Translation of "Spor" in English

Spor yapıyorum.

I've been working out.

Spor salonundaydım.

I was in the gym.

Spor salonundayım.

I'm at the gym.

- Spor sever misiniz?
- Spor sever misin?

Do you like sports?

- Spor ayakkabı satıyor musun?
- Spor ayakkabı satıyor musunuz?
- Spor ayakkabısı satıyor musunuz?

Do you sell sport shoes?

Hoşlandığın spor hangisidir?

What kind of sport do you like?

Spor dostlukları besler.

Sports nurture friendships.

Spor sağlık demektir.

Sport means health.

Spor salonuna gittim.

I went to the gym.

Spor salonuna uğrayacağım.

I'm going to hit the gym.

Spor yapmayı severim.

I like playing sports.

Spor olayına katıldım.

I took part in the sporting event.

Spor salonuna gidiyorum.

I'm going to the gym.

Spor giyinmeyi seviyorum.

I love to wear sport clothes.

Spor hakkında konuşmayalım.

Let's not talk about sports.

Ben spor yaparım.

I practice sports.

Tom spor seviyor.

Tom loves sports.

Abim spor yapmaz.

My elder brother doesn't do sports.

Spor salonunda bekleyeceğim.

I'll wait in the gym.

Hiç spor yapmam.

I never do any exercise.

Ben spor oynamıyorum.

I don't play sports.

Ben spor öğretmeniyim.

I'm a gym teacher.

Spor yapar mısın?

Do you play sports?

Spor salonuna gitmeliyim.

I should go to the gym.

Tom spor salonunda.

Tom is at the gym.

Spor salonu boştu.

The gym was empty.

Spor salonu nerede?

Where is the gymnasium?

Spor ayakkabılarım ıslak.

- My sneakers are wet.
- My trainers are wet.

Spor etkinliklerini sever.

He loves sports events.

Spor salonuna gitmeli.

He should go to the gym.

- Spor salonundan nefret ediyorum.
- Spor salonundan nefret ederim.

I hate the gym.

Spor salonun ilk kuralı; spor salonu hakkında konuşmamaktır.

The first rule of gym club is: you do not talk about gym club.

- Tom spor psikolojisi öğretiyor.
- Tom spor psikolojisi dersi veriyor.

Tom teaches sport psychology.

- Biz spor salonunda basketbol oynadık.
- Spor salonunda basketbol oynadık.

We played basketball in the gym.

Kızlar spor salonunda dansetti.

The girls danced in the gym.

Spor yapmayı sever misiniz?

Do you like playing sports?

Oradaki spor otomobile bak.

Look at the sports car over there.

Onlar spor salonunda toplandı.

They gathered in the gym.

Onlar spor salonundalar mı?

Are they in the gym?

O, spor salonuna yürümedi.

He did not walk into the gym.

Spor sağlığınız için faydalıdır.

- Sport is good for your health.
- Sports are good for your health.

Tom, spor salonuna gitmeli.

Tom should go to the gym.

Spor yapmaya ihtiyacın yok.

You don't need to do sports.

O, spor salonunda olabilir.

He could be in the gymnasium.

Tom spor çantasını açtı.

Tom opened his duffel bag.

Tom spor yapmaktan hoşlanır.

Tom enjoys playing sports.

Tom spor salonuna gitti.

Tom went to the gym.

Tom spor sayfasını okuyor.

Tom is reading the sports page.

En sevdiğim spor beyzboldur.

Baseball is my favorite sport.

Biraz spor yapmak istiyorum.

I want to do some sport.

Hayatım boyunca spor yaptım.

I've played sports all my life.

Okulun spor salonu genişletildi.

The school gymnasium was enlarged.

Tom spor hakkında konuştu.

Tom talked about sports.

Ben spor salonuna başlıyorum.

I'm off to the gym.

Satranç aklın spor salonudur.

Chess is the gymnasium of the mind.

Tom muhtemelen spor salonundadır.

Tom is probably at the gym.

Amerika'da spor çok önemlidir.

Sport in America is very important.

En sevdiğin spor hangisi?

- What's your favorite sport?
- What is your favorite sport?

Ben spor çantamı bulamıyorum.

I can't find my duffel bag.

Birçok öğrenci spor sever.

Many students like sports.

Tom spor olaylarını sever.

Tom loves sports events.

TV'de spor izlemeyi seviyorum.

I love watching sports on TV.

Spor izlemeyi sever misin?

Do you like watching sports?

Spor salonuna ulaşman gerekiyor.

You need to hit the gym.

Onlar spor malzemeleri satıyorlar.

They sell sporting goods.

Spor sayfalarını okumaz mısın?

Don't you read the sports pages?

Tom spor sevmediğini söyledi.

- Tom said you didn't like sports.
- Tom said that you didn't like sports.

Spor salonuna gitme zamanı.

It's time to go to the gym.

Spor salonuna gitmeye başladım.

I started going to the gym.

O, spor sahasını geçti.

He crossed the sports ground.

Ben bir spor fanatiğiyim.

I'm a sports fanatic.

Tom bir spor fanatiği.

Tom is a sports fanatic.

Ben günaşırı spor yaparım.

I work out every other day.

Senin spor izlediğine inanamıyorum.

I can't believe you watch sports.

Spor, sağlığın için iyidir.

- Sport is good for your health.
- Sports are good for your health.

O benim spor çantam.

That's my gym bag.

Bu spor gitgide popülerleşiyor.

This sport got more and more popular.

En sevdiğim spor futboldur.

- My favorite sport is soccer.
- My favourite sport is football.

Favori spor spikerin kimdir?

Who's your favorite sports announcer?

O bir spor âşığı.

He is a lover of sports.

Favori spor takımın hangisi?

What is your favorite sports team?

Ben de spor severim.

I love sports, too.

Spor salonuna gitmek gerekiyor.

I need to go to the gym.

Tom spor salonuna gitmedi.

Tom didn't walk to the gym.

Spor yayıncılığına girmek istiyorum.

I want to go into sports broadcasting.

Spor koordinatörü Tom Jackson'dır.

The sports coordinator is Tom Jackson.

İnsanlar spor kahramanlarını severler.

People love sports heroes.

Çok fazla spor yaparım.

I play lots of sports.

Tom spor salonunda olabilir.

Tom could be in the gymnasium.

Sami spor salonuna gitti.

Sami went to the gym.

Tom spor salonundan çıktı.

Tom walked out of the gym.

Tom spor izlemeyi severdi.

Tom loved watching sports.