Translation of "Rapor" in English

Rapor basitçe,

This here report basically concludes

Rapor yanlış.

The report is incorrect.

İşte rapor.

Here's the report.

- Rapor gerçek olamaz.
- Rapor doğru olamaz.

- The report cannot be true.
- The report can't be true.

Rapor henüz doğrulanmadı.

The report has not been confirmed yet.

Rapor tamamen yanlış.

The report is utterly false.

Bir rapor yazın.

Write a report.

Maalesef, rapor doğrudur.

Unfortunately, the report is true.

Rapor abartılmış olabilir.

The report may be exaggerated.

Bir rapor dosyalamalıyım.

I have to file a report.

Bunu rapor etmeliyim.

I have to report this.

Bu rapor eksik.

This report is incomplete.

Maalesef, rapor doğru.

Unfortunately, the report is correct.

Olayı rapor ettim.

I reported the incident.

Bu rapor hatasızdır.

This report is free from errors.

Kime rapor edeceğim?

Who do I report to?

İlk rapor yanlıştı.

The initial report was wrong.

Rapor gerçek mi?

Is the report genuine?

- Size rapor vermem söylendi.
- Sana rapor vermem söylendi.

I was told to report to you.

- Ne berbat bir rapor!
- Ne korkunç bir rapor!

What an awful report!

Rapor doğru olabilir mi?

Can the report be true?

Rapor depresyon olacağını belirtiyor.

The report states that there will be a depression.

Rapor, salonun kapasitesini abarttı.

The report exaggerated the capacity of the hall.

Rapor tamamen bitmiş değil.

- The report is not quite finished.
- The report isn't quite finished.

Bu rapor doğru mu?

Is this report correct?

Hiçbir yaralanma rapor edilmedi.

No injuries have been reported.

Belki de rapor hatalıydı.

Perhaps the report was incorrect.

Bu rapor ne içeriyor?

What does this report cover?

Rapor edilmiş hasar yoktu.

There was no reported damage.

Neden bunu rapor etmedin?

Why didn't you report this?

Bana rapor edileni bildiriyorum.

I am reporting what was reported to me.

Ayrıntılı bir rapor bekliyorum.

I expect a detailed report.

Bu rapor iyi yazılmış.

This report is well written.

Bu rapor kusursuz değil.

- This report is not perfect.
- This report isn't perfect.

Onların hiçbirini rapor etmedim.

I didn't report any of that.

Tom'u rapor etmen gerekir.

You should report Tom.

Bu rapor hâlâ eksik.

This report is still incomplete.

Tom ofisinde rapor yazıyor.

Tom is in his office, writing a report.

Rapor aynı gün içinde gönderildi.

The report was sent within the same day.

Muhabir Moskova'dan bir rapor gönderdi.

The correspondent filed a report from Moscow.

O, bir rapor yazabildi mi?

Was she able to write a report?

Bir hırsızlığı nasıl rapor ederim?

How do I report a theft?

Medya bu hikayeleri rapor etmiyor.

- The media doesn't distribute the news.
- The media doesn't distribute this news.
- The media doesn't report this news.
- The media are not reporting these stories.

Toplantı ile ilgili rapor hazır.

The report on the meeting is ready.

Bu rapor eksik gibi görünüyor.

This report seems to be incomplete.

Konferansta bir rapor sunuyor olacağım.

I'll be presenting a paper at a conference.

Bu rapor tüm gerçekleri gösteriyor.

This report presents all the facts.

Dün bir rapor teslim ettim.

I turned in a paper yesterday.

Bu rapor çok uyduruk yazılmış.

This report is very sloppily written.

Bu rapor için sana teşekkürler.

Thank you for this report.

Tom şimdi rapor yazmakla meşgul.

Tom is busy writing the report now.

Bu rapor Tom tarafından yazıldı.

This report was written by Tom.

Hiçbir ciddi hasar rapor edilmedi.

No serious damage has been reported.

O, doğru bir rapor verdi.

He gave an accurate report.

Resmi bir rapor hazırlamam gerekecek.

I'll need to make a formal report.

Bunu rapor etmemiz gerekmiyor mu?

Shouldn't we report this?

Bir sürü suç rapor edilmiyor.

A lot of crimes are not reported.

Rapor henüz teyit edilmek zorunda.

The report has yet to be confirmed.

Bu rapor, onun ihanetini doğruluyor.

This report confirms his betrayal.

Onun kayıp olduğunu rapor ettik.

We reported him missing.

Rapor onların hatalı olmadığını söylüyordu.

The report said they were not at fault.

Vardığında bana bir rapor ver.

Give me a report upon arrival.

Başka hiçbir kayıp rapor edilmedi.

No other casualties have been reported.

Lütfen brifing odasına rapor verin.

Please report to the briefing room.

Birçok saldırı rapor edilmemiş olabilir.

Many attacks may go unreported.

Bu rapor Tom tarafından çevrildi.

This report was translated by Tom.

Bu gece bir rapor yazmalıyım.

I have to write a report tonight.

Her şeyi öğrenip rapor edecektim.

I was supposed to learn about everything and report it.

Doktor kaç gün rapor verdi?

How long the doctor has signed you off?

Detayları doğru bir şekilde rapor etti.

He reported the details with accuracy.

- Tom rapor yazdı.
- Tom raporu hazırladı.

Tom wrote the report.

Rapor edecek yeni bir şey yok.

There's nothing new to report.

Bu sene kötü bir rapor aldım.

I have had a bad report this year.

Olayla ilgili kesin bir rapor hazırladı.

He made an accurate report of the incident.

Kaza olursa hemen bana rapor et.

In case there is an accident, report it to me at once.

2.30'dan önce tam rapor istiyorum.

I want a full report before 2:30.

Seninle bu rapor hakkında konuşmak istiyorum.

I want to talk to you about this report.

Onların imzalamanı istediği bir rapor var.

There's a paper they want you to sign.

Tom hemen beni rapor etti mi?

Have Tom report to me immediately.

Bunu Tom'a rapor etsem iyi olur.

I'd better report this to Tom.

Tom bir rapor okurken masasında oturdu.

Tom sat at his desk reading a report.

Tom ne olduğunu rapor etmiş olmalı.

- Tom must've reported what happened.
- Tom must have reported what happened.

Tom çok kapsamlı bir rapor yazmıştır.

Tom has written a very thorough report.

Tom çok ayrıntılı bir rapor yazdı.

Tom wrote a very detailed report.

Olayı rapor etmek için zorunlu hissetti.

He felt compelled to report the incident.

Rapor konusu uygun zamanda ilan edilecek.

The report topic will be announced at the appropriate time.

Tom ofisinde yalnız, bir rapor yazıyor.

Tom is alone in his office, writing a report.

Bir kaza varsa, onu rapor etmeliydik.

If there were an accident, we would have to report it.

- Rapor kartın nerede?
- Öğrenci karnen nerede?

- Where is your report card?
- Where's your report card?

Tom o konuda bir rapor yazdı.

Tom wrote a paper on that subject.

Ondan başka kimse rapor teslim etmedi.

No one but him handed in the report.

O, konu ile ilgili bir rapor yazdı.

He wrote a paper on the subject.

Rapor etmek için herhangi bir sorun yok.

No problems to report.

Tüm haftayı o rapor üzerinde çalışarak geçirdim.

I spent the whole week working on that report.

En kısa sürede tam bir rapor istiyorum.

I want a full report as soon as possible.

Bütün dünü o rapor hakkında çalışarak harcadım.

I spent all yesterday working on that report.

Bu rapor üzerinde çalışarak bütün geceyi geçirdim.

I spent all night working on this report.

- Tom kazayı bildirmedi.
- Tom kazayı rapor etmedi.

Tom didn't report the accident.