok uzadı.

L'arbre devint très grand.

Ağaç kuşlarla dolu.

Le bois est animé par les oiseaux.

Bir ağaç devirdiler.

Ils ont abattu un arbre.

O bir ağaç.

C’est un arbre.

Birçok ağaç yıkıldı.

De nombreux arbres churent.

Ağaç yolu kapattı.

L'arbre bloqua la route.

Bu bir ağaç.

Ceci est un arbre.

Ağaç büyümeyi durdurdu.

- L'arbre a cessé de grandir.
- L'arbre a cessé de croître.

Biz ağaç dikiyorduk.

Nous plantions des arbres.

Bir ağaç dikin.

- Plantez un arbre.
- Plante un arbre.

O ağaç nedir?

- Quel est cet arbre ?
- Quel est cet arbre?

Bir ağaç kestik.

Nous abattions un arbre.

- Birçok ağaç kışın çıplaktır.
- Birçok ağaç kışın yapraksızdır.

De nombreux arbres sont dénudés en hiver.

- Bu ağaç meyve vermez.
- Bu ağaç meyve vermiyor.

Cet arbre ne porte de fruits.

Bir ağaç meyvesinden tanınır.

On connaît un arbre par ses fruits.

Üç ağaç rüzgarda eğildi.

L'arbre se courba sous le vent.

Çok sayıda ağaç kesildi.

Beaucoup d'arbres ont été abattus.

Kırsalda birçok ağaç vardır.

La campagne a beaucoup d'arbres.

Bir ağaç çizmek istiyorum.

Je voudrais dessiner un arbre.

Hiç ağaç devirdin mi?

- As-tu jamais abattu un arbre ?
- As-tu déjà abattu un arbre ?

Bu ağaç kaç yaşında?

- Cet arbre a quel âge ?
- Quel âge a cet arbre ?

Zevk için ağaç kesmiş.

Il abattit l'arbre pour le plaisir.

Düşen ağaç yolu tıkadı.

Un arbre tombé obstruait la rue.

Bu güzel bir ağaç.

C'est un bel arbre.

Ben bir ağaç diktim.

- J'ai planté un arbre.
- Je plantai un arbre.

Ben, bir ağaç diktim.

J'ai planté un arbre.

- Parkta birçok ağaç var mı?
- Parkta çok ağaç var mı?

Y a-t-il beaucoup d’arbres dans le parc ?

Bu ağaç oldukça iyi olabilir.

Cet arbre devrait faire l'affaire.

Bir ağaç kovuğu incelemeye değerdir.

Un arbre creux mérite d'être étudié.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

Dans la nature, ils investissent des arbres creux.

100 milyon ağaç yok oldu

100 millions d'arbres ont disparu

Düşmüş bir ağaç patikayı kapadı.

Un arbre abattu bloquait le chemin.

Devrilen bir ağaç yoku kapattı.

Un arbre tombé bloquait le chemin.

Ağaç her an düşmeye hazırdı.

L'arbre était prêt à tomber à tout moment.

O bahçede bir ağaç kesti.

Il a abattu un arbre dans le jardin.

Eski bir ağaç gölge sağlar.

Un vieil arbre fournit de l'ombre.

Avlumuzda üç tane ağaç var.

Nous avons trois arbres dans notre jardin.

Bu çok uzun bir ağaç.

C'est un très grand arbre.

Bir ağaç bir ormanı saklar.

Un arbre cache la forêt.

Birçok ağaç fırtına tarafından yıkıldı.

Plusieurs arbres étaient déracinés par l'orage.

Arka bahçemde bir ağaç var.

Dans mon jardin de derrière, il y a un arbre.

Bu ağaç benden daha yaşlı.

Cet arbre est plus vieux que moi.

Bu ormanda birçok ağaç var.

Il y a beaucoup d'arbres dans cette forêt.

- Bu ağaç yaklaşık olarak üç yüz yıllıktır.
- Bu ağaç yaklaşık 300 yaşındadır.

Cet arbre a environ 300 ans.

Bu ağaç harika bir gözlem noktası.

Cet arbre offre un point de vue parfait.

Bu ağaç gibi bir şeyi kullanabiliriz.

On peut utiliser cet arbre, par exemple.

Ağaç kabuğu hemen yandı, oldukça yanıcı.

L'écorce s'allume direct tellement c'est inflammable.

Ağaç kesiminden dolayı orman yok oldu.

La forêt a disparu à cause de l'abattage en masse des arbres.

Evimin önünde uzun bir ağaç vardı.

Il y avait un grand arbre devant ma maison.

Bu ne kadar yüksek bir ağaç!

Que cet arbre est grand !

Ağaç üzerinde bol miktarda portakal vardır.

Il y a plein d'oranges dans l'arbre.

Parkta bir sürü uzun ağaç var.

Dans le parc il y a beaucoup de grands arbres.

Evimin önünde uzun bir ağaç var.

Il y a un grand arbre devant ma maison.

Havuzun etrafında bir sürü ağaç var.

Il y a beaucoup d'arbres autour de l'étang.

Tom başını bir ağaç dalına çarptı.

Tom s'est cogné la tête à une branche d'arbre.

Ben hep bir ağaç ev istedim.

J'ai toujours voulu une maison dans les arbres.

Eğer varsa, az sayıda ağaç vardı.

- Il y avait à peine quelques arbres.
- Il n'y avait presque aucun arbre.

Bu ağaç, o arabadan daha yaşlı.

Cet arbre est plus vieux que cette voiture.

Uzun kuraklık döneminde birçok ağaç kurudu.

Beaucoup d'arbres sont morts pendant la longue sécheresse.

Nehrin kenarındaki şu ağaç ceviz ağacıdır.

Cet arbre près de la rivière est un noyer.

Kütüphanenin önündeki ağaç yıldırım tarafından vuruldu.

L'arbre devant la bibliothèque a était frappé par la foudre.

Meyve bahçende kaç tane ağaç var?

Combien d'arbres y a-t-il dans votre verger ?

Çocuklar kendilerine bir ağaç ev yaptılar.

Les enfants se sont construits une cabane dans un arbre.

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

Dans ces conditions, c'est presque impossible de trouver du bois sec.

Bu ağaç kabuğu hemen yandı. Çok yanıcı!

L'écorce s'allume direct tellement c'est inflammable !

Geceleri... ...ormanın ağaç örtüsü fantastik yaratıklarla canlanır.

La nuit, des bêtes fantastiques s'animent sous la canopée de la jungle.

Bir çok ağaç meyve ve çiçek görebiliriz

nous pouvons voir de nombreux arbres, fruits et fleurs

Hayatımda hiç bu kadar çok ağaç görmedim.

- Je n'ai jamais vu tant d'arbres de ma vie !
- Je n'ai jamais vu autant d'arbres de ma vie !

Bir elma tohumu ekerseniz, ağaç haline gelebilir.

Si tu plantes une graine de pommier, elle pourrait devenir un arbre.

Tom bir kitap okuyarak ağaç kütüğüne oturdu.

Tom s'assit sur le tronc d'arbre en lisant un livre.

Her ağaç yılda sadece birkaç gün meyve verir.

Un arbre ne donne de fruits que quelques jours par an.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Plein d'herbe verte qui ne pousse pas sous l'épaisse canopée,

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

Les rainettes ponctuées ont un moyen ingénieux de se repérer entre elles.

Kısa bir sağanaktan sonra su damlaları ağaç yapraklarında parlıyordu

Des gouttes d'eau brillaient sur les feuilles des arbres après la brève averse.

Ağaç kemirmek için birebir. O esnek tırnağın işlevi vurmayla bitmiyor.

Parfait pour ronger le bois. Ce doigt flexible a un autre intérêt.

Bu ağaç, bu ormandaki en uzun ve en yaşlı olanıdır.

Cet arbre est le plus grand et le plus ancien de la forêt.

Kanada'da ağaç kesmenin yasa dışı olduğu bir sürü alan vardır.

Au Canada, il est interdit de couper des arbres à plusieurs endroits.