Translation of "Yemeğin" in English

Yemeğin soğuyor.

- Your food's getting cold.
- Your food is getting cold.

Akşam yemeğin soğuyor.

Your dinner is getting cold.

Tom, yemeğin soğuyor.

Tom, your food's getting cold.

Yemeğin bitmesini bekle.

Wait until I finish eating.

İşte öğle yemeğin.

- Here's your lunch.
- Here is your lunch.

Yemeğin çıkmış olacak.

Your food will be right out.

Öğle yemeğin nerede?

Where's your lunch?

Yemeğin ardından hesabı istedim.

After the meal, I asked for the bill.

Yemeğin kokusu beni acıktırdı.

The smell of food made me hungry.

Yemeğin soğumadan yemeğini ye.

Eat your dinner before it gets cold.

Biz yemeğin maliyetini paylaştık.

We shared the cost of the meal.

Son yemeğin ne zamandı?

When was your last meal?

Pişen yemeğin... ...şu harika sesi!

Ah, that great sound of... food cooking!

Aile üyelerine yemeğin yerini gösteriyor.

leading other members of the family to a meal.

Akşam yemeğin ne kadar lezzetliydi!

How delicious your dinner was!

Yemeğin bir kısmını yemeden bıraktım.

I left part of the meal uneaten.

Yemeğin ucuz olduğu zamanı hatırlıyorum.

I remember when food was cheap.

Tom'a yemeğin hazır olduğunu söyle.

- Tell Tom dinner's ready.
- Tell Tom that dinner's ready.

Bu senin öğle yemeğin mi?

Is this your lunch?

Bana yedikleri yemeğin resmini gösterdi.

He showed me a picture of the food they had eaten.

Yemeğin fiyatı bir servis ücreti içermektedir.

The price of the meal includes a service charge.

Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.

Garlic is used to improve the taste of food.

Senin hazırladığın yemeğin hepsini kesinlikle yedim.

I ate absolutely all of the food that you prepared.

Akşam yemeğin hazır olduğunda seni arayacağım.

I'll call you when dinner's ready.

Yemeğin nasıl tadı olduğu kimin umurunda?

Who cares what the food tastes like?

Tom mutfakta pişen yemeğin kokusunu alabiliyordu.

Tom could smell breakfast cooking in the kitchen.

Dün geceki akşam yemeğin lezzetli miydi?

Was your dinner last night delicious?

Öğle yemeğin için bir sandviç falan hazırlayacağım.

I'll fix a sandwich or something for your lunch.

Öğle yemeğin için ödeme yapmana gerek yok.

- You need not pay for your lunch.
- You don't need to pay for your lunch.

"Tom akşam yemeğin soğuyor." "Bir dakika. Geliyorum."

"Tom, your dinner's getting cold." "Just a minute. I'm coming."

Yemeğin gevrek bir şey içerdiğinden emin olalım.

Let's make sure the meal includes something crunchy.

O restoranda iyi bir yemeğin var mı?

Did you have a good meal at that restaurant?

Tom'un en sevdiği yemeğin hangisi olduğunu düşünüyorsun?

What do you think Tom's favorite food is?

Tom'un en sevdiği yemeğin ne olduğunu biliyor musun?

Do you know what Tom's favorite food is?

Tom bir sonraki yemeğin nereden geleceği hakkında endişelenmedi.

Tom never worried about where his next meal was going to come from.

Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.

I'll pay the money for your lunch today.

Bu yemeğin ne olduğunu bilmiş olsalardı sipariş etmezlerdi.

They wouldn't have ordered that dish if they'd known what it was.

Tom'un en sevdiği yemeğin ne olduğunu merak ediyorum.

I wonder what Tom's favorite food is.

Herkes bu restorandaki yemeğin çok iyi olduğunu söylüyor.

Everyone says that the food at this restaurant is very good.

Tom Mary'nin hazırladığı yemeğin oldukça iyi olduğunu düşündü.

- Tom thought the food Mary had prepared tasted pretty good.
- Tom thought that the food Mary had prepared tasted pretty good.
- Tom thought that the food that Mary had prepared tasted pretty good.
- Tom thought the food that Mary had prepared tasted pretty good.

Tom, Mary'ye en sevdiği yemeğin hangisi olduğunu sordu.

Tom asked Mary what her favorite food was.

Tom Mary'nin yemeğin sonunu yediğini izlerken orada sessizce oturdu.

Tom sat there silently watching Mary eat the last of the food.

"Tom, akşam yemeğin soğuyor." "Bir dakika. Ben hemen orada olacağım."

"Tom, your dinner's getting cold." "Just a minute. I'll be right there."

En ideal olan, yemeğin lezzetli, ucuz, sağlıklı olması ve duyguları incitmemesidir.

Ideally, food should be tasty, cheap, healthy, and morally inoffensive.

Herkes bu restoranda yemeğin hem lezzetli hem de ucuz olduğunu söylüyor.

Everyone says the food in this restaurant is both delicious and inexpensive.

Ben yarısını ödemek istediğim için yemeğin ne kadar olduğunu bilmek istiyorum.

I'd like to know how much the meal was because I'd like to pay my half.

Orada yememeni öneririm. O pahalı ve yemeğin o kadar iyi tadı yok.

I'd suggest that you don't eat there. It's high priced and the food doesn't taste all that good.

Ve sonra, harika bir yemeğin ortasında geğirmeye başladı! Nasıl da rahatsız edici!

And then, in the middle of a magnificent meal, he started belching! How disgusting!

- Öğle yemeğin için ödeme yapmana gerek yok.
- Öğle yemeğine para vermene gerek yok.

- You need not pay for your lunch.
- You don't need to pay for your lunch.

- Yemeğin ucundan alıp bırakma.
- Uyuşuk uyuşuk yeme.
- Mıymıntı gibi yeme.
- Canlı canlı ye.

Don't pick at your food.

"Anne, bir dondurma satın alabilir miyim?" "Olmaz çünkü sana izin verirsem, akşam yemeğin heba olur"

"Mom, can I buy me an ice cream?" "No way, because if I let you, it will spoil your dinner."