Translation of "Sevmediğine" in English

Beni çok sevmediğine alışıyorum.

I get the feeling that you don't like me very much.

Tom'un Mary'yi sevmediğine şaşırmadım.

- I'm not surprised that Tom doesn't like Mary.
- I'm not surprised Tom doesn't like Mary.

Tom Mary'nin John'u sevmediğine şaşırmadı.

- Tom wasn't surprised that Mary didn't like John.
- Tom wasn't surprised Mary didn't like John.

Senin ve Tom'un birbirinizi sevmediğine şaşırdım.

- I'm surprised you and Tom don't like each other.
- I'm surprised that you and Tom don't like each other.

Tom ve Mary'nin birbirlerini sevmediğine şaşırdım.

- I'm surprised Tom and Mary don't like each other.
- I'm surprised that Tom and Mary don't like each other.

Havuç sevmediğine dair hiçbir fikrim yoktu.

- I had no idea you didn't like carrots.
- I had no idea that you didn't like carrots.

Beni sevmediğine dair içimde bir his var.

I get the feeling that you don't like me.

Tom Mary'nin artık onu sevmediğine ikna oldu.

Tom became convinced that Mary no longer loved him.

Tom, Mary'nin artık onu sevmediğine ikna olmuştu.

Tom was convinced that Mary no longer loved him.

Tom, bunu yapmayı gerçekten sevmediğine karar verdi.

Tom decided that he didn't really like doing that.

Tom burada kalmayı gerçekten sevmediğine karar verdi.

Tom decided that he didn't really like staying here.

Tom, Boston'da çalışmayı gerçekten sevmediğine karar verdi.

Tom decided that he didn't really like working in Boston.

- Tom'dan hoşlanmadığına dair fikrim yoktu.
- Tom'u sevmediğine dair hiçbir fikrim yoktu.

- I had no idea that you didn't like Tom.
- I had no idea you didn't like Tom.