Translation of "Tuzlu" in English

Ne kadar tuzlu çok tuzlu?

How salty is too salty?

Ne tuzlu çorba!

How salty this soup is!

Çorba çok tuzlu.

The soup is too salty.

Salata çok tuzlu.

The salad is very salty.

Bu biraz tuzlu.

This is a little salty.

Yemek tuzlu değil.

The meal is not salty.

Bu çorba tuzlu.

This soup is salty.

Bu çok tuzlu.

This is too salty.

Yemek çok tuzlu.

The food is too salty.

Bu çorba çok tuzlu.

This soup's too salty.

Onları tuzlu suda yıkadık.

We washed them in salty water.

Çorba biraz fazla tuzlu.

The soup is a bit too salty.

Tuzlu kraker sever misin?

Do you like pretzels?

O su biraz tuzlu.

That water is a little salty.

Bu yiyecek çok tuzlu.

This food is too salty.

Favori tuzlu aperitifiniz nedir?

What's your favorite salty snack?

O çok tuzlu mu?

Is it too salty?

Bu sos çok tuzlu.

This gravy is too salty.

Ben tuzlu yiyecekleri sevmem.

I don't like salty food.

- Bu güveç biraz fazla tuzlu.
- Bu yahni biraz fazla tuzlu.

This stew is a little too salty.

Çorba çok tuzlu ve kötü.

The soup is very bad. It's too salty.

Tuzlu su içmek mümkün müdür?

Is it possible to drink salt water?

Tavuk çok tuzlu ve yenilmezdi.

The chicken was oversalted and inedible.

Ben tuzlu suda yüzmekten hoşlanırım.

I like to swim in salt water.

Tuzlu kahveyi sevdiğin doğru mu?

Is it true you love salted coffee?

Tuzlu karamelin eşsiz tadını severim.

I like the unique taste of salted caramel.

Tuzlu bir şey yemek istiyorum.

I want to eat something salty.

Birkaç tuzlu kraker alabilir misin?

Can you pick up some saltine crackers?

İklimi değiştirmek, tuzlu suyu buharlaştırmak için.

To change the climate. To evaporate lots of salt water.

Bu çorba ne kadar da tuzlu!

How salty this soup is!

Bu çorba yemek için çok tuzlu.

This soup is too salty to eat.

- Çok tuzlu çorba kötüdür.
- Çorba çok kötü. Tuzu fazla kaçmış.
- Çorba berbat. Aşırı tuzlu olmuş.

The soup is very bad. It's too salty.

Tuzlu krakerler çocukların en sevdiği abur cuburdu.

Salted pretzels were the favourite snack of the kids.

Tavsiye ettiğim üzere babam tuzlu gıdaları azalttı.

My father cut down on salty food as I had advised.

Daha az tuzlu olsaydı Tom güveci yiyebilirdi.

Tom might have eaten the stew if it had been less salty.

Ben biraz kurutulmuş tuzlu sığır eti buldum.

I found some dried salted beef.

Tom'un söylediği gibi bu çorba çok tuzlu.

As Tom said, this soup is too salty.

Çok tuzlu olduğu için deniz suyunu içemezsin.

- You can't drink seawater because it is too salty.
- You can't drink seawater because it's too salty.

Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.

- You can't drink seawater because it is too salty.
- You can't drink seawater because it's too salty.

Oyun hamurunun görünüşe göre tuzlu bir tadı var.

Play-Doh apparently has a salty taste.

Hem tatlı hem de tuzlu su midyesi var.

There are both freshwater and saltwater mussels.

Diğer ülkelerin de tuzlu ekmeği olup olmadığını bilmiyorum.

I don't know if other countries have salt bread, too.

Hellim kızartılabilen veya ızgara yapılabilen tuzlu bir peynirdir.

Halloumi is a salty cheese that can be fried or grilled.

Kutup bölgeleri hariç, tuzlu okyanus suyu nadiren donar.

With the exceptions of the polar regions, salty ocean water rarely freezes.

Ve çok tuzlu olsa da,  harika besin maddeleri içerir.

and even though it's really salty, it's got great nutrients in it.

Tuzlu su ile gargara yapmak öksürüğü durdurmaya yardım eder.

Gargling with salt water helps stop coughing.

Daha tuzu su, daha az tuzlu sudan daha ağırdır.

Saltier water is heavier than less salty water.

Tipik Bavyera kahvaltısı beyaz sosis, buğday birası ve tuzlu krakerden oluşmaktadır.

A typical Bavarian breakfast consists of white sausage, wheat beer and pretzels.

Dünyada en tuzlu su Antartika'da Don Juan Pond adında küçük bir gölde bulunmaktadır.

The saltiest water in the world is found in Antarctica in a small lake named Don Juan Pond.

Sulak alanlar tatlı su, tuzlu su ya da her ikisinin bir karışımına sahip olabilir.

Wetlands can have freshwater, salt water, or a mixture of both.

Tom patlamış mısırın tadına baktı ve yeterince tuzlu olmadığına karar verdi, bu yüzden biraz daha tuz serpti.

Tom tasted the popcorn and decided it wasn't salty enough, so he sprinkled on some more salt.

Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.

Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.

Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.

A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.