Translation of "Tartışarak" in English

Planlarını tartışarak dört saat harcadılar.

They spent four hours discussing their plan.

Onun hakkında tartışarak zaman kaybetmeyelim.

Let's not waste time arguing about it.

Değiştiremeyeceğimiz şeyleri tartışarak zaman kaybetmeyelim.

- Let's not waste time discussing things we can't change.
- Let's not waste time discussing things that we can't change.

Tartışarak boşa zaman sarf etmeyelim.

Let's not waste time arguing.

Biz bunu tartışarak çözmeye karar verdik.

We decided to fight it out.

Biz çoğunlukla politika tartışarak bütün gece otururduk.

We would often sit up all night discussing politics.

Tom tartışarak zaman israf etmek istemediğini söyledi.

- Tom said he didn't want to waste time arguing.
- Tom said that he didn't want to waste time arguing.

Hiçbir grup konuyu tartışarak çok zaman harcamadı.

Neither group spent much time discussing the topic.

Tom'la tartışarak daha fazla zaman harcamak istemedim.

I didn't want to spend any more time arguing with Tom.

Böylesine rahatsız bir bireyle tartışarak bir yere varmayacaksın.

You won't get anywhere by arguing with such a disturbed individual.

Tom onu tartışarak çok fazla zaman harcamak istemiyordu.

Tom didn't want to spend too much time discussing that.

Tartışarak daha az ve çalışarak daha çok zaman harcayalım.

Let's spend less time arguing and more time working.