Translation of "Yanımda" in German

0.009 sec.

Examples of using "Yanımda" in a sentence and their german translations:

- Seni yanımda götürüyorum.
- Yanımda götürüyorum.
- Sizi yanımda götürüyorum.

Ich nehme dich mit.

- Onu yanımda götürüyorum.
- Yanımda götürüyorum.

Ich nehme sie mit mir.

Yanımda gel!

Komm mit mir!

Benim yanımda durma.

Steh nicht neben mir!

Gel, yanımda otur.

Komm, setz dich zu mir.

Adres yanımda değil.

Ich habe die Adresse nicht dabei.

Tom'u yanımda götürüyorum.

Ich nehme Tom mit.

Onu yanımda götürüyorum.

Ich nehme es mit.

Gel yanımda otur.

Komm, setz dich zu mir!

Yanımda para yok.

Ich habe kein Geld dabei.

Yanımda kalmanı isterim.

Ich möchte, dass du bei mir bleibst.

- Bende.
- Üzerimde.
- Yanımda.

Ich habe es bei mir.

Seni yanımda götüreceğim.

Ich nehme dich mit.

O yanımda değil.

- Ich habe es nicht bei mir.
- Ich habe es nicht dabei.

O yanımda oturdu.

Er setzte sich neben mich.

Gözlüğüm yanımda değil.

Ich habe meine Brille nicht dabei.

Yanımda biraz param var.

- Ich habe ein bisschen Geld bei mir.
- Ich habe etwas Geld dabei.

Yanımda çok param var.

Ich habe jede Menge Geld dabei.

Kedi yanımda uyumayı sever.

Die Katze schläft gern neben mir.

O benim yanımda oturuyordu.

Er saß neben mir.

Yanımda çok param yok.

Ich habe nicht viel Geld dabei.

Ai benim yanımda oturdu.

- Ai setzte sich zu mir.
- Ai setzte sich neben mich.

Bunu yanımda alabilir miyim?

Darf ich das mitnehmen?

Tom benim yanımda oturuyordu.

Tom saß neben mir.

Göz damlamı yanımda getirmeliydim.

Ich hätte meine Augentropfen mitnehmen sollen.

Yanımda bir tane var.

Ich habe eins bei mir.

Yanımda olmana ihtiyacım var.

Ich brauche dich an meiner Seite.

O burada yanımda yatıyor.

Sie liegt hier neben mir.

Yanımda çok para yok.

Ich habe nicht viel Geld dabei.

Tom yanımda oturmak istemiyordu.

Tom wollte nicht neben mir sitzen.

O benim yanımda oturur.

Er sitzt direkt neben mir.

Kedim benim yanımda uyudu.

Meine Katze schlief neben mir.

O hep yanımda kaldı.

- Sie stand stets an meiner Seite.
- Sie blieb immer an meiner Seite.
- Sie wich mir nicht von der Seite.

Gerçek yanımda para olmamasıdır.

Tatsache ist, dass ich kein Geld bei mir habe.

Yanımda neredeyse hiç param yok.

Ich habe so gut wie kein Geld bei mir.

O her zaman yanımda durdu.

Sie stand stets an meiner Seite.

Senin benim yanımda olmanı istiyorum.

Ich möchte gerne, dass du bei mir bist.

Benim yanımda kimin oturduğuna inanmayacaksın.

Du wirst nicht glauben, wer sich neben mich gesetzt hat!

Sana yanımda bir koltuk ayırdım.

- Ich habe dir einen Platz neben mir freigehalten.
- Ich habe Ihnen einen Platz neben mir freigehalten.

Keşke yanımda bir şemsiye getirseydim.

Ich hätte einen Schirm mitnehmen sollen.

Yanımda çok fazla nakit taşımam.

Ich habe nicht viel Bargeld dabei.

Şimdi yanımda hiç param yok.

Ich habe momentan kein Geld bei mir.

Her zaman yanımda olacağını söylemiştin.

Du sagtest, du würdest immer an meiner Seite sein.

Sen yanımda değilken yaşadığımı hissediyorum.

Ich fühle mich so lebendig, wenn du nicht bei mir bist.

Gelmek istersen, seni yanımda götüreceğim.

- Wenn du mitwillst, nehme ich dich mit.
- Wenn ihr mitwollt, nehme ich euch mit.
- Wenn Sie mitwollen, nehme ich Sie mit.

Yanımda yer aldığı için mutluydum.

Ich war glücklich, dass sie Partei für mich ergriffen hat.

Arkadaşlarım dava sırasında yanımda durdu.

Meine Freunde standen mir bei während des Prozesses.

Yanımda bir şemsiye getirmeyi unuttum.

Ich habe vergessen einen Regenschirm mitzubringen.

- İyi ki yanımda powerbank vardı.
- Neyse ki yanımda taşınabilir şarj aleti vardı.

Zum Glück hatte ich eine Powerbank dabei.

Şimdi yanımda biraz az param var.

Ich habe im Moment ein bisschen Geld bei mir.

Yanımda bir şemsiye almama gerek yoktu.

Ich brauchte keinen Schirm mitzunehmen.

Öleceğim ve burada yanımda kalmanı istiyorum.

Ich werde gleich sterben und möchte, dass du bei mir bleibst.

- Keşke burada olsan.
- Keşke yanımda olabilseydin.

Schön wär's, wenn du hier wärest.

Her nereye gitsem kameramı yanımda götürürüm.

Ich nehme meine Kamera überallhin mit.

Yanımda yüz yenden daha fazla yok.

Ich habe lediglich hundert Yen bei mir.

Keşke yanımda biraz daha param olsa.

Ich wünschte, ich hätte mehr Geld dabei.

Yanımda 1,000 yenden daha fazla yok.

Ich habe lediglich tausend Yen dabei.

Lütfen sana ihtiyacım olduğunda, yanımda ol.

Bleib bitte bei mir, wenn ich dich brauche.

Ne zaman başım derde girse yanımda oldu.

Er stand mir immer bei, wenn ich in Schwierigkeiten war.

Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.

Ich nehme den Schirm mit, wenn ich ausgehe.

- Yanımda para yok.
- Üzerimde hiç param yok.

Ich habe kein Geld dabei.

Ne zaman başım derde girse Tom yanımda olur.

Tom steht mir bei, wann immer ich in Schwierigkeiten komme.

Gerçeği söylemek gerekirse, şu an yanımda hiç para yok.

Ehrlich gesagt, ich habe jetzt kein Geld mit mir.

- Sen de benimle gelirsen giderim.
- Yanımda olman şartıyla giderim.

- Ich gehe nur, wenn du mitkommst.
- Ich gehe unter der Voraussetzung, dass du mitkommst.

Bir dahaki sefere yanımda bir dil bilgisi kitabı getireceğim.

- Ich werde nächstes Mal ein Grammatikbuch mitbringen.
- Ich bringe das nächste Mal ein Grammatikbuch mit.

- Yanımda olmanızdan gerçekten memnun oldum.
- Refakatinizden gerçekten keyif aldım.

- Ihre Gegenwart hat mich wirklich gefreut.
- Deine Gegenwart hat mich wirklich gefreut.
- Eure Gegenwart hat mich wirklich gefreut.
- Ich habe Ihre Gegenwart geradezu genossen.
- Ich habe eure Anwesenheit wirklich genossen.
- Ich habe das Zusammensein mit dir richtig genossen.

"Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin." "Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!"

"Ich werde meinen Hund mitbringen, damit du ihn kennenlernst." "Was?!" Wage ja nicht, den Köter hierher zu bringen!"

- Mary hocama karşı benim yanımda yer aldı.
- Mary hocama karşı benim tarafımı tuttu.

In einer Konfrontation mit meinem Lehrer stand Mary auf meiner Seite.

- Şu anda üzerimde sadece üç dolarım var.
- Şu anda yanımda sadece üç dolarım var.

Ich habe jetzt nur drei Dollar dabei.

- Benim yanımda şemsiyem vardı fakat arkadaşımın yoktu.
- Yanıma bir tane şemsiye aldım, ama arkadaşım şemsiye getirmemiş.

Ich hatte einen Regenschirm, aber mein Freund hatte keinen.

"Tom'dan bir daha haber aldın mı?" "O benim için ölü. Bir daha onun adını anma benim yanımda!"

„Hast du mal wieder was von Tom gehört?“ – „Der ist für mich gestorben. Sprich seinen Namen in meiner Gegenwart nie wieder aus!“

Sen yanımda olmadığında, adeta bir tandem bisikletini tek başıma kullanıyormuşum gibi oluyor. Her şey az daha zor, daha çok gücümü tüketiyor ve daha ağır yolumu alabiliyorum.

Wenn du nicht bei mir bist, dann ist das ungefähr so, als würde ich alleine Tandem fahren. Alles kostet mich etwas mehr Kraft und ich komme nur schwer voran.