Translation of "Beğenmiyorum" in English

Patronunu beğenmiyorum.

I don't like your boss.

Şapkanı beğenmiyorum.

I don't like your hat.

Babanı beğenmiyorum.

I don't like your dad.

Rengi beğenmiyorum.

I don't like the color.

Eti beğenmiyorum.

I don't like meat.

Domatesin tadını beğenmiyorum.

- I don't like the taste of tomatoes.
- I don't like the flavour of tomatoes.

Bu düşünceyi beğenmiyorum.

I don't like this idea.

Odamın rengini beğenmiyorum.

I don't like the color of my room.

Tom'un sesini beğenmiyorum.

I don't like Tom's voice.

Seni gerçekten beğenmiyorum.

I don't really like you.

Tom'un bakışlarını beğenmiyorum.

I don't like Tom's looks.

Taktığın kravatı beğenmiyorum.

I don't like the tie that you're wearing.

Amerikan müziğini beğenmiyorum.

I don't like American music.

O tadı beğenmiyorum.

I don't like that flavor.

Yeni işimi beğenmiyorum.

I don't like my new job.

Senin arabanı beğenmiyorum.

I don't like your car.

Bunların çoğunu beğenmiyorum.

I don't like most of these.

Yeşil çayı beğenmiyorum.

- I do not like green tea.
- I don't like green tea.

O rengi beğenmiyorum.

I don't like that color.

Açıkçası, ben fikri beğenmiyorum.

- To speak frankly, I don't like the idea.
- Frankly speaking, I don't like the idea.

Ben bu şarkıyı beğenmiyorum.

- I do not like this song.
- I don't like this song.

Açıkçası, senin giydiklerini beğenmiyorum.

Frankly, I don't like what you're wearing.

Ben rock müziğini beğenmiyorum.

I don't like rock music.

Ben bir şey beğenmiyorum.

I don't like anything.

Tom'un yazma üslubunu beğenmiyorum.

I don't like the way Tom writes.

Ben artık Tom'u beğenmiyorum.

I no longer appreciate Tom.

Ben bu oyunu beğenmiyorum.

I don't like this game.

Ben senin dilini beğenmiyorum.

I don't like your language.

Ben onun dilini beğenmiyorum.

I don't like her language.

Ben onların dilini beğenmiyorum.

I don't like their language.

Ben alkolün tadını beğenmiyorum.

I don't like the taste of alcohol.

Senin saç stilini beğenmiyorum.

I don't like your hairstyle.

Senin küstah sesini beğenmiyorum!

I do not like your arrogant tone!

Bu perdelerin rengini beğenmiyorum.

I don't like the color of these curtains.

Dizinin bitiş şeklini beğenmiyorum.

I don't like how the series is ending.

Bu mahalleyi pek beğenmiyorum.

I don't really like this neighborhood.

Bana davranma şeklinizi beğenmiyorum.

I don't like the way you treat me.

Ben bu kenti hiç beğenmiyorum.

I don't like this city at all.

Açıkçası, ben senin düşünceni beğenmiyorum.

Frankly, I don't like your idea.

Tom'un düşünme tarzını gerçekten beğenmiyorum.

I really like the way Tom thinks.

Boston'u o kadar fazla beğenmiyorum.

I don't like Boston that much.

Onun benimle konuşma tarzını beğenmiyorum.

I don't like the way he speaks to me.

Tom'un onu yapma tarzını beğenmiyorum.

I don't like the way Tom does that.

Hala Tom'u çok fazla beğenmiyorum.

I still don't like Tom very much.

Tom'un spagetti yapma şeklini beğenmiyorum.

I don't like the way Tom makes spaghetti.

Tom'un Mary'ye davranış biçimini beğenmiyorum.

I don't like the way Tom treats Mary.

Senin dans etme tarzını beğenmiyorum.

I don't like the way you dance.

Tom'un çaldığı müzik türünü beğenmiyorum.

I don't like the kind of music Tom plays.

Tom'un gitar çalma şeklini beğenmiyorum.

I don't like the way Tom plays the guitar.

Tom'un makarna pişirme şekline beğenmiyorum.

I don't like the way Tom cooks pasta.

Dünyadaki ekonomik sistemin çalışma şeklini beğenmiyorum.

I don't like the way the financial system is working in the world.

Ben gerçekten alışveriş merkezi mağazalarını beğenmiyorum.

I don't really like the mall stores.

- Bu şarkıdan hoşlanmıyorum.
- Bu şarkıyı beğenmiyorum.

I don't like this song.

- İşimi sevmiyorum.
- İşimi beğenmiyorum.
- İşimden hoşlanmıyorum.

I don't like my work.

- Taktığın kravatı sevmiyorum.
- Taktığın kravatı beğenmiyorum.

I dislike the tie you have on.

"Bu şapkayı beğenmiyorum." "Buna ne dersin?"

"I don't like this hat." "How about this one?"

- Tom'un yemeklerini sevmiyorum.
- Tom'un aşçılığını beğenmiyorum.

I don't like Tom's cooking.

- Ben bu şarkıyı beğenmiyorum.
- Bu şarkıdan hoşlanmıyorum.

- I do not like this song.
- I don't like this song.

- Onu hiç sevmiyorum.
- Ben bir şey beğenmiyorum.

- I don't like it at all.
- I don't like anything.

Bunu beğenmiyorum; bana başka bir tane göster.

I don't like this one; show me another.

- Bu şapkaların hiçbirini sevmiyorum.
- Bu şapkaların hiçbirini beğenmiyorum.

- I don't like any of these hats.
- I do not like any of these hats.

Ben senin grubunun adını beğenmiyorum. Aptalca olduğunu düşünüyorum.

I don't like your band's name. I think that it's stupid.

Ben glutensiz bira içiyorum ama onu gerçekten beğenmiyorum.

I drink gluten-free beer, but I don't really like it.

İlk olarak çok pahalı, ikinci olaraksa onu beğenmiyorum.

In the first place, it's too expensive, and in the second place, I don't like it.

- Onun yaşadığı evi beğenmiyorum.
- Onun yaşadığı evi sevmiyorum.

- I don't like the house in which he lives.
- I don't like the house which he lives in.
- I don't like the house he lives in.
- I don't like the house he is living in.

- Bu şapkanın şeklini beğenmedim.
- Bu şapkanın şeklini beğenmiyorum.

I don't like the shape of this hat.

Bu şapkayı beğenmiyorum. Ben gri olanı tercih ederim.

I don't like this hat. I prefer the gray one.

- Tom'un konuşma tarzını beğenmiyorum.
- Tom'un konuşma biçiminden hoşlanmıyorum.

I don't like the way Tom talks.

Ben bu kravatı beğenmiyorum. Bana daha iyi birini göster.

I don't like this tie. Show me a better one.

Ben bu kravatı beğenmiyorum. Bana başka bir tane göster.

I don't like this tie. Show me another one.

- Tom'un bana bakma tarzını sevmiyorum.
- Tom'un bana bakış şeklini beğenmiyorum.

I don't like the way Tom looks at me.

Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.

Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.

- Tom'un espri anlayışını beğenmiyorum.
- Tom'un espri anlayışından hoşlanmıyorum.
- Tom'un mizah anlayışından hoşlanmıyorum.

I don't like Tom's sense of humor.