Translation of "Yaramayacağını" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yaramayacağını" in a sentence and their english translations:

Bunun işe yaramayacağını biliyordum.

I knew this wasn't going to work.

Bunun işe yaramayacağını söylediler.

They said it would never work.

Bunun işe yaramayacağını biliyoruz.

We know it's not going to work.

Onun işe yaramayacağını sanıyorum.

- I think that that won't work.
- I think that won't work.

Onun işe yaramayacağını biliyorum.

- I know that won't work.
- I know that that won't work.

Ben onun işe yaramayacağını biliyordum.

- I knew it wouldn't work.
- I knew this wasn't going to work.

Ben bunun işe yaramayacağını biliyordum.

I knew this wouldn't work.

Bunu işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum.

I don't know if it's going to work.

Bunun işe yaramayacağını sana söyledim.

I told you it wouldn't work.

Tom planın işe yaramayacağını hissetti.

- Tom had a feeling that the plan wouldn't work.
- Tom had a feeling the plan wouldn't work.

Bunun işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum.

I don't know whether it's going to work.

Onun işe yaramayacağını hepimiz biliyoruz.

We all know it won't work.

Tom bunun işe yaramayacağını biliyor.

- Tom knows that won't work.
- Tom knows this won't work.
- Tom knows that this won't work.

Tom benim planımın işe yaramayacağını söyledi.

- Tom said my plan wouldn't work.
- Tom said that my plan wouldn't work.

Çabalarımın işe yarayıp yaramayacağını merak ediyorum.

I wonder if my efforts will pay off.

Tom planımın işe yaramayacağını düşündüğünü söyledi.

- Tom said he thought my plan wouldn't work.
- Tom said that he thought my plan wouldn't work.
- Tom said he thought that my plan wouldn't work.

Tom'un planının işe yaramayacağını sana ne düşündürüyor?

What makes you think Tom's plan won't work?

Sana bunun işe yaramayacağını söylemiştim, değil mi?

I told you it wouldn't work, didn't I?

Bunun Tom ve benim aramda işe yaramayacağını biliyordum.

I knew it would never work between Tom and me.

Bunun Senin ve Tom'un arasında işe yaramayacağını biliyordum.

I knew it would never work between you and Tom.

O, hükümetin bölük pörçük çözümünün işe yaramayacağını söyledi.

He said that the piecemeal solution of the government will not work.

Neyin işe yarayacağını ve neyin yaramayacağını görmek zorundayız.

We have to see what works and what doesn't.

- Tom onun çalışmayacağını biliyor.
- Tom onun işe yaramayacağını biliyor.

- Tom knows that won't work.
- Tom knows that this won't work.

Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.

It would take me too much time to explain to you why it's not going to work.