Translation of "Gitme" in English

Gitme.

- Don't leave!
- Don't leave.

Gitme!

Don't go away!

- Gitme Tom.
- Gitme be Tom.
- Tom, gitme ya.

Don't leave, Tom.

- Lütfen gitme.
- Lütfen çekip gitme.

Please don't go away.

Aşırıya gitme.

Don't go to extremes.

Uzaklara gitme.

- Don't you go away.
- Don't go away.

Gitme vakti.

Time to go.

Oraya gitme.

- Don't go there.
- Don't go up there.

Vedalaşmadan gitme.

- Don't go off without saying good-by.
- Don't leave without saying goodbye.

Gitme zamanı.

It's go time.

Lütfen gitme.

Please don't go.

Hey, gitme.

Hey, don't go.

Gitme, Tom.

Don't go, Tom.

Geriye gitme.

Don't back away.

Eve gitme.

Don't go home.

Sadece gitme.

Just don't go.

Tom, gitme.

Tom, don't leave.

Bekle. Gitme.

Wait. Don't go.

Bensiz gitme.

- Don't leave without me.
- Don't go without me.

Gitme zamanın.

It's time for you to leave.

Hayır, gitme.

- No, don't go yet.
- No, don't go.

- Şimdi gitme zamanı.
- Artık gitme zamanı.

- It's time to go now.
- Now it's time to leave.

- Okula gitme zamanıdır.
- Okula gitme vakti.
- Okula gitme vakti geldi.

- It's time to go to school.
- It is time to go to school.

- Okula gitme zamanı.
- Okula gitme vakti.
- Okula gitme vakti geldi.

- It's time to go to school.
- It is time to go to school.

- Okula gitme zamanıdır.
- Okula gitme vakti geldi.

- It's time to go to school.
- It is time to go to school.

- Eve gitme zamanı.
- Şimdi eve gitme zamanı.

It's time to go home.

- Okula gitme vakti.
- Okula gitme vakti geldi.

It's time to leave for school.

Okula gitme vakti.

- It's time to go to school.
- It is time to go to school.

Okula gitme zamanı.

It is time you went to school.

Çok uzağa gitme.

- Don't go too far afield.
- Don't wander too far.

Hayır, henüz gitme.

- No, don't go yet.
- No, don't go.

Gitme zamanım geldi.

- It is about time I was going.
- It's about time I was going.

Gitme zamanımız geldi.

It's time for us to go.

Neredeyse gitme zamanı.

- It's almost time to go.
- It's almost time for him to go.
- It's almost time for her to go.
- It's almost time to leave.

Eve gitme zamanı.

It's time to go home.

Veda etmeden gitme.

Don't go off without saying good-by.

Şimdi oraya gitme.

Don't go there now.

Bill, oraya gitme!

Bill, don't go there!

Açıkçası gitme zamanı.

Obviously, it's time to leave.

Sanırım gitme zamanın.

I think it's time for you to leave.

Lütfen bensiz gitme.

Please don't leave without me.

Artık gitme zamanı.

It's now time to leave.

Sanırım gitme zamanım.

I guess it's time for me to go.

Oraya gitme, Tom.

Don't go in there, Tom.

Sanırım gitme zamanı.

- I suppose it's time to go.
- I guess it's time to go.

Sanırım gitme zamanımız.

- I think it's time for us to go.
- I think that it's time for us to go.

Gitme zamanı mı?

Is it time to go?

Çocuklar, gitme zamanım.

Guys, it's time for me to go.

Neredeyse gitme zamanımız.

It's almost time for us to go.

Şimdi gitme zamanı.

It's time to go now.

Bir yere gitme.

Don't go anywhere.

Hatta oraya gitme.

Don't even go there.

Henüz eve gitme.

Don't go home yet.

Sadece dışarıya gitme.

Just don't go outside.

Lütfen eve gitme.

Please don't go home.

Çok ileriye gitme.

Don't go too far.

İşe gitme zamanı.

It's time to go to work.

Yukarıya gitme zamanı.

It's time to go up.

Neredeyse gitme zamanın.

It's almost time for you to go.

Neredeyse gitme zamanları.

It's almost time for them to go.

Neredeyse gitme zamanım.

It's almost time for me to go.

Kenara yakın gitme.

Don't go near the edge.

Alışverişe gitme zamanı.

It's time to go shopping.

Evet, gitme zamanı.

Yes, it's time to go.

Gitmek istemiyorsan, gitme.

Don't go if you don't want to.

İşe gitme zamanıydı.

It was time to go to work.

Lütfen, daha gitme.

Please don't go yet.

Tom'un gitme zamanı.

It's time for Tom to leave.

Geri gitme vaktiydi.

It was time to go back.

Toparlanıp gitme zamanı.

It's time to pack up and go.

İngiltere'ye gitme arzum var.

I have a desire to go to England.

Eve gitme vakti geldi.

It's time for us to go home.

Neredeyse okula gitme zamanıdır.

It's about time to go to school.

Aniden gitme sebebini anlayamıyorum.

- I cannot understand why he left so suddenly.
- I can't understand why he left so suddenly.