Translation of "Ateş" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Ateş" in a sentence and their arabic translations:

Ateş böcekleri.

‫يراعات.‬

Ateş etmesi

أطلق النار

"Askerler, ateş emri verdiğimde yüreğime ateş" dedi.

"الجنود ، عندما أعطي الأمر بإطلاق النار ، أطلقوا النار على القلب" ، قال لفرقة الإعدام.

Birinci önceliğimiz, ateş.

‫الأولوية الأولى، النار.‬

Peki ateş nerede?

أين هو الحريق إذا؟

Belki bir ateş yakabiliriz

‫ربما يمكننا إشعال نار صغيرة هنا،‬

Ateş iyi bir karardı.

‫قرار إشعال النار قرار جيد.‬

Ateş topu gibi fırlıyor,

تقفز كالكرات النارية،

Tom ateş yüzünden yatakta.

توم يرقد في الفراش محموماً.

O bana ateş etti.

أطلق عليّ الرّصاص.

Herhangi birisine ateş etmeyin.

لا تطرد أحدا.

Kimse bana ateş etmeyecek.

لا أحد سيطلق النّار عليّ.

Yoksa durup ateş mi yakayım?

‫أم أتوقف وأشعل ناراً؟‬

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

- لا يوجد دخان من غير نار.
- لا دخان بدون نار.

Polisler Tom'un lastiklerine ateş ettiler.

أطلقت الشرطة النار على إطارات مركبة توم.

- Onu vuracağım.
- Ona ateş edeceğim.

- سأطلق عليه النار.
- سأُطْلِقُ عليه.
- سأطلق النار عليه.

Sami bir ördeğe ateş etti.

أطلق سامي النّار على بطّة.

Ve daha az ateş basması yaşıyorlar.

وتصبن بعدد أقل من الهبات الساخنة.

Bu ateş büyük bir fark yaratıyor.

‫هذه النار تصنع فرقاً كبيراً.‬

Kıvılcım çıkartmak için ateş çeliği kullanacağım.

‫سأستخدم مشعل النار لأصنع شرارة.‬

Çoğu ateş böceği ışığını açıp kapatır.

‫معظم اليراعات تضيء في ومضات.‬

1000 yıl sonra verimli ateş yakabiliyoruz

يمكننا إطلاق النار بكفاءة بعد 1000 سنة

Sadece her istediğimiz zaman ateş yakabileceğiz

يمكننا فقط إشعال النار وقتما نريد

Asker, tüfeğiyle düşmana ateş açmayı reddetti.

رفض الجندي أن يطلق بندقيته على العدو.

Hormon tedavisinin, ateş basması gibi bazı semptomları

هي أن العلاج الهرموني يمكن أن يكون مفيدًا

Pekâlâ, durup ateş yakmayı denememizi istediniz demek?

‫حسناً، ترى إذن إنه ينبغي أن نتوقف‬ ‫ونحاول إشعال نار؟‬

- Tom, Mary'ye ateş etmedi.
- Tom Mary'yi kovmadı.

توم لم يطرد ماري

Bu hem ateş hem de ısı kaynağı olacak

‫ستكون هذه هي مصدر النيران والحرارة‬

İlk yapacağımız bu. Sonra küçük bir ateş yakacağız.

‫هذا هو أول شيء.‬ ‫ثم سنشعل ناراً صغيرة هنا.‬

Ateş yakmak her zaman iyidir. Avcıları uzak tutar.

‫إشعال النار هو دائماً أمر طيب،‬ ‫فهو يبعد الحيوانات المفترسة،‬

Japonlar, ateş böceği mürekkep balığını çok lezzetli bulur.

‫يعتبر اليابانيون اليراع الحبار‬ ‫طعامًا فاخرًا.‬

Ama büyük bir ateş yakarsak bunu caydırıcı olarak kullanabiliriz.

‫أعتقد أننا لو أشعلنا ناراً كبيرة،‬ ‫يمكن استخدامها كرادع.‬

Ateş yakmak her zaman güzeldir, avcıları bizden uzak tutar.

‫إشعال النار هو دائماً أمر طيب،‬ ‫فهو يبعد الحيوانات المفترسة،‬

- Leyla kendini kafasından vurdu.
- Leyla kendi kafasına ateş etti.

أطلقت ليلى النّار على نفسها في الرّأس.

Büyük, kuvvetli ve ateş turuncusu. Asya'nın simge hâline gelmiş orangutanı.

‫كبير ومفتول العضلات وذو لون برتقالي متقد،‬ ‫إنسان الغابة الأسيوي المميز.‬

Ama sanırım büyük bir ateş yakarsak onu caydrıcı olarak kullanabiliriz.

‫ولكن أرى أن نشعل ناراً كبيرة ‬ ‫ويمكننا استخدامها كرادع.‬

Ateş, baş ağrısı ve uyuşukluktur. Ardından zihinsel karışıklık geldi. Aynı

بالحمى والصداع والنعاس. ثم يليها الارتباك العقلي. وتضم

Bakın, ateş de ona göre hareketlendi. Kesinlikle bir hava akımı var.

‫انظر، الشعلة تتراقص كذلك.‬ ‫هناك تيار هواء بكل تأكيد.‬

Baybarsın birlikleri el silahlarının bir önceki formunu kullanıp düşmana ateş ediyorlardı

وبحسب ما ورد، استخدمت قوات بيبرس أشكالاً مبكرة من البنادق اليدوية لإطلاق النار على العدو

Birim, 1793'te Prusyalılara karşı harekete geçti: vahşi bir ateş vaftizinde,

بدأت الوحدة في العمل ضد البروسيين في عام 1793: في معمودية النار الوحشية ، أصبح نصف

Muhtemelen insanların ona kötü davranmasına, ateş etmelerine şaşırdı, o yüzden hemen kaçmadı.

‫لذا لعله كان مندهشاً‬ ‫من معاملة الناس له بشكل سيئ‬ ‫وإطلاق النار عليه وأشياء من هذا،‬ ‫لذا فإنه لم يهرب فوراً.‬

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

‫تنتج يراعات الحبار ضوءها الخاص‬ ‫ باستخدام خلايا خاصة تدعى "حاملات الضوء".‬

Ağır konumdaki zırhlı desteğe ok yağmuru aralıksız ateş etti Birkaç engel vardı

لم يؤثّر وابل السهام المستمر على الدروع السميكة،

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,

بعض مناوشي العدو ... أطلقوا النار علي من مسافة قريبة ، واشتاقوا إلي ،

Bu dişi ateş böceği mürekkep balığı abisten yüzlerce metre yukarıya doğru göç ediyor.

‫يراعة الحبار هذه‬ ‫تهاجر لمئات الأمتار من الهاوية.‬

Yaralar ve ateş, onu Varşova'da iyileşmeye zorladı ve bu nedenle Eylau Savaşı'nı kaçırdı.

ثم أجبرته الجروح والحمى على التعافي في وارسو ، وبالتالي فوّت معركة إيلاو.