Translation of "Salonuna" in English

Spor salonuna gittim.

I went to the gym.

Spor salonuna uğrayacağım.

I'm going to hit the gym.

Spor salonuna gidiyorum.

I'm going to the gym.

Spor salonuna gitmeliyim.

I should go to the gym.

Spor salonuna gitmeli.

He should go to the gym.

Annem güzellik salonuna gitti.

My mother has gone to the beauty shop.

O, spor salonuna yürümedi.

He did not walk into the gym.

Tom, spor salonuna gitmeli.

Tom should go to the gym.

Tom mesaj salonuna gitti.

Tom went to the massage parlor.

Tom spor salonuna gitti.

Tom went to the gym.

O, güzellik salonuna gitti.

She went to the beauty parlor.

Mary güzellik salonuna gitti.

Mary went to the beauty salon.

Ben spor salonuna başlıyorum.

I'm off to the gym.

Gazeteler bekleme salonuna konuldu.

Newspapers were laid out in the waiting room.

Bekleme salonuna geri dönün.

Go back to the waiting room.

Spor salonuna ulaşman gerekiyor.

You need to hit the gym.

Spor salonuna gitme zamanı.

It's time to go to the gym.

Dan duruşma salonuna girdi.

Dan entered the courtroom.

Spor salonuna gitmeye başladım.

I started going to the gym.

Mariko estetik salonuna gitti.

Mariko went to the aesthetic salon.

Tom dövme salonuna gitti.

Tom went to the tattoo parlor.

Tom mahkeme salonuna yürüdü.

Tom walked into the courtroom.

Spor salonuna gitmek gerekiyor.

I need to go to the gym.

Tom spor salonuna gitmedi.

Tom didn't walk to the gym.

Sami spor salonuna gitti.

Sami went to the gym.

Bir masaj salonuna gidelim.

Let's go to a massage parlor.

Sanırım spor salonuna gitmeliyim.

I think I should go to the gym.

- Spor salonuna gitmekten nefret ediyorum.
- Spor salonuna gitmekten nefret ederim.

I hate going to the gym.

- Bugün spor salonuna gidecek misin?
- Bugün spor salonuna gitmiyor musun?

Aren't you going to the gym today?

Heyecanlı izleyici konser salonuna koştu.

The excited audience ran into the concert hall.

Tom genellikle spor salonuna yürümez.

Tom doesn't usually walk to the gym.

Tom spor salonuna gitmeye başladı.

- Tom has started going to the gym.
- Tom started going to the gym.

Jüri üyeleri mahkeme salonuna geldi.

The jurors came into the courtroom.

Ben bir spor salonuna üyeyim.

I belong to a gym.

Bu gece spor salonuna gidemem.

I can't go to the gym tonight.

O, elması sergi salonuna getirdi.

He brought the diamond to the exhibition room.

Bu hafta spor salonuna gitmedim.

I haven't been to the gym this week.

Sami mahkeme salonuna geri getirildi.

Sami was brought back into the courtroom.

Bir spor salonuna üye misin?

Do you belong to a gym?

Benimle spor salonuna gitmek ister misin?

Do you want to go to the gym with me?

Üzgünüm ama spor salonuna gitmek zorundayım.

I'm sorry, but I have to go to the gym.

Birkaç yıl bir spor salonuna katıldım.

I joined a gym a few years back.

Tom bana spor salonuna gideceğini söyledi.

- Tom told me he was going to the gym.
- Tom told me that he was going to the gym.

Bizimle spor salonuna gitmek istemiyor musun?

Don't you want to go to the gym with us?

Bizimle spor salonuna gitmek istiyor musun?

Do you want to go to the gym with us?

Evinin yakınlarında bir spor salonuna gidiyor.

He works out in a gym near his house.

- Leyla ifade vermek için mahkeme salonuna girdi.
- Leyla tanıklık etmek için mahkeme salonuna girdi.

Layla entered the courtroom to testify.

Tom haftada üç gün spor salonuna gitti.

Tom went to the gym three days a week.

Hadi spor salonuna gidip birkaç çember atalım.

Let's go to the gym and shoot some hoops.

Tom genellikle spor salonuna ne zaman gider?

When does Tom usually go to the gym?

Tom bir pano taşıyarak konferans salonuna girdi.

Tom entered the conference room, carrying a clipboard.

Bana spor salonuna giden yolu gösterebilir misin?

Can you show me the way to the gym?

Tüm transit yolcuların "Gidiş Salonuna" geçmeleri gerekir.

All transit passangers should proceed to the "Departures Hall".

Tom ve ben aynı spor salonuna gidiyoruz.

Tom and I go to the same gym.

Oyun oynamayı bırak ve spor salonuna git.

Stop playing video games and get to the gym.

Haftada en az bir kez güzellik salonuna gider.

She goes to the beauty salon at least once a week.

Tom yaklaşık otuz dakika önce konser salonuna gitti.

Tom left for the concert hall about 30 minutes ago.

Tom hizmetliden konferans salonuna giden kapıyı açmasını istedi.

Tom asked the janitor to open the door to the auditorium.

Tom polis memurları tarafından çevrilmiş mahkeme salonuna yürüdü.

Tom walked into the courtroom, surrounded by police officers.

Ben bir öğrenci iken, o pizza salonuna giderdim.

When I was a student, I used to go to that pizza parlor.

Polis Mary'nin mahkeme salonuna girmesine izin vermeyi reddetti.

The policeman refused to allow Mary into the court room.

Haftada en az iki kez spor salonuna gitmelisin.

You should go to the gym at least twice a week.

Tom egzersiz yapmak için yerel spor salonuna gidiyor

Tom goes to the local gym to work out.

Haftada iki veya üç kez spor salonuna gittim.

I went to the gym two or three times a week.

Amanda hemen hemen her gün spor salonuna gider.

Amanda goes to the gym almost every day.

Bazı insanlar bir spor salonuna gitmeden bile formunda kalırlar.

Some people stay trim even without going to a gym.

Uzun bir günün sonunda spor salonuna gitmeyi zor buluyorum.

I find it difficult to go to the gym at the end of a long day.

Haftada iki ya da üç kez spor salonuna giderim.

I go to the gym two or three times a week.

Mary fazlalıklarından kurtulmak için spor salonuna gitmeye karar verdi.

Mary decided to hit the gym to get rid of her excess baggage.

Kendi kuzeni Hjorvard, kralın salonuna bir sürpriz, şafak saldırısı yaptı.

His own cousin Hjorvard made a surprise, dawn attack on the king’s hall.

Canavar Grendel her gece kral Hrothgar'ın en büyük salonuna saldırdı.

The monster Grendel attacked king Hrothgar's great hall every night.

Haydi spor salonuna gidelim ve Tom'un orada olup olmadığını görelim.

Let's go to the gym and see if Tom is there.

Tom, haftada iki ya da üç kez spor salonuna gider.

Tom goes to the gym two or three times a week.

Çay salonuna girdiğimde televizyonda güreş maçı izleyen iki genç adam buldum.

As I entered a tearoom, I found two young men watching a wrestling match on television.

Ben kilo vermek için birkaç yıl önce bir spor salonuna katıldım.

I joined a gym a few years back to lose weight.

Gerçek erkekler aerobik yapmak için değil, ağırlık çalışmak için spor salonuna giderler.

Real men go to the gym to pump iron, not to do aerobics.

- Film izlemek için haftada kaç kez sinema salonuna gidiyorsunuz?
- Film izlemek için haftada kaç kez sinemaya gidiyorsunuz?

How many times a week do you go to the movie theater to watch movies?

- Tom bütün parasını atari salonuna yatırdı.
- Tom bütün parasını atari salonunda harcadı.
- Tom tüm parasını atari salonunda yedi.

Tom spent all of his money at the arcades.