Translation of "Yanımda" in English

0.036 sec.

Examples of using "Yanımda" in a sentence and their english translations:

- Seni yanımda götürüyorum.
- Yanımda götürüyorum.
- Sizi yanımda götürüyorum.

I'm taking you with me.

- Onu yanımda götürüyorum.
- Yanımda götürüyorum.

- I'm taking you with me.
- I'm taking him with me.
- I'm taking her with me.

Yanımda otur.

Sit beside me.

Yanımda gel!

- Come with me.
- Come with me!

- Ken yanımda çalışıyordu.
- Ken yanımda koşuyordu.

Ken was running beside me.

- Seni yanımda istiyorum.
- Sana yanımda ihtiyacım var.

I need you by my side.

Ayrıcalığımı yanımda getirmiştim.

So I had brought my privilege with me.

Benim yanımda durma.

Don't stand next to me.

Arkadaşım benim yanımda.

My friend is beside me.

Gel, yanımda otur.

Come, sit by me.

Adres yanımda değil.

I don't have the address with me.

Yanımda biri var.

I've got somebody with me.

Seni yanımda istiyorum.

I need you on my side.

Yanımda olmana sevindim.

I'm glad you're here with me.

Onları yanımda götürüyorum.

I'm taking them with me.

Tom'u yanımda götürüyorum.

I'm taking Tom with me.

Onu yanımda götürüyorum.

I'm taking it with me.

Gel yanımda otur.

Come sit by me.

Yanımda kalmanı isterim.

I would like you to stay with me.

O benim yanımda.

He is next to me.

- Bende.
- Üzerimde.
- Yanımda.

I have it with me.

Kedim yanımda uyudu.

My cat slept next to me.

Anahtarlarım yanımda yoktu.

I didn't have my keys with me.

Oğlumu yanımda getirdim.

I brought my son with me.

Burada yanımda otur.

Sit down here beside me.

Seni yanımda götüreceğim.

I'll take you with me.

Alyansımı yanımda getirmedim.

I didn't bring my wedding ring with me.

O yanımda değil.

I don't have it with me.

Pasaportum yanımda değil.

I don't have my passport with me.

O yanımda oturdu.

He sat down by my side.

Gözlüğüm yanımda değil.

I don't have my glasses with me.

Tom yanımda oturdu.

Tom sat beside me.

Sami yanımda oturmadı.

Sami didn't sit down next to me.

Ehliyetim yanımda değil.

I don't have my driver's license with me.

Keşke yanımda olabilseydin.

- I wish you were here.
- I wish that you were here.

Sizi yanımda götürüyorum.

I'm taking you with me.

- Yanımda tuttum.
- Onu yanımda taşıdım.
- Onu üstümde taşıdım.

I kept it with me.

Yanımda biraz param var.

I have some money with me.

Yanımda çok param var.

I have plenty of money with me.

Kedi yanımda uyumayı sever.

The cat likes to sleep beside me.

Yanımda oturmasını tercih ederdim.

I'd rather she sat next to me.

Sorun yanımda param olmaması.

The trouble is that I have no money with me.

O benim yanımda oturuyordu.

He was sitting next to me.

Önemli olan yanımda olmasıydı.

What's important is that she stayed at my side.

Yanımda çok param yok.

- I haven't got much money with me.
- I don't have much money on me.

Ai benim yanımda oturdu.

Ai sat down beside me.

Şemsiyemi yanımda getirmeyi unuttum.

I forgot to bring my umbrella with me.

Bunu yanımda alabilir miyim?

Can I take this with me?

Yanımda hiç param yok.

I don't have any money on me.

Tom'u gerçekten yanımda istiyorum.

I really want Tom near me.

Tom benim yanımda oturuyordu.

- Tom sat next to me.
- Tom was sitting next to me.

Benim yanımda oturmaya gelmelisin?

You should come sit next to me.

Göz damlamı yanımda getirmeliydim.

I should have taken my eye drops with me.

Yanımda bir tane var.

I have one with me.

Tom'u yanımda getirmeli miyim?

Should I bring Tom with me?

O, kilisede yanımda oturdu.

She sat beside me in church.

Yanımda bir bıçak getirmiştim.

I happened to bring a knife with me.

O burada yanımda yatıyor.

She lies here beside me.

Mektup şimdi yanımda değil.

I don't have the letter on me now.

Tom yanımda oturmak istemiyordu.

Tom didn't want to sit next to me.

O benim yanımda oturur.

He is seated by my side.

Kedim benim yanımda uyudu.

- My cat slept next to me.
- My cat was sleeping next to me.

O hep yanımda kaldı.

She always stayed by my side.

Yanımda bazı arkadaşlar getirdim.

I brought some friends with me.

Senin yerin benim yanımda.

Your place is by my side.

Gerçekten yanımda olmanı istiyorum.

I really want you near me.

Gerçek yanımda para olmamasıdır.

The fact is that I have no money with me.

Tom kilisede yanımda oturdu.

Tom sat beside me in church.

Yanımda bir kitap var.

There's a book with me.

Yanımda fazla para yoktu.

I didn't have much money on me.

Neden burada yanımda oturmuyorsun?

Why don't you sit here next to me?

Tom'un yanımda olmasını istedim.

I wanted Tom to be near me.

Görünüşe göre ayrıcalığımı yanımda getirmedim.

So no, apparently I did not bring my privilege with me.

Yanımda neredeyse hiç param yok.

I have almost no money with me.

O her zaman yanımda durdu.

She always stood by me.

Senin benim yanımda olmanı istiyorum.

I want you to be by my side.

Benim yanımda kimin oturduğuna inanmayacaksın.

You won't believe who sat down next to me.

Sana yanımda bir koltuk ayırdım.

I've saved you a seat next to me.

Keşke şimdi kameram yanımda olsa.

- I wish I had my camera with me right now.
- I wish that I had my camera with me right now.

Hemen yanımda Tom'un dosyası var.

I have Tom's file right here.

Keşke yanımda bir şemsiye getirseydim.

- I wish I'd brought an umbrella with me.
- I should have brought an umbrella.
- I should've brought an umbrella.

Yanımda çok fazla nakit taşımam.

I don't carry much cash with me.

Şimdi yanımda hiç param yok.

I have no money with me now.

Tom'un bir kapı yanımda yaşıyor.

Tom lives next door to me.

Seni yanımda geri istiyorum, Mary.

I want you back by my side, Mary.

Gerçekten onların yanımda olmasını istiyorum.

I really want them near me.

Gerçekten onun yanımda olmasını istiyorum.

I really want him near me.

Gelmek istersen, seni yanımda götüreceğim.

If you want to come, I'll take you with me.

Yanımda yer aldığı için mutluydum.

I was happy that she took my side.

Arkadaşlarım dava sırasında yanımda durdu.

My friends stood by me during the court case.

Yanımda bir şemsiye getirmeyi unuttum.

I forgot to bring an umbrella with me.

İşlem sırasında arkadaşlarım yanımda durdular.

My friends stood by me during the process.

Her şeyi benim yanımda götürdüm.

I took everything with me.

Telefonumu her yere yanımda getiririm.

I bring my phone with me everywhere.