Translation of "Uğratmak" in English

0.015 sec.

Examples of using "Uğratmak" in a sentence and their english translations:

Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I don't want to let Tom down.

Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemem.

I don't want to disappoint Tom.

Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyoruz.

We wouldn't want to disappoint Tom.

Seni hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I don't want to let you down.

Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemedim.

- I wouldn't want to disappoint Tom.
- I didn't want to let Tom down.

Ailemi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum.

I didn't want to disappoint my parents.

Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I don't want to disappoint him.

Onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I don't want to let them down.

Seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim.

- I wouldn't want to disappoint you.
- I didn't want to let you down.
- I didn't want to disappoint you.

Ebeveynlerimi hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I don't want to disappoint my parents.

Babasını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

She didn't want to disappoint her father.

Onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyoruz.

We don't want to disappoint them.

Takımımı hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I don't want to let my team down.

Arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğratmak istemem.

I don't want to disappoint my friends.

Amacım onu hayal kırıklığına uğratmak değildi.

I did not mean to disappoint her.

O annesini hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

He didn't want to disappoint his mother.

O, babasını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

He didn't want to disappoint his father.

Sadece Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I just don't want to let Tom down.

Sadece seni hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I just don't want to let you down.

Gerçekten Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

I really don't want to disappoint Tom.

Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemediğini biliyorum.

- I know you don't want to disappoint Tom.
- I know that you don't want to disappoint Tom.

Tom ebeveynlerini hayal kırıklığına uğratmak istemezdi.

Tom didn't want to disappoint his parents.

Sanırım sizi hayal kırıklığına uğratmak istemedim.

I guess I didn't want to disappoint you.

Tom babasını hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu.

Tom didn't want to disappoint his father.

Niyetim onu hayal kırıklığına uğratmak değildi.

I did not mean to disappoint her.

Ben onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

- I don't want to let them down.
- I don't want to disappoint them.

Ben Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemedim.

I didn't want to disappoint Tom.

Tom ailesini hayal kırıklığına uğratmak istemiyor.

Tom doesn't want to disappoint his parents.

Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

- Tom didn't want to disappoint Mary.
- Tom didn't mean to disappoint Mary.

Sami babasını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

Sami didn't want to disappoint his dad.

Tom ailesini hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu.

Tom didn't want to let his parents down.

Zarfı sadece hayal kırıklığına uğratmak için açtı.

He opened the envelope only to be disappointed.

O, yeni pozisyonundan vazgeçerek karısını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

He didn't want to disappoint his wife by giving up his new position.

Korkarım sizi hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacağım. Konuşmanıza karışmak istemiyorum.

I'm afraid I'll have to disappoint you. I don't want to be involved in your conversation.

Aboukir Savaşı'nda Lannes'ın piyadeleri , Osmanlı ordusunu ezici bir yenilgiye uğratmak için

At the Battle of Aboukir, Lannes’  infantry worked with Murat’s cavalry  

Korkarım ki seni hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacağım. Canım bu tartışmaya katılmak istemiyor

I'm afraid I'll have to disappoint you. I don't feel like participating in this discussion.