Translation of "Arabayı" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Arabayı" in a sentence and their spanish translations:

- Arabayı düzenleyebiliriz.
- Arabayı elden çıkarabiliriz.

Podemos prescindir del auto.

Arabayı çalıştıramıyorum.

- No puedo hacer que el carro encienda.
- No consigo arrancar el coche.

Arabayı çalıştır.

Enciende el auto.

Arabayı durdur.

- Pará el coche.
- Para el coche.

Arabayı sattım.

Vendí el auto.

Arabayı alacağım.

Compraré el coche.

Arabayı yıka.

Lava el auto.

Arabayı izleyin.

- Sigue al coche.
- Siga al coche.

Bu arabayı kullanabilirsiniz.

Puedes usar este coche.

Arabayı sırayla sürdük.

Nos turnamos para manejar.

Tom arabayı sürdü.

- Tom conducía el coche.
- Tom condujo el coche.

Ona arabayı verdi.

Ella le dio el coche.

O, arabayı tasarladı.

Él diseñó el coche.

O arabayı izleyin.

Siga a ese coche.

Arabayı yıkamanı istiyorum.

Quiero que laves el coche.

O arabayı yıkıyor.

- Está lavando el coche.
- Él está lavando el coche.

O arabayı izliyorum.

Estoy siguiendo a ese auto.

Polis arabayı kullanıyor.

- El policía está manejando el carro.
- El policía está conduciendo el coche.

Biz arabayı temizlemeliyiz.

Tenemos que limpiar el coche.

Arabayı nöbetleşe yıkadık.

Nos turnamos para lavar el auto.

Benim arabayı alacağım.

Voy a buscar mi coche.

Bu arabayı kullanmamalısın.

No deberías usar este coche.

Arabayı park edeceğim.

Voy a estacionar el auto.

Bu arabayı seviyorum.

Amo este auto.

Şu arabayı durdurun.

- Para ese coche.
- Detén ese coche.

Tom arabayı yıkadı.

- Tom lavó el carro.
- Tom lavó el coche.
- Tom lavó el auto.

Arabayı ahırda tutmayın.

No dejes el auto en el granero.

Arabayı yıkadın mı?

¿Ya lavaste el carro?

Arabayı yağlar mısın?

¿Quiere engrasar el coche?

John arabayı çalıştırdı.

John arrancó el coche.

O arabayı durdurdu.

Él paró el coche.

Arabayı garaja getir.

¡Lleva el coche al garaje!

Arabayı nerede bıraktın?

¿Dónde has dejado el coche?

Bu arabayı kullanabilirsin.

Puedes usar este coche.

Paula, yarın arabayı yıkayacak.

Paula va a lavar el coche mañana.

Frenin işlevi arabayı durdurmaktır.

La función del freno es la de parar el coche.

Babam bana arabayı yıkattı.

Mi padre me hizo lavar el coche.

O hangi arabayı aldı?

¿Qué coche cogió él?

Arabayı nereye park edebiliriz?

- ¿Dónde podemos aparcar el carro?
- ¿Dónde podemos aparcar el coche?

Bu arabayı sürmek zorundayım.

Tengo que conducir este auto.

Tom'un arabayı yıkamasını istiyorum.

Quiero que Tom lave el auto.

Ken hâlâ arabayı yıkamadı.

- Ken aún no ha lavado el auto.
- Ken todavía no ha lavado el coche.

Arabayı nereye park ettin?

- ¿Dónde aparcaste el coche?
- ¿Dónde aparcasteis el coche?
- ¿Dónde aparcó usted el coche?
- ¿Dónde aparcaron ustedes el coche?

Lütfen arabayı tamir ediniz.

- Por favor, repare el auto.
- Por favor, arregle el coche.
- Por favor, arregla el coche.

Dün arabayı tamir ettim.

- Arreglé el auto ayer.
- Ayer reparé el coche.

Ken henüz arabayı yıkamadı.

Ken aún no ha lavado el auto.

Arabayı satın alacak mısınız?

¿Va a comprar el coche?

Arabayı %10 indirimli aldım.

Compré el coche con una rebaja del 10%.

Bu arabayı sürmek kolaydır.

Este coche es fácil manejar.

Polis çalıntı arabayı kovaladı.

La policía persiguió al coche robado.

Sanırım bu arabayı deneyeceğim.

Creo que le probaré este carro.

O arabayı gerçekten seviyorum.

De veras me gusta ese carro.

Onlar arabayı çalmak istedi.

Querían robar el coche.

Tom arabayı yavaş sürer.

Tom conduce despacio.

Tom hangi arabayı seçti?

¿Qué auto eligió Tom?

Bu arabayı gerçekten seviyorum.

Me gusta mucho este carro.

Onun arabayı yıkamasını istiyorum.

Quiero que ella lave el carro.

O arabayı ne yaptın?

- ¿Qué hiciste con ese coche?
- ¿Qué hiciste con ese auto?

Arabayı satmaya karar verdi.

Decidió vender el coche.

Bu arabayı satın alayım!

¡Déjame comprar este auto!

Arabayı tam hızda sürüyordu.

Estaba conduciendo el coche a toda velocidad.

Tom bu arabayı çalıştıramıyor.

Tom no puede arrancar su coche.

Tom, Mary'ye arabayı yıkattı.

Tom hizo a Mary lavar el carro.

Krikoyu getir. Arabayı kaldıracağım.

Trae la gata, necesito levantar el auto.

Arabayı nerede bıraktığımı hatırlamıyorum.

No recuerdo dónde he dejado el coche.

Arabayı yolun kenarına çektim.

- Paré el coche en el arcén.
- Estacioné el coche en el arcén.

- Kiralamadan önce arabayı görmek isterim.
- Kiralamadan önce arabayı görmek istiyorum.

Me gustaría ver el coche antes de alquilarlo.

- Onların arabayı çaldı dedikleri adam budur.
- Arabayı çaldığı söylenen adam bu.

Éste es el hombre que dicen que robó el coche.

O, arabayı kullanırken sürücüyle konuşmayın.

No le hables al conductor mientras está conduciendo.

Adam arabayı çaldığını inkar etti.

El tipo negó haber robado el auto.

Arabayı süren genç adam sarhoştu.

- El joven que manejaba el coche estaba borracho.
- El joven que conducía el coche estaba borracho.

O her hafta arabayı yıkar.

- Él lava el coche todas las semanas.
- Lava el auto todas las semanas.

Baba bana arabayı yıkamamı söyledi.

- Mi papá me mandó a lavar el carro.
- Mi papá me dijo que lavara el carro.

Bu arabayı sana kim sattı?

¿Quién te vendió este auto?

Onun arabayı almasına izin verme.

No dejes que tome el coche.

Hangi arabayı alacağıma karar veremiyorum.

No logro decidir qué coche comprar.

Tom bu sabah arabayı yıkadı.

Tom lavó el auto esta mañana.

Yeni bir arabayı göze alamam.

- No puedo permitirme comprar un coche nuevo.
- No me puedo costear un auto nuevo.

O arabayı satın alacak mısın?

- ¿Vas a comprar ese coche?
- ¿Vas a comprar ese auto?

Daha çok hangi arabayı seviyorsun?

¿A usted, qué coche le gusta más?

Arabayı bilerek oraya park ettim.

Aparqué el coche ahí a posta.

Ben şu arabayı satın aldım.

- Compré ese coche.
- Compré ese carro.

Ben az önce arabayı yıkadım.

Acabo de lavar el coche.

Biri onun arabayı yıkadığını gördü.

Alguien lo vio lavar su auto.

Dan terk edilmiş arabayı inceledi.

Dan examinó el carro abandonado.

Aldığın arabayı iade ettin mi?

¿Devolviste el coche que has comprado?

Arabayı bu sokağa park etmemelisin.

No debes aparcar en esta calle.

O, olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.

Él levantó el automóvil gracias a su fuerza excepcional.

Biz arabayı 12,000 dolara aldık.

Nosotros compramos el auto por $12.000.

Arabayı sırayla itmek zorunda kaldılar.

Tuvieron que empujar el coche por turnos.

O, arabayı yıkamak zorunda değil.

Él no tiene que lavar el coche.

Fark etmez ben arabayı kullanırım dedi

No importa, dije que conduciría