Translation of "Yürüdüler" in English

Vidin Çölü'ne yürüdüler.

into the Despotate of Vidin.

Onlar etrafta yürüdüler.

They walked around.

Yan yana yürüdüler.

They walked side-by-side.

Onlar içeride yürüdüler.

They walked inside.

Onlar dışarıda yürüdüler.

They walked outside.

Onlar birlikte yürüdüler.

They walked together.

Eve birlikte yürüdüler.

They walked home together.

El ele yürüdüler.

They walked hand in hand.

Tesadüfen yan yana yürüdüler.

They happened to walk side by side.

Onlar yan yana yürüdüler.

They walked side by side.

Onlar köşenin civarında yürüdüler.

They walked around the corner.

Hükümeti desteklemek için yürüdüler.

They marched in support of the government.

Askerler kamufle üniformalarla yürüdüler.

The soldiers march in camouflaged uniforms.

Ona doğru yavaşça yürüdüler.

They walked slowly towards him.

Aşıklar kol kola yürüdüler.

The lovers walked arm-in-arm.

Saatte üç mil hızla yürüdüler.

They walked at the rate of three miles an hour.

Dedektifler fabrikanın kömürleşmiş kalıntılarında yürüdüler.

The detectives walked through charred ruins of the factory.

Öğrenciler tek sıra halinde yürüdüler.

The students walked in a single file.

Tom'a doğru yavaş yavaş yürüdüler.

They walked slowly towards Tom.

Boston'a kadar bütün yolu yürüdüler.

They walked all the way to Boston.

Okuldan sonra birlikte eve yürüdüler.

We'll talk after the meeting.

- Onların hepsi yürüdüler.
- Hepsi yürüdü.

They all walked.

Tom ve Mary birlikte yürüdüler.

Tom and Mary walked together.

Onlar şarkı söyleyerek caddeden aşağı yürüdüler.

- They went along the street singing the song.
- They walked down the street singing a song.

Onlar dar bir patika boyunca yürüdüler.

They walked along a narrow path.

Onlar okuldan sonra birlikte eve yürüdüler.

They walked home together after school.

Tom ve Mary birlikte eve yürüdüler.

Tom and Mary walked home together.

Tom ve Mary parkta sessizce yürüdüler.

Tom and Mary walked in silence through the park.

Onlar el ele tutuşarak plajda yürüdüler.

They walked down the beach, holding hands.

Tom ve Mary okula birlikte yürüdüler.

Tom and Mary walked to school together.

Tom ve Mary zıt yönlere yürüdüler.

Tom and Mary walked off in opposite directions.

Tom Mary'ye kolunu verdi ve beraber yürüdüler.

Tom offered Mary his arm and they walked off together.

Tom ve Mary kum tepeleri etrafında yürüdüler.

Tom and Mary walked around the sand dunes.

Tom ve arkadaşları şarkı söyleyerek caddede yürüdüler.

Tom and his friends walked down the street, singing a song.

Tom ve Mary ay ışığında kumsalda yürüdüler.

Tom and Mary walked on the beach in the moonlight.

Onlar kum tepelerinin üzerinde çıplak ayakla yürüdüler.

They walked barefoot over the sand dunes.

Ve Üçüncü Koalisyon'u ele geçirmek için doğuya yürüdüler.

of the Grande Armée – and marched  east to take on the Third Coalition.

Yua ve Yuma sabahtan son trene kadar yürüdüler.

Yua and Yuma walked from morning until the last train.

Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.

They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.

Otobüsten indiler ve sıcak güneşte iki kilometre yürüdüler.

They got off the bus and walked two kilometers in the hot sun.

Onlar onunla çiftliğin yakınındaki eski bir ahşap binaya yürüdüler.

They walked with him to an old wooden building near the farmhouse.

Tony ve annesi çiftliğe geldiler ve çiftlik avlusunda yürüdüler.

Tony and his mother arrived at the farmhouse and walked through the farmyard.

Onlar otobüsten indiler ve sıcak güneşte iki kilometre yürüdüler.

- They got out of the bus and walked two kilometres in the hot sun.
- They got off the bus and walked two kilometers in the hot sun.

On altı kilometre yürüyüp, on dakika dinlenip, tekrar yürüdüler.

They walked for ten miles, rested for ten minutes, then walked again.

Tom ve Mary el ele tutuşarak göl etrafında yürüdüler.

Tom and Mary walked around the lake holding hands.

Tom ve Mary bir an için sessizlik içinde yürüdüler.

Tom and Mary walked for a moment in silence.

Protestocular tıp merkezini kapanmaktan kurtarmak için son bir gayretle yürüdüler.

Protestors rallied in a last-ditch effort to save the medical centre from closing down.

Tom ve Mary gün batımına hayranlık duyarak kıyı boyunca yürüdüler.

Tom and Mary walked along the shoreline, admiring the sunset.

Tom ve Mary sabahın erken saatlerinden hava kararmaya başlayıncaya kadar yürüdüler.

Tom and Mary walked from early morning until it started to get dark.

Bu arada, ana haçlılar Tuna Nehri'nin sağ kıyısı boyunca Vidin Çölü'ne yürüdüler.

Meanwhile the main Crusader army advanced along the right bank of the Danube

Neil Armstrong ve Buzz Aldrin Temmuz 1969 yılında ilk kez ayda yürüdüler.

Neil Armstrong and Buzz Aldrin walked on the moon for the first time in July 1969.