Translation of "Vaktin" in English

0.008 sec.

Examples of using "Vaktin" in a sentence and their english translations:

Vaktin bitti.

Your time is over.

İlaç vaktin geldi.

It's time for your medicine.

Ama çok vaktin olacak.

But you must have a lot of time.

Okula gitme vaktin geldi.

- It is about time you went to school.
- It's about time you went to school.

Düşünmek için vaktin var.

You have time to think.

Yatma vaktin geçmedi mi?

Isn't it past your bedtime?

Vaktin nakit olduğu gerçekten söylenilmektedir.

It is truly said that time is money.

Salı günü vaktin var mı?

Do you have time on Tuesday?

Vaktin bu olduğundan emin değilim.

- I'm not sure this is the time.
- I'm not sure that this is the time.

Gece yarısına kadar vaktin var.

You have until midnight.

Bence eve dönme vaktin geldi.

- I think it's time for you to come back home.
- I think that it's time for you to come back home.

Pazartesi günü vaktin var mı?

Do you have time on Monday?

Senin yatma vaktin gelmedi mi?

Isn't it time for you go to bed?

Yarından sonra boş vaktin var mı?

Do you have any free time after tomorrow?

Vaktin olduğunda bir bakarsan minnettar olurum.

I'd be grateful if you could take a look when you've got time sometime.

Öğle yemeği için vaktin var mı?

Do you have time for lunch?

Ne zaman bunu yapmaya vaktin oldu?

When did you have time to do that?

Düşünecek vaktin vardı. Neye karar verdin?

You had time to think. What'd you decide?

Onu yazmak için vaktin var mıydı?

Did you have time to write it down?

Bunu yapmak için vaktin var mı?

Do you have time to do that?

Yarın hiç boş vaktin var mı?

Do you have any free time tomorrow?

Bir şeyler içmek için vaktin var mı?

Do you have the time to drink something?

Pazartesi günü hiç boş vaktin var mı?

Do you have any free time on Monday?

Benimle konuşmak için birazcık vaktin var mı?

Do you have a moment to speak with me?

Vaktin varsa 2.30'da ofisime gelebilir misin?

If you have the time, could you come to my office at 2:30?

Bugün o raporu okuyacak vaktin var mı?

Do you have to read that report today?

Fransızca öğrenmeme yardım etmeye vaktin olur mu dersin?

Do you think you'd have time to help me learn French?

Bunu yapmak için 2.30'a kadar vaktin var.

You have until 2:30 to do that.

Bugün o raporu okumak için vaktin var mı?

Do you have time to read that report today?

- Hâlâ bunu yapmak için zamanın var mı?
- Bunu yapmak için hâlâ vaktin var mı?

Do you still have time to do this?