Translation of "Vitamin" in English

0.022 sec.

Examples of using "Vitamin" in a sentence and their english translations:

Vitamin alıyorum.

I take vitamins.

- Vitaminler alırım.
- Vitamin alıyorum.
- Vitamin kullanıyorum.

I take vitamins.

Tom vitamin alıyor.

Tom takes vitamins.

Vitamin alıyor musun?

Are you taking vitamins?

- Portakalların yüksek vitamin içeriği vardır.
- Portakal vitamin deposudur.

Oranges have a high vitamin content.

- Portakalların yüksek vitamin içeriği vardır.
- Portakallar yüksek vitamin muhtevasına sahiptir.
- Portakal vitamin deposudur.

Oranges have a high vitamin content.

Portakalda birçok vitamin var.

There are a lot of vitamins in oranges.

Bu diyet vitamin dolu.

This diet is full of vitamins.

Mandalina vitamin açısından zengindir.

- Mandarins are rich in vitamins.
- Mandarin oranges are rich in vitamins.

Portakallar vitamin C açısından zengindirler.

Oranges are rich in vitamin C.

Ölmeden önce vitamin almayı unutma.

Don't forget to take your vitamins before you die.

Ben her gün vitamin alırım.

I take vitamins every day.

Vitamin hapı bol besin içerir.

The vitamin pill contains abundant nutrition.

Vitamin açısından zengin bazı sebzeler yemelisin.

You should eat some vegetables rich in vitamins.

Vitamin A ve C bağışıklık sisteminizi güçlendirir.

Vitamins A and C support your immune cells.

Köpeğinizin bağırsak kurtları var. Ona vitamin verin.

Your dog has worms. Give him vitamins.

Tom vitamin almanın gerekli olmadığına karar verdi.

Tom decided that it wasn't necessary to take vitamins.

Onlar "vitamin"'in ne anlama geldiğini biliyor.

They know what "vitamin" means.

Her gün vitamin ve mineral hapı içiyor.

He takes a pill with vitamins and minerals every day.

- Çikolata bile vitaminler içerir.
- Çikolata bile vitamin içerir.

Even chocolate contains vitamins.

Daha sonra, lisede, kimyayı vitamin haplarını aldığım şekilde alacaktım.

Later, in high school, I would take chemistry the way I took vitamin pills.

Tom her gün bir adet vitamin ve mineral hapı alır.

Tom takes a pill with vitamins and minerals every day.

Büyük bahçede, onlar sulu ve vitamin açısından zengin olan turunçgiller yetiştiriyorlar.

In the big orchard, they grow citrus fruits that are juicy and rich in vitamins.

Meyve ve sebzeler vitamin, mineral ve lif için iyi bir kaynaktır.

Fruit and vegetables are a good source of vitamins, minerals and fibre.

Ve şimdiye kadar, askerler ve atlar -ikisi de vitamin eksikliğinden kaynaklanan- iskörbüt ve uyuz belirtileri gösterdi.

And by now, the men showed signs of scurvy and the horses of mange, both caused by vitamin deficiency.