Translation of "Arabayı" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Arabayı" in a sentence and their dutch translations:

Arabayı çalıştır.

Start de auto.

Arabayı durdur.

- Hou die auto tegen!
- Stop de auto!

Durdur arabayı!

- Hou die auto tegen!
- Stop de auto!

Arabayı yıkadım.

Ik heb de auto gewassen.

Tom arabayı sürdü.

Tom reed met de auto.

O, arabayı tasarladı.

Hij ontwierp de auto.

O arabayı izleyin.

Volg die auto.

Arabayı garaja koyun.

Zet de auto in de garage.

O arabayı yıkıyor.

Hij is de auto aan het wassen.

Polis arabayı kullanıyor.

De politieagent bestuurt de auto.

Arabayı yarın almayacağım.

Ik ga de auto morgen niet kopen.

Arabayı sürmeni istiyorum.

Ik heb je nodig om te rijden.

Arabayı tamir edecektim.

Ik zou de auto repareren.

O arabayı durdurdu.

Hij stopte de auto.

Bu arabayı kullanabilirsin.

Je kunt deze auto gebruiken.

Paula, yarın arabayı yıkayacak.

Paula gaat de auto morgen wassen.

Arabayı alırdım ama fakirim.

Ik wilde de auto kopen, maar ik ben arm.

O hangi arabayı aldı?

Welke auto heeft hij genomen?

Arabayı nereye park edebiliriz?

Waar kunnen we de auto parkeren?

Tom o arabayı çalıştıramaz.

Tom kan zijn auto niet laten starten.

Arabayı nereye park ettin?

Waar heb je de auto geparkeerd?

Lütfen arabayı tamir ediniz.

Wilt u de auto herstellen?

Tom arabayı park ediyor.

Tom parkeert de auto.

Onlar arabayı çalmak istedi.

Ze wilden de auto stelen.

O arabayı ne yaptın?

Wat heb je gedaan met die auto?

Tom bu arabayı çalıştıramıyor.

Tom kan zijn auto niet laten starten.

Arabayı nerede bıraktığımı hatırlamıyorum.

Ik kan me niet herinneren waar ik de auto heb gelaten.

Arabayı nereye park edebilirim?

Waar kan ik de auto parkeren?

O, arabayı kullanırken sürücüyle konuşmayın.

Spreek niet tegen de bestuurder terwijl hij aan het rijden is.

O, arabayı almayı planlıyor musunuz?

Ben je van plan die auto te kopen?

Arabayı yıkayan adam Bay Jones'tur.

De man die de auto aan het wassen is, is meneer Jones.

Bu arabayı Almanya'dan mı getirdin?

Heeft u deze auto uit Duitsland meegebracht?

Arabayı benim sürmemi ister misin?

Wil je graag dat ik rij?

Yeni bir arabayı göze alamam.

Ik kan mij geen nieuwe auto veroorloven.

Daha çok hangi arabayı seviyorsun?

Welke auto bevalt u het meest?

Ben şu arabayı satın aldım.

- Ik heb die auto gekocht.
- Ik kocht die auto.

O arabayı yokuş aşağı itti.

Hij duwde de auto de heuvel af.

Arabayı bu sokağa park etmemelisin.

- Ge moogt de auto niet parkeren in deze straat.
- Je mag de auto niet in deze straat parkeren.

Bu külüstür arabayı kullanmak istemiyorum.

Ik wil niet met deze oude auto rijden.

Arabayı yıkayan çocuk benim erkek kardeşimdir.

De jongen die de auto aan het wassen is, is mijn broer.

Niçin öylesine eski bir arabayı istiyorsun?

Waarom wil je zo'n oude auto?

Sana az önce aldığım arabayı göstereceğim.

Ik laat je de auto zien die ik net gekocht heb.

Böyle eski bir arabayı niçin istiyorsun?

Waarom wil je zo'n oude auto?

Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.

Ik zal de auto alleen kopen als ze eerst de remmen herstellen.

Gerçekten o arabayı satın alacak mısın?

Ga je echt die auto kopen?

Ben bu arabayı çok ucuza satın aldım.

Ik heb deze auto voor een prikje gekocht.

Böylesine pahalı bir arabayı almayı göze alamam.

Ik kan me niet veroorloven om zo'n dure auto te kopen.

O arabayı eve süremeyecek kadar çok sarhoştu.

Hij was te dronken om naar huis te rijden.

Tom, arabayı nereye park ettiğini hatırlayamadığını söyledi.

Tom zei dat hij zich niet kon herinneren waar hij de auto had geparkeerd.

Tom kullanılmış bir arabayı bile almayı göze alamaz.

Tom kan het niet veroorloven om zelfs een tweedehands auto te kopen.

- Tom hızlı araba sürer.
- Tom hızlı sürer.
- Tom arabayı hızlı sürer.
- Tom hızlı kullanır.
- Tom arabayı hızlı kullanır.
- Tom hızlı araba kullanır.

Tom rijdt snel.

- Kullanılmış bir arabayı almaya gücüm yetmez.
- İkinci el araba almaya param yetmez.

- Ik kan me niet veroorloven een tweedehands auto te kopen.
- Ik kan me niet permitteren een tweedehandsauto te kopen.

- Yeni bir arabayı göze alamam.
- Yeni bir arabaya gücüm yetmez.
- Yeni bir arabaya param yetmez.

Ik kan mij geen nieuwe auto veroorloven.

- Hepimiz son kez içmek için dışarı çıktığımızda, ben belirlenen sürücüydüm.
- Son içmeye gidişimizde arabayı ben kullanmıştım.

De laatste keer toen we allen gingen drinken, was ik bob.