Translation of "Parasının" in English

0.009 sec.

Examples of using "Parasının" in a sentence and their english translations:

Parasının çoğunu elbiselere harcar.

She spends most of her money on clothes.

Tom parasının üstünü saydı.

Tom counted his change.

Sorun onların parasının olmamasıdır.

The trouble is that they have no money.

Tom'a parasının üstünü ver.

Give Tom his change.

Parasının hepsini ona verdi.

She gave him all of her money.

Tom parasının çoğunu bağışladı.

Tom has given away a lot of his money.

Tom Mary'nin parasının peşinde.

Tom is after Mary's money.

Parasının çoğunu yemeğe harcar.

He spends most of his money on food.

Bu, halkın parasının çarçur edilmesidir.

- That's just a waste of taxpayer money.
- This is a waste of taxpayers' money.

Sorun onun hiç parasının olmamasıdır.

- The trouble is he has no money.
- The problem is, he has no money.

O, kumarhanede parasının tümünü kaybetti.

He lost all of his money at the casino.

Dan parasının geri kalanını istedi.

Dan wanted the rest of his money.

Tom'un parasının buna yetebileceğinden eminim.

I'm sure Tom can afford it.

O, parasının hepsini giysilere harcar.

She spends all of her money on clothes.

Sorun Tom'un hiç parasının olmamasıdır.

The problem is that Tom doesn't have any money.

Tom'a parasının bende olmadığını söyle.

Tell Tom I don't have his money.

Tom parasının çoğunu yiyeceğe harcıyor.

Tom spends most of his money on food.

Tom parasının bittiğini fark etti.

Tom discovered that he had run out of money.

Tom parasının karşılığını almak istedi.

Tom wanted to get his money's worth.

Sami bütün parasının gittiğini keşfetti.

Sami discovered all his money was gone.

Onun taliplerinin hepsi onun parasının peşindeydi.

Her suitors were all after her money.

Onun parasının ne zaman biteceğini düşünüyorsun?

When do you think his funds will run out?

Bir soyguncu onun parasının hepsini soydu.

A mugger robbed him of all of his money.

Tom parasının yarısını hayır için verdi.

Tom gave half his money to charity.

Tom, yeterli parasının olmadığını fark etti.

- Tom realized he didn't have enough money.
- Tom realized that he didn't have enough money.

Tom ölmeden önce parasının çoğunu bağışladı.

Tom gave away most of his money before he died.

O, parasının sonunu harcadığı zaman umutsuzluğa düştü.

He was in despair when he spent the last of his money.

Tom'un parasının neredeyse hepsi ailesini desteklemeye gidiyor.

Almost all of Tom's money goes to supporting his family.

Kefalet parasının bir ceza davası sonunda geldiğini biliyorduk,

We knew that bail money comes back at the end of a criminal case,

Tom her zaman daha fazla parasının olmasını istiyor.

Tom always wished he had more money.

Tom emekli olmak için yeterli parasının olmasını diledi.

Tom wished that he had enough money to retire.

Mary'nin ne kadar parasının olduğu Tom'un umurunda değil.

Tom doesn't care how much money Mary has.

Her vergi mükellefinin, parasının nereye gittiğini bilmeye hakkı vardır.

Each taxpayer has the right to know where his money goes.

Tom Mary'yi sevdiğini söylüyor; ancak gerçekte onun parasının peşinde.

Tom says he loves Mary; in reality, however, he is only after her money.

Bir aile birini bir makinede yaşatmak için parasının hepsini harcamamalı.

A family should not spend all of its money to keep someone alive on a machine.

Tom okul malzemelerini almak için yeterli parasının olup olmadığını bilmiyor.

Tom doesn't know if he has enough money to buy school supplies.

Mary Tom'u sevdiğini söylüyor, ama gerçekten o onun parasının peşinde.

Mary says she loves Tom, but really she's just after his money.

Bill Gates parasının hepsini bağışladıysa nasıl dünyanın en zengin adamı olabilir?

How can Bill Gates be the world's richest man if he gave away all of his money?

Birçok siyasetçi rüşvet, seçmen dolandırıcılığı ve kamu parasının çalınması ile suçlandı.

Many politicians were accused of corruption, voter fraud and theft of public money.

- Tom almaya ihtiyacı olduğu şey için parasının zar zor yettiğini fark etti.
- Tom alması gerektiği şeyleri alabilmek için parasının ucu ucuna yettiğini fark etti.

- Tom realized he barely had enough money to buy what he needed to buy.
- Tom realized that he barely had enough money to buy what he needed to buy.

- Aptal ve parası çabuk ayrılırlar
- Aptal parasını çabuk harcar.
- Aptal parasının kıymetini bilmez.

A fool and his money are soon parted.