Translation of "Uyumayı" in English

- Ben uyumayı seviyorum.
- Uyumayı seviyorum.

I like sleeping.

- Uyumayı seviyorum.
- Ben uyumayı severim.

I love to sleep.

Uyumayı sever.

He likes sleeping.

Uyumayı unutmamalısın.

You shouldn't forget to sleep.

Uyumayı seviyorum.

- I like sleeping.
- I love to sleep.

O uyumayı sever.

She likes sleeping.

Kedi uyumayı seviyor.

The cat likes sleeping.

Kanepede uyumayı umursamıyorum.

I don't mind sleeping on the couch.

Kocam uyumayı sever.

My husband likes to sleep.

Uyumayı tercih ederim.

I'd rather go to sleep.

Kedi yanımda uyumayı sever.

The cat likes to sleep beside me.

Ama ben uyumayı severim!

But I love sleeping!

Tom yerde uyumayı umursamıyor.

Tom doesn't mind sleeping on the floor.

Ben yerde uyumayı umursamıyorum.

I don't mind sleeping on the floor.

Tom geç uyumayı seviyor.

Tom likes to sleep late.

Tom hamakta uyumayı sevmez.

Tom doesn't like sleeping in a hammock.

Niçin biraz uyumayı denemiyorsun?

Why don't you try and get some sleep?

Ben yalnız uyumayı sevmiyorum.

I don't like sleeping alone.

Bunun yerine Batı uyumayı seçti.

Instead, the West chose to go to sleep.

Ve sarılarak uyumayı tercih ediyorum.

And when I sleep, I really prefer to do it while spooning.

Karanlığa rağmen... ...uyumayı göze alamazlar.

Despite the darkness, they can't afford to sleep.

İnsanlar uçakta uyumayı nasıl beceriyor?

How do people manage to sleep on the plane?

Tom uçakta biraz uyumayı başardı.

Tom managed to get some sleep on the plane.

Köpeği kanepemde uyumayı tercih ediyor.

Her dog prefers to sleep on my couch.

Bazıları uyumayı vakit kaybı olarak görüyor.

- Sleeping is considered a waste of time by numerous people.
- Sleeping is regarded as a waste of time by numerous people.

Ben yumuşak bir yatakta uyumayı seviyorum.

I like to sleep on a soft bed.

Çocuğum, karımla benim aramda uyumayı seviyor.

My child likes to sleep between me and my wife.

Batı uyumayı seçti derken ne demek istiyorum?

Now what do I mean when I say the West chose to go to sleep?

Olay şu ki ben uyumayı çok seviyorum.

The thing is, you know, I love sleeping.

Tom'un bu gece nerede uyumayı planladığını merak ediyorum.

I wonder where Tom plans to sleep tonight.

Yarın benim izin günüm ve evde uyumayı planlıyorum.

Tomorrow's my day off and I plan to sleep in.

Evde kalmayı ve bütün gün uyumayı tercih ederim.

I'd rather stay home and sleep all day.

Tom bir yastık olmadan uyumayı denemeye karar verdi.

Tom decided to try sleeping without a pillow.

Tom çıplak uyumayı sever ama ben pijama giymeyi tercih ederim.

Tom likes to sleep in the nude, but I prefer to wear pajamas.

Uyumayı tercih etmiyorum ve bu kitabı okumayı bitirmeyi tercih ediyorum.

I'd rather not sleep and finish reading this book.

Bu gece güzel yumuşak bir yatakta uyumayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to sleeping on a nice soft bed tonight.

Sadece beş yılda 16'dan fazla mürettebatlı görevde, Amerikalı astronotlar nasıl yemek yemeyi, uyumayı,

Over 16 crewed missions in just five years, American astronauts learned how to eat, sleep,

- Tom uyumaya çalıştı, ama olmadı.
- Tom uyumaya çalıştı, ama uyuyamadı.
- Tom uyumayı denedi, ama uyku tutmadı.

Tom tried to sleep, but he couldn't.

O karanlıkta otururken bilgisayarında yazı yazıyor, cıvıl cıvıl öten sabah kuşlarının sesini duyuyor ve bütün gece uyumadığını fark ediyor- fakat uykusuzluk hastası hâlâ uyumayı reddediyor.

As he sits in the dark, typing away at his computer, he hears the sound of morning birds chirping away and realizes he has been up all night - but the insomniac still refuses to sleep.