Translation of "Makinesini" in English

0.009 sec.

Examples of using "Makinesini" in a sentence and their english translations:

Çamaşır makinesini bozdun.

You broke the washing machine.

Çamaşır makinesini onarıyorum.

- I am repairing the washing machine.
- I am fixing the washing machine.
- I'm fixing the washing machine.
- I'm repairing the washing machine.

Ekmek makinesini çalıştıramıyorum.

- I can't run the bread machine.
- I'm not able to operate the bread machine.

Çamaşır makinesini tamir ediyorum.

- I am fixing the washing machine.
- I'm fixing the washing machine.

Bulaşık makinesini boşaltabilir misin?

Can you empty the dishwasher?

Tom kurutma makinesini kapattı.

Tom switched off the dryer.

Bulaşık makinesini çalıştırabildin mi?

Were you able to get the dishwasher to work?

Kahve makinesini kim kırdı?

Who broke the coffee machine?

Bu çamaşır makinesini kullanamazsın.

You can't use this washing machine.

- Tom, Boston'da fotoğraf makinesini kaybetti.
- Tom, fotoğraf makinesini Boston'da kaybetti.

Tom lost his camera in Boston.

O çamaşır makinesini monte ediyor.

He assembles washing machines.

Çamaşır makinesini tamir etmek zorundayım.

I have to fix the washing machine.

Ben bu fotoğraf makinesini istiyorum.

I want this camera.

Hâlâ çamaşır makinesini onarmak zorundayım.

I still have to fix the washing machine.

Annem bana dikiş makinesini verdi.

My mother gave me her sewing machine.

Çamaşır makinesini onarmak mümkün müdür?

Is it possible to repair the washing machine?

O, tost makinesini tekrar bozdu.

She has broken the toaster again.

Tom kahve makinesini prize taktı.

Tom plugged in the coffee maker.

Bulaşık makinesini çalıştırmamı ister misin?

Do you want me to run the dishwasher?

Mary fotoğraf makinesini Boston'da kaybetti.

Mary lost her camera in Boston.

Annem bana dikiş makinesini hediye etti.

My mother gave me her sewing machine.

İyi dikiş makinesini nereye koyduğumu hatırlayamıyorum.

I can't remember where I put the good sewing machine.

Tom fotoğraf makinesini alıp dışarı çıktı.

Tom grabbed his camera and went outside.

Büyükannem eskiden dikiş makinesini çok kullanırdı.

My grandmother used to use her sewing machine a lot in the past.

Saç kurutma makinesini ödünç alabilir miyim?

Can I borrow the hair dryer?

Bu çamaşır makinesini nasıl kullanacağımı bilmiyorum.

I don't know how to use this washing machine.

Tom fotoğraf makinesini hep yanında taşır.

Tom takes his camera everywhere.

- Tom Boston'da kamerasını kaybetti.
- Tom, Boston'da fotoğraf makinesini kaybetti.
- Tom, fotoğraf makinesini Boston'da kaybetti.

Tom lost his camera in Boston.

Ben tost makinesini tamir etmek zorunda kaldım.

I had to fix the toaster.

İyi bir dikiş makinesini her yerde bulamayız.

We can't find a good sewing machine anywhere.

O bulaşık makinesini kullanması kolay buluyor musun?

Do you find that washing machine easy to use?

Tom hesap makinesini almak için çekmeceyi açtı.

Tom opened the drawer to get a calculator.

- Fotoğraf makinesini arkadaşına verdi.
- Kamerasını arkadaşına verdi.

He gave his camera to his friend.

Çim biçme makinesini çalıştırmak için benzin gerekiyor.

The lawn mower needs gas to operate.

Büyükannem daha gençken dikiş makinesini çok kullanırdı.

My grandmother used to use her sewing machine a lot when she was younger.

Tom, eski ekmek kızartma makinesini atmayı planlıyor.

Tom plans to throw away his old toaster.

Bu dikiş makinesini kavramak ne kadar sürer?

How long does it take to get the hang of this sewing machine?

Tom fotokopi makinesini kullanmak için izin istedi.

Tom asked for permission to use the copy machine.

Tom çamaşır makinesini nasıl kullanacağını Mary'ye gösterdi.

Tom showed Mary how to use the washing machine.

Tom çim biçme makinesini nasıl çalıştıracağını bilmiyor.

Tom doesn't know how to start a lawn mower.

Bu çamaşır makinesini nasıl kullanacağımı sana göstereyim.

Let me show you how to use this washing machine.

Mary sınavda hile yapmak için zaman makinesini kullandı.

Mary used her time machine to cheat on the exam.

Affedersiniz, çamaşır makinesini nasıl kullanacağımı bana gösterir misiniz?

Excuse me, would you show me how to use the washing machine?

Tom aldığıyla aynı ekmek kızartma makinesini satın aldım.

I bought the same toaster that Tom bought.

Onu almadan önce bu elektrikli tıraş makinesini denemeliydim.

I should have tried out this electric shaver before buying it.

Bu çamaşır makinesini nasıl kullanacağımı bana söyler misin?

Could you tell me how to use this washing machine?

Tom çamaşır kurutma makinesini açtı ve giysilerini çıkardı.

Tom opened the clothes dryer and took out his clothes.

- Umarım fotoğraf makinesini unutmam.
- Umarım fotoğraf makinemi unutmam.

I hope I don't forget my camera.

Bu elektrikli tıraş makinesini onu almadan önce test etmeliydim.

I should have tested this electric shaver before buying it.

Büyükannem üç yıl öncesine kadar dikiş makinesini çok kullanırdı.

My grandmother used to use her sewing machine a lot up until about three years ago.

Tom bir çim biçme makinesini bile nasıl başlatacağını bilmiyor.

Tom doesn't even know how to start a lawn mower.

Ben onu satın almadan önce bu elektrikli tıraş makinesini denemeliydim.

I should have tried out this electric razor before buying it.

Tom fotoğraf makinesini benimki için ödediğimden daha azına satın aldı.

Tom bought his camera for less than I paid for mine.

Tom'un o kadar dikkati dağılmış ki fotoğraf makinesini otobüste bıraktı.

Tom was so distracted that he left his camera on the bus.

Sami, bardaki her açık slot makinesini kırdı ve parayı çaldı.

Sami broke open every slot machine in the bar and stole the money.

Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.

I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.

Onun, Schrodinger'in denklemini hesap makinesini kullanarak çözmesi ne kadar sürer merak ediyorum.

I wonder how long would it take him to solve Schrodinger's equation using his calculator.

Otto Frederick Rohwedder, ticari kullanım için ilk otomatik ekmek dilimleme makinesini icat etti.

Otto Frederick Rohwedder invented the first automatic bread-slicing machine for commercial use.

- Bu kamerayı dün aldım.
- Bu kamerayı dün satın aldım.
- Bu fotoğraf makinesini dün aldım.

I bought this camera yesterday.