Translation of "Arabasını" in English

0.015 sec.

Examples of using "Arabasını" in a sentence and their english translations:

Arabasını yıkamadı.

She didn't wash her car.

- Kendi arabasını sürüyor.
- Kendi arabasını kullanıyor.

He drives his own car.

Sürücü arabasını hızlandırdı.

The driver accelerated his car.

O, arabasını yıkıyor.

- He is washing his car.
- He's washing his car.

Arabasını garaja koydu.

She backed her car into the garage.

Tom arabasını sürüyor.

Tom is driving his car.

Tom arabasını yıkıyor.

Tom is washing his car.

Tom arabasını onarıyor.

Tom is repairing his car.

Güpegündüz arabasını çaldırdı.

He had his car stolen in broad daylight.

Tom arabasını boyayacak.

Tom is going to paint his car.

Tom'un arabasını tanıdım.

I recognized Tom's car.

Tom arabasını bereledi.

Tom dented his car.

Tom arabasını kilitledi.

Tom locked his car.

O, arabasını hızlandırdı.

She accelerated her car.

Luigi arabasını yıkamadı.

Luigi didn't wash his car.

Tom arabasını yıkamadı.

Tom didn't wash his car.

Tom'un arabasını görmüyorum.

I don't see Tom's car.

Tom arabasını parçaladı.

Tom totaled his car.

Tom'un arabasını seviyorum.

I love Tom's car.

Tom arabasını çalıştıramadı.

Tom couldn't get his car to start.

Tom arabasını çalıştıramıyor.

Tom can't get his car to start.

Tom arabasını temizliyor.

Tom is cleaning his car.

Mary arabasını yıkamadı.

Mary didn't wash her car.

Tom arabasını yıkadı.

Tom washed his car.

Tom arabasını çarptı.

Tom crashed his car.

Tom arabasını cilaladı.

Tom waxed his car.

Arabasını temiz tutar.

He keeps his car clean.

Arabasını hiç yıkamadı.

She's never washed her car.

Yanni arabasını sattı.

Yanni sold his car.

Tom arabasını sattı.

Tom has sold his car.

- Cenaze arabasını kim sürüyordu?
- Cenaze arabasını kim kullanıyordu?

Who was driving the hearse?

- Leyla, Sami'nin arabasını tanımadı.
- Leyla, Sami'nin arabasını bilmiyordu.

Layla didn't recognize Sami's car.

- Tom, Mary'nin arabasını tanımıyordu.
- Tom, Mary'nin arabasını tanımadı.

Tom didn't recognize Mary's car.

- Sami, Leyla'nın arabasını sürdü.
- Sami, Leyla'nın arabasını kullandı.

Sami drove Layla's car.

- O, bana yeni arabasını gösterdi.
- Bana yeni arabasını gösterdi.

He showed me his new car.

- Tom arabasını yıkamaya başladı.
- Tom kendi arabasını yıkamaya başladı.

Tom started washing his car.

Amcam bana arabasını verdi.

- My uncle yielded his car to me.
- My uncle gave his car to me.
- My uncle gave me his car.

Tom babasının arabasını çaldı.

Tom stole his father's car.

O arabasını kapıya çekti.

She pulled her car up at the gate.

Kırmızı ışıkta arabasını durdurmadı.

He did not stop his car at the red light.

O, arabasını yıkamaya başladı.

He started washing his car.

Arabasını garaja geri götürdü.

He backed his car into the garage.

Arabasını yeni modelle karşılaştırdı.

He compared his car to the new model.

O, arabasını iyi korur.

He maintains his car well.

Dün gece arabasını çaldırdı.

He had his car stolen last night.

Arabasını sağa dönerken gördüm.

I saw his car make a right turn.

Eski arabasını yenisiyle değiştirdi.

He exchanged his old car for a new one.

Öğretmenimiz yeni arabasını seviyor.

Our teacher likes his new car.

Tom arabasını henüz ısıtmadı.

Tom hasn't heated up his car yet.

Şu otoparkta arabasını çaldırdı.

He had his car stolen in that parking lot.

Neden Tom'un arabasını kullanıyorsun?

Why are you driving Tom's car?

Tom arabasını kenara çekti.

Tom pulled up in his car.

Amcam arabasını bana verdi.

My uncle gave his car to me.

Tom'un arabasını teşhis ettim.

I identified Tom's car.

Tom'un arabasını ödünç aldım.

I borrowed Tom's car.

Tom arabasını maviye boyayacak.

Tom is going to paint his car blue.

O, ona arabasını sattı.

She sold him her car.

Tom çalınan arabasını bildirdi.

Tom reported his car stolen.

Tom çekinmeden arabasını sattı.

Tom sold his car without hesitation.

Tom babasının arabasını sürüyor.

Tom has been driving his father's car.

Tom arabasını satmak istedi.

Tom wants to sell his car.

Tom asla arabasını yıkamaz.

Tom never washes his car.

O, dün arabasını çaldırdı.

He had his car stolen yesterday.

O, arabasını Yokohama'ya sürdü.

He drove his car to Yokohama.

Tom'un arabasını yıkaması gerekiyordu.

Tom needed to wash his car.

Tom Mary'nin arabasını gösterdi.

Tom pointed to Mary's car.

Tom nihayet arabasını çalıştırabildi.

Tom was finally able to get his car started.

Tom yeni arabasını seviyor.

Tom likes his new car.

Tom arabasını Mary'ye sattı.

- Tom sold Mary his car.
- Tom sold his car to Mary.

Tom arabasını Boston'a sürdü.

Tom drove his car to Boston.

Delikanlı yeni arabasını gösteriyor.

The teenager is showing off his new car.

Erkek kardeşimin arabasını yıkıyorum.

- I am washing my brother's car.
- I'm washing my brother's car.

Babam bana arabasını yıkattı.

Father got me to wash his car.

Tom'un arabasını kullanmak istemiyorum.

I don't want to drive Tom's car.

Gregor arabasını kime satacak?

Who will Gregor sell his car to?

Tom arabasını kime sattı?

Who did Tom sell his car to?

Tom Mary'ye arabasını yıkattı.

Tom made Mary wash his car.

Tom arabasını parka koydu.

Tom put his car into park.

Tom arabasını yıkamanı istiyor.

Tom wants you to wash his car.

Tom arabasını otoparka bıraktı.

Tom left his car at the parking lot.

O, posta arabasını soydu.

He robbed the mail coach.

Tom zaten arabasını sattı.

Tom has already sold his car.

Tom arabasını çaldığını söyledi.

- Tom said you stole his car.
- Tom said that you stole his car.

Birisi Tom'un arabasını çaldı.

Someone stole Tom's car.

Tom arabasını açık bıraktı.

Tom left his car unlocked.

Polis Tom'un arabasını aradı.

The police searched Tom's car.

Onun arabasını tamir ettirmelisin.

You should get his car fixed.

Bana yeni arabasını gösterdi.

She gave me a look at her new car.

Tom'un arabasını ödünç almamalıydın.

You shouldn't have borrowed Tom's car.

Tom arabasını satışa koydu.

Tom has put his car up for sale.

Tom, Mary'ye arabasını sattı.

- Tom sold Mary his car.
- Tom sold his car to Mary.

Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.

Tom shouldn't have driven Mary's car.

Tom arabasını kilitlemeyi unuttu.

Tom forgot to lock his car.