Translation of "Inanmıyorum" in English

0.014 sec.

Examples of using "Inanmıyorum" in a sentence and their english translations:

İnanmıyorum!

I don't believe!

- Sana inanmıyorum.
- Sana inanmıyorum!

- I don't believe you.
- I do not believe you.
- I don't believe you!

- Sana inanmıyorum!
- İnanmıyorum sana!

- I don't believe you.
- I do not believe you.
- I don't believe you!

- Sana inanmıyorum.
- Ben size inanmıyorum.

- I don't believe you.
- I do not believe you.
- I don't believe you!

- İnanmıyorum işte.
- Sadece buna inanmıyorum.

- I just don't believe it.
- I just don't buy it.

Dine inanmıyorum.

I don't believe in religion.

Buna inanmıyorum.

- I don't believe it.
- I do not believe it.

Uzaylılara inanmıyorum.

I don't believe in aliens.

Hiçbirine inanmıyorum.

I don't believe any of it.

Tom'a inanmıyorum.

I don't believe Tom.

Anlayacağına inanmıyorum.

I don't believe she would understand.

Ona inanmıyorum.

- I don't buy that.
- I don't believe him.

Ben inanmıyorum.

I don't buy it.

Buna inanmıyorum!

- I don't believe it!
- I don't believe it.

Tanrıya inanmıyorum.

I don't believe in God.

Gözlerime inanmıyorum.

I don't believe my eyes.

Tesadüfe inanmıyorum.

I don't believe in coincidence.

Astrolojiye inanmıyorum.

I don't believe in astrology.

Lanetlere inanmıyorum.

I don't believe in curses.

Tanıştırıldığımıza inanmıyorum.

I don't believe we've been introduced.

Duyduğuma inanmıyorum.

I don't believe what I'm hearing.

Gördüğüme inanmıyorum.

I don't believe what I'm seeing.

Söylediklerine inanmıyorum.

I don't believe what you're saying.

Mucizelere inanmıyorum.

I don't believe in miracles.

Tanıştığımıza inanmıyorum.

I don't believe we've met.

Onlara inanmıyorum.

I don't believe them.

Aşka inanmıyorum.

I don't believe in love.

Meleklere inanmıyorum.

I don't believe in angels.

Şeytanlara inanmıyorum.

I don't believe in demons.

Ruhlara inanmıyorum.

I don't believe in spirits.

Cinlere inanmıyorum.

I don't believe in devils.

Perilere inanmıyorum.

I don't believe in fairies.

Kazanabileceğime inanmıyorum.

I don't believe I can win.

Kazanacağıma inanmıyorum.

I don't believe I'll win.

- Ona hiç inanmıyorum.
- Buna hiç inanmıyorum.

I don't believe that at all.

- İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.
- Senin İbranice konuşabileceğine inanmıyorum.
- Sizin İbranice konuşabileceğinize inanmıyorum.

- I do not believe that you can speak Hebrew.
- I don't believe that you can speak Hebrew.

- İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.
- Onun İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.

- I do not believe that she can speak Hebrew.
- I do not believe that he can speak Hebrew.
- I don't believe that he can speak Hebrew.
- I don't believe that she can speak Hebrew.

Onun anlayacağına inanmıyorum.

- I don't believe she would understand.
- I don't believe she would understand it.

Allahın'ın varlığına inanmıyorum.

- I do not believe in the existence of God.
- I don't believe in the existence of God.

Aslında ona inanmıyorum.

I don't actually believe that.

Artık buna inanmıyorum.

- I don't believe that anymore.
- I no longer believe it.

Artık ona inanmıyorum.

I don't believe him any longer.

Ben ikinize inanmıyorum.

I don't believe the two of you.

Buna kendim inanmıyorum.

I don't believe it myself.

Onunla karşılaştığına inanmıyorum.

I don't believe you've met him.

Bunu dinlediğime inanmıyorum.

I don't believe I'm listening to this.

Bunun olduğuna inanmıyorum.

I don't believe this is happening.

Onu söylediğine inanmıyorum.

I don't believe you just said that.

Herhangi birinize inanmıyorum.

I don't believe any of you.

Onu yaptığıma inanmıyorum.

I don't believe I did that.

Buna zaten inanmıyorum.

I don't believe that anyway.

Resmen tanıştığımıza inanmıyorum.

I don't believe we've officially met.

Tom'la tanıştığına inanmıyorum.

I don't believe you've met Tom.

Tom'un sözüne inanmıyorum.

I'm not taking Tom's word for it.

Tom'un söylediğine inanmıyorum.

I don't believe what Tom says.

Sana tamamen inanmıyorum.

I totally don't believe you.

Tom'un hikayesine inanmıyorum.

I don't believe Tom's story.

Ben kimseye inanmıyorum.

I don't believe just anyone.

Resmen tanıştırıldığımıza inanmıyorum.

I don't believe we've been formally introduced.

O hikayeye inanmıyorum.

I don't believe that story.

Tom'u tanıdığıma inanmıyorum.

I don't believe I know Tom.

Gerçekten çok inanmıyorum.

- I really don't believe so.
- I seriously don't believe that.
- I really don't believe that.

Ona hâlâ inanmıyorum!

- I still can't believe it!
- I still don't believe it!

Gerçekten buna inanmıyorum.

I really don't believe it.

Ben ona inanmıyorum.

I don't believe her.

Bunu yapacağıma inanmıyorum.

I don't believe I'll do that.

Hala buna inanmıyorum.

- I still don't believe it!
- I still don't believe it.

Mary'nin döneceğine inanmıyorum.

I don't believe that Mary will return.

Tom'un döneceğine inanmıyorum.

I don't believe that Tom will return.

Hatalı olduğuma inanmıyorum.

I don't believe I was wrong.

Onu yapabileceğime inanmıyorum.

I don't believe I can do that.

Ben liberalizme inanmıyorum.

I do not believe in liberalism.

Ben muhafazakarlığa inanmıyorum.

I do not believe in conservatism.

Ben özgürlükçülüğe inanmıyorum.

I do not believe in libertarianism.

Ben sosyalizme inanmıyorum.

I do not believe in socialism.

Ben barışseverliğe inanmıyorum.

I do not believe in pacifism.

Kazandığımıza hâlâ inanmıyorum.

- I still can't believe we won.
- I still can't believe that we won.

Artık kimseye inanmıyorum.

I no longer believe anyone.

Yardım edebileceğime inanmıyorum.

- I don't believe I can help.
- I don't believe that I can help.

Onun olacağına inanmıyorum.

- I don't believe that will ever happen.
- I don't believe that'll ever happen.

Noel Baba'ya inanmıyorum.

I don't believe in Santa Claus.

Onu yapabileceğimize inanmıyorum.

I don't believe we can do that.

Gerçek aşka inanmıyorum.

I don't believe in true love.

Haklı olduğuna inanmıyorum.

I don't believe you're right.

Tom'un yaptığına inanmıyorum.

I don't believe Tom did it.