Translation of "Toplantım" in English

Bugün bir toplantım var.

I have a meeting today.

Gidecek bir toplantım var.

- I've got a meeting to go to.
- I have a meeting to go to.

2.30'da toplantım var.

I have a meeting at 2:30.

Katılacak bir toplantım var.

I have a meeting to attend.

Onlarla bir toplantım var.

I have a meeting with them.

Onunla bir toplantım var.

I have a meeting with him.

Onlarla bir toplantım vardı.

I had a meeting with them.

Onunla bir toplantım vardı.

I had a meeting with him.

Çok önemli bir toplantım var.

I have a very important meeting.

Benim önemli bir toplantım var.

I have an important meeting.

7.30'da kahvaltı toplantım var.

I have a breakfast meeting at 7:30.

Planlanmış başka bir toplantım var.

I have another meeting scheduled.

2.30'da bir toplantım var.

- I have a meeting at 2:30.
- I've got a meeting at 2:30.

Seninle gidemem. Bir toplantım var.

I can't go with you. I have a meeting.

- Benim gitmek gereken bir toplantım var.
- Benim gitmek zorunda olduğum bir toplantım var.

I've got a meeting I've got to go to.

Yarın öğleden sonra Tom'la bir toplantım var.

I have a meeting with Tom tomorrow afternoon.

Yarın son derece önemli bir toplantım var.

I have an extremely important meeting tomorrow.

On beş dakika içinde bir toplantım var.

I have a meeting in fifteen minutes.

Tom bana 2.30'da bir toplantım olduğunu hatırlattı.

- Tom reminded me that I have a meeting at 2:30.
- Tom reminded me that he had a meeting at 2:30.

Bu öğleden sonra katılacak önemli bir toplantım var.

I have an important meeting to attend this afternoon.

Yardım etmek isterdim ama katılmam gereken önemli bir toplantım var.

I'd like to help, but I've got an important meeting to attend.

- Cuma günü bir randevum var.
- Cuma günü bir toplantım var.

I have a date on Friday.

Bu öğleden sonra katılmak zorunda olduğum önemli bir toplantım var.

I have an important meeting I have to attend this afternoon.

Ben kalmak ve sohbet etmek istiyorum ama gidecek bir toplantım var.

I'd like to stay and chat, but I've got a meeting to go to.

- Maalesef yarın gelemem; bir buluşmam var.
- Maalesef yarın gelemem; bir toplantım var.

Unfortunately, I can't come tomorrow; I have a meeting.