Translation of "Söylediğine" in English

0.007 sec.

Examples of using "Söylediğine" in a sentence and their english translations:

Söylediğine katılıyorum.

I agree with what you say.

Onun söylediğine güvenme.

- Don't rely on what he says.
- Don't trust what he says.

Bunu söylediğine inanamıyorum.

I can't believe you said that.

Onu söylediğine inanmıyorum.

I don't believe you just said that.

Bana söylediğine sevindim.

I'm glad you told me.

Tom'un söylediğine inanmıyorum.

I don't believe what Tom says.

Onların söylediğine inanıyorum.

I believe in what they said.

Onun söylediğine karşıyım.

- I dissent from what he said.
- I'm opposed to what he said.

Söylediğine dikkat etmelisin.

You should be careful what you say.

Tom'un söylediğine inanma.

Don't believe what Tom said.

Tom'un söylediğine katılıyorum.

I agree with what Tom said.

Tom'un söylediğine güvenme.

Don't trust what Tom says.

Onlara söylediğine inanamıyorum.

I can't believe you told them.

Ona söylediğine inanamıyorum.

I can't believe you told him.

Tom'a söylediğine inanamıyorum

I can't believe you told Tom.

Söylediğine inanmak zor.

It is difficult to believe what you say.

Söylediğine inanmam imkansızdır.

It's impossible for me to believe what you are saying.

Tom'un söylediğine katılmıyorum.

I don't agree with what Tom said.

- Tom'un sana söylediğine inanamıyorum.
- Tom'un size söylediğine inanamıyorum.

I can't believe Tom told you.

Ne söylediğine ve onu nasıl söylediğine dikkat et.

Be careful what you say and how you say it.

Öğretmeninin söylediğine dikkat etmelisin.

You must pay attention to what your teacher says.

Onun söylediğine mahcup oldum.

I was embarrassed by what she said.

O, onun söylediğine sinirlendi.

He was angry at what she said.

Onun söylediğine tamamen güvenmiyorum.

I don't quite believe what he says.

Onun söylediğine dikkat et.

- Pay attention to what he says.
- Pay attention to what he says!

Sadece Tom'un söylediğine inanmadım.

I just didn't believe what Tom said.

Tom'un onu söylediğine inanamıyorum.

- I can't believe Tom said that.
- I can't believe that Tom said that.

Tom Mary'nin söylediğine şaşırmıştı.

Tom was puzzled by what Mary said.

Onun doğruyu söylediğine inanmıyorum.

I don't believe that he's telling the truth.

Tom'un ne söylediğine bakalım.

Let's see what Tom says.

Onun söylediğine dikkat etmelisin.

You should pay attention to what he says.

Onun söylediğine dikkat et!

Pay attention to what he's saying!

Onu söylediğine memnun oldum.

I'm glad you said that.

Tom'un bize söylediğine inanmıyorum.

I don't believe what Tom told us.

Söylediğine kulak misafiri oldum.

I overheard what you said.

Ben onun söylediğine güvenemem.

- I cannot trust what she says.
- I can't trust what she says.

Tom diğerlerinin söylediğine inanmamalı.

Tom shouldn't always believe what others say.

Tom Mary'nin söylediğine şaşırdı.

Tom was surprised by what Mary said.

Tom'un bana söylediğine inandım.

I believed what Tom told me.

Onu gerçekten söylediğine inanamıyorum.

I can't believe you actually said that.

Bana yalan söylediğine inanamıyorum.

I can't believe you lied to me.

Tom'un bana söylediğine inanmayacaksın.

- You won't believe what Tom told me!
- You won't believe what Tom told me.

Onun bunu söylediğine inanamıyorum.

I can't believe she just said that.

Tom'un bana söylediğine inanıyorum.

I believe what Tom told me.

Biz onun söylediğine güvenemeyiz.

We cannot trust what she says.

Ne söylediğine dikkat et.

Pay attention to what you're saying.

Tom söylediğine pişman oldu.

Tom regrets what he did.

Tom, Mary'nin söylediğine inanmıyor.

Tom doesn't believe what Mary says.

Tom'un gerçeği söylediğine mutluyum.

I'm happy Tom is telling the truth.

Gerçekten onu söylediğine inanamıyorum.

I can't believe you really said that.

Tom'un onu söylediğine şaşırdım.

- I was surprised that Tom said that.
- I was surprised Tom said that.

Fadıl, İncil'in söylediğine inandı.

Fadil believed in what the Bible said.

Tom'un söylediğine inanmaman gerekir.

You shouldn't believe what Tom says.

Bunu ona söylediğine inanamıyorum.

- I can't believe you told her that.
- I can't believe you told him that.

Bunu Tom'a söylediğine inanamıyorum.

- I can't believe you told Tom that.
- I can't believe that you told Tom that.

Herkes, Tom'un söylediğine inanıyordu.

- Everyone believed what Tom said.
- Everybody believed what Tom said.

- Onu söylediğine çok memnun oldum.
- Bunu söylediğine çok memnun oldum.

I'm so glad you said that.

Insanların söylediğine inanmak zorunda kalıyorsunuz

you have to believe what people say

Tom şimdi Mary'nin söylediğine inanıyor.

Tom now believes what Mary said.

Senin bana söylediğine kafa yoruyorum.

I have been reflecting on what you said to me.

O sözleri söylediğine pişman olacaksın.

You'll regret having said those words.

O, onun her söylediğine inanır.

She believes whatever he says.

Tom Mary'nin yalan söylediğine inanıyor.

- Tom believes that Mary is lying.
- Tom believes Mary is lying.

Onun söylediğine inanacak kadar aptaldı.

He was stupid enough to believe what she said.

Tom Mary'nin onu söylediğine inanamıyor.

Tom can't believe Mary just said that.

Tom'un yalan söylediğine inanmak istiyordum.

I wanted to believe Tom was lying.

Tom Mary'nin her söylediğine inanıyor.

Tom believes whatever Mary says.

Tom'un söylediğine inanmak senin aptallığın.

It was stupid of you to believe what Tom said.

Tom'un ne söylediğine dikkat edin.

Pay attention to what Tom says.

Bütün kızlara söylediğine bahse girerim.

I bet you say that to all the girls.

Bunu herkesi söylediğine bahse girerim.

- I bet you tell everyone that.
- I bet that you tell everyone that.

Tom Mary'nin ona söylediğine inanmıyordu.

Tom didn't believe what Mary told him.

- Onun söylediğine inanma.
- Söylediklerine inanma.

Don't believe what she says.

Yalan söylediğine inanacak nedenim var.

- I have reason to believe that you're lying.
- I have reason to believe you're lying.

Tom'un onu sana söylediğine inanamıyorum.

I can't believe Tom told you that.

Geldiğimi Tom'un sana söylediğine eminim.

I'm sure Tom told you I was coming.

Tom'un onu sana söylediğine eminim.

I'm sure Tom told you that.

Tom söylediğine hemen pişman oldu.

Tom instantly regretted what he said.

Doğruyu söylediğine ikna olmuş değilim.

I'm not convinced that you're telling the truth.

Tom'un yalan söylediğine ikna oldum.

I'm convinced Tom is lying.

Kararımı söylediğine bağlı olarak verdim.

I made my decision based on what you said.

Tom'un doğruyu söylediğine oldukça eminim.

I'm pretty sure Tom is telling the truth.

Onun söylediğine inanmamamı tavsiye etti.

He recommended that I not believe in what he said.

Tom'un sana gerçeği söylediğine eminim.

I'm sure Tom told you the truth.

Çoğunlukla, insanlar kendilerine söylediğine inanırlar.

More often than not, people believe what you tell them.

Ben Tom'un söylediğine dikkat ettim.

I paid attention to what Tom was saying.

Onun gerçeği söylediğine inanıyor musun?

Do you believe that he is telling the truth?

Tom'un söylediğine her zaman inanmalısın.

You shouldn't always believe what Tom says.

Tom'un bize söylediğine inanıyor musun?

Do you believe what Tom told us?