Translation of "Salata" in English

0.010 sec.

Examples of using "Salata" in a sentence and their english translations:

- Salata sevmiyorum.
- Salata sevmem.

I don't like salad.

Salata nasıl?

How is the salad?

Salata sevmiyorum.

- I don't like salad.
- I don't like lettuce.

Kurtlar salata yemez.

Wolves don't eat salad.

Lütfen salata alın.

Please help yourself to the salad.

Bir salata istiyorum.

I'd like a salad.

Salata çok tuzlu.

The salad is very salty.

Salata yer misin?

- Do you eat salads?
- Do you eat salad?

Salata ister misin?

Would you like some salad?

Salata yapar mısın?

Could you make the salad?

Salata yağı kalmadı.

There's no salad oil left.

Tom salata yedi.

Tom ate the salad.

Bir salata hazırlayabiliriz.

We could make a salad.

Bir salata getirdim.

I brought a salad.

Yine mi salata?

Salad again?

Biraz salata isterim.

I'd like some salad.

Tom salata yapıyor.

- Tom is making a salad.
- Tom makes a salad.

- Bana salata yapmasını öğret.
- Bana salata hazırlamayı öğret.

Teach me how to make a salad.

Salata yağında balık kızarttı.

She fried fish in salad oil.

Bir salata ister misin?

Do you want a salad?

Lütfen bir salata getir.

Please bring a salad.

Onlar bir salata yapıyorlar.

They are making a salad.

Bu ne tür salata?

What kind of salad is this?

Biraz salata ister misin?

Would you like some salad?

Favori salata sosunuz nedir?

What's your favorite salad dressing?

Bu salata çok iyi.

This salad is so good.

Bu salata gerçekten iyi.

This salad is really good.

Tom'a salata getirmesini söyle.

Tell Tom to bring a salad.

Biftek ve salata yedim.

I ate steak and salad.

Tadı dikenli bir salata gibi.

Just tastes like a spiky salad.

Biraz daha salata ister misin?

- Would you like some more salad?
- Would you like a little more salad?

Bir salata getireceğinize güveniyor olacağım.

I'll be counting on you to bring a salad.

Ona bir tabak salata getir.

Bring her a plate of salad.

O, etli salata yemekten hoşlanır.

He likes to eat salad with meat.

Lezzetli bir salata yapabilir misin?

Can you make a tasty salad?

Tom bir salata bile yapamaz.

Tom can't even make a salad.

Salata yaptım. Onu beğendin mi?

I made the salad. Did you like it?

Bir şişe salata yağı aldım.

I bought a bottle of salad oil.

Bu salata limon tadı veriyor.

This salad tastes of lemon.

Bana salata tarifini verir misin?

Will you give me the recipe for your salad?

Akşam yemeği niyetine salata yedim.

I ate a salad for dinner.

Lütfen salata için tavuğu doğra.

Please chop the chicken for the salad.

Bu salata yeterince ekşi değil.

This salad is not sour enough.

Biz biftek ve salata yedik.

We dined off steak and salad.

Çorba veya salata seçeneğiniz var.

You have the choice of soup or salad.

Çorba veya salata ile geliyor.

It comes with soup or salad.

Pekala, efendim. Salata barı orada.

All right, sir. The salad bar is over there.

Tom tabağına biraz salata koydu.

Tom put some salad on his plate.

Tom sağlıklı bir salata hazırladı.

Tom made a healthy salad.

Onun yerine salata karıştırıcısı gelmiş gibisiniz.

and you had gotten a salad spinner instead.

Şişede hiç salata yağı var mı?

Is there any salad oil in the bottle?

Onlara bir salata nasıl yapılır öğret.

Teach them how to make a salad.

Öğle yemeği için bir salata yedim.

I ate a salad for lunch.

Tom yanlışlıkla salata çatalıyla antreyi yedi.

Tom mistakenly ate his entree with his salad fork.

Tom, Mary'nin hiç salata yemeyeceğini biliyordu.

Tom knew Mary wasn't going to eat any salad.

Salata için sebzeleri doğramana yardım edeyim.

Let me help you cut up vegetables for the salad.

O fiyata çorba ve salata dahil mi?

Does that price include soup and salad?

Biz her gün taze yeşil salata yeriz.

We eat a fresh, green salad every day.

Öğle yemeği için bir paket salata aldım.

I got a takeout salad for lunch.

Salata senin için gerçekten kötü olabilir mi?

Can salad really be bad for you?

- Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.
- Salata; zeytinyağı, kızarmış ekmek parçaları ve fındık olmadan eksiktir.

The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.

O salata ve rulo ile birlikte tavuk yedi.

He ate chicken, along with salad and rolls.

Onlar sandviç, salata istiyor, ve meyve suyu da.

They'd like sandwiches, salad, and juice, also.

Tom Mary'nin partiye bir salata getirmesini rica etti.

Tom asked Mary to bring a salad to the party.

Mary güveç pişiriyor ve Tom bir salata yapıyor.

Mary is cooking stew and Tom is making a salad.

Uçurumun üstünde salata yediler, ancak yürüyüş sırasında hastalandılar.

They ate salad on the cliff, but got sick on the hike back.

Turp çoğunlukla salata sebzesi olarak kullanılır ve çiğ yenir.

Radishes are commonly used as a salad vegetable and eaten raw.

Size bir salata mı yoksa başka bir şey mi getirmeliyim?

Should I bring a salad or something?

Küçük çatal salata için ve büyük olan ana yemek içindir.

The small fork is for your salad, and the large one is for the main course.

Salata esrar içeriyordu ve sonra yeni işini sevdiğini fark etti.

The salad contained marijuana and then he realized he loved his new job.

Her şeyi iyice karıştırdıktan sonra, salata sosu ve biraz biber ekleyin!

After you've mixed everything well, add salad dressing and a little pepper!

Şu ana kadar yiyeceğin en iyi salata onların özel öğle yemeğiyle verdikleridir.

The best salad you'll ever eat is the one they serve with their lunch special.

Öğle yemeği için attı salata ile bol baharatlı domuz etli bir pizza yedik.

For lunch we had a pepperoni pizza with tossed salad.

Tom salataların sağlıklı olduğunu biliyordu, bu yüzden günde en az bir tane salata yedi.

Tom knew that salads were healthy, so he ate at least one salad a day.