Translation of "Sınırın" in English

O, sınırın karşısında çalışır.

She works across the border.

Onun köyü sadece sınırın üzerinde.

His village is just over the border.

Onun köyü sınırın hemen karşısında yer almaktadır.

His village is just across the border.

Polis, Fadıl'ın arabasını sınırın yakınında fark etti.

Police spotted Fadil's car near the border.

Ekvatorun her iki tarafında hakim rüzgarlar zıt yönlerde eser. Sınırın kuzeye ve güneye kayması muson rüzgarlarını oluşturur.

On either side of the Equator the prevailing winds blow in opposite directions. Shifting of the boundary north and south creates the monsoon.