Translation of "Kulak" in English

0.008 sec.

Examples of using "Kulak" in a sentence and their english translations:

- Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.
- Kulak kanalı, kulak zarına ses dalgaları gönderir.

The ear canal sends sound waves to the eardrum.

Dediklerime kulak ver.

Pay attention to what I say.

Ona kulak verme.

Don't pay attention to her.

Duyuruya kulak vermeliydik.

- We should have paid attention to the announcement.
- We should've paid attention to the announcement.

Göz kulak olun.

Keep an eye out.

Dedikodulara kulak asmam.

I don't pay any attention to rumors.

Onun tavsiyesine kulak vermelisin.

You must pay attention to his advice.

Çantaya göz kulak olun.

Keep an eye on the bags.

Bir kulak enfeksiyonum var.

- I have an ear infection.
- I've got an ear infection.

Babanın söylediklerine kulak asma

Don't pay any attention to what your father says.

Ona göz kulak ol.

Keep your eye on her.

Tüm uyarılara kulak verin.

Heed all warnings.

Tom'a göz kulak ol.

Keep an eye on Tom.

Onun uyarısına kulak vermeliydin.

You should have paid attention to her warning.

Tom'a göz kulak olalım.

Let's keep an eye on Tom.

Kendinize göz kulak olun!

- Watch yourselves.
- Watch yourselves!

Sana göz kulak olacağım.

- I'll keep an eye on you!
- I'll keep an eye on you.

Onlara göz kulak ol.

Keep an eye on them.

Bebeğe göz kulak oldu.

He took care of the baby.

Büyükbabana göz kulak ol.

Take care of your grandfather.

Kulak misafiri olabilir miyiz?

Can we be overheard?

Sana göz kulak oluyorum.

I've been keeping an eye on you.

Konuşmanıza kulak misafiri oldum.

I overheard your conversation.

Tom'a göz kulak olacağım.

I'll keep an eye on Tom.

Tom'a göz kulak olun.

Keep a good eye on Tom.

Söylediğine kulak misafiri oldum.

I overheard what you said.

Ben ona kulak asmadım.

- I haven't noticed him.
- I didn't notice him.

Ona göz kulak olalım.

Let's keep an eye on that.

Yerinize göz kulak olun.

Keep your place.

Koltuklarınıza göz kulak olun.

Keep your seats.

Kulak misafiri olmadan edemedim.

I couldn't help overhearing.

Bu devede bir kulak.

- It's a drop in the bucket.
- It's a drop in the ocean.

Hey millet, kulak verin!

Hey everybody, listen up!

Onlara göz kulak olalım.

Let's keep an eye on them.

Onlara göz kulak olacağım.

I'll keep an eye on them.

Ona göz kulak olacağım.

I'll keep an eye on him.

Onlara göz kulak olurdum.

I would've taken care of them.

Buna göz kulak olalım.

Let's keep an eye on this.

Babam ricalarıma kulak tıkadı.

My father turned a dead ear to my requests.

Bebeğine göz kulak oluyorum.

I'm watching out for your baby.

Tom'a göz kulak olmalısın.

You should watch out for Tom.

Ona göz kulak oluruz.

We'll keep a watch on that.

Köpek kulak enfeksiyonlarından muzdarip.

The dog is suffering from ear infections.

Çocuklara göz kulak ol.

Take care of the kids.

Tom'a göz kulak oldum.

I kept an eye on Tom.

Birbirinize göz kulak olun.

Take care of each other.

Bana kulak asma, saçmalıyorum.

Don't listen to me. I'm being crazy.

- Ona göz kulak ol.
- Ona dikkat et.
- Buna göz kulak ol.

Keep an eye on it.

Bu sese bir kulak verelim

let's listen to this sound

Sık sık kulak enfeksiyonu geçiriyorum.

I often have ear infections.

Çocuk koyunlara göz kulak oluyor.

That boy watches over the sheep.

O, öğretmene hiç kulak vermez.

He pays no attention to the teacher.

O, onlara göz kulak oldu.

He kept an eye on them.

O onların ricasına kulak asmadı.

He turned a deaf ear to their request.

- Tavsiyemi dinle!
- Tavsiyeme kulak ver!

- Take my advice!
- Take my advice.

Sanırım Tom'a göz kulak olmalıyız.

I think we should keep an eye on Tom.

Size göz kulak olmak istedim.

I wanted to keep my eye on you.

Tom'a göz kulak olmanı istiyorum.

I want you to keep an eye on Tom.

Ortalığa göz kulak olmanı istiyorum.

I want you to keep an eye on things.

Tom konuşmamıza kulak misafiri oldu.

Tom overheard our conversation.

- Tavsiyeme kulak ver!
- Tavsiyemi dinleyin!

Listen to my advice!

Kulak misafiri olmamam gerektiğini biliyorum.

- I know I shouldn't have eavesdropped.
- I know that I shouldn't have eavesdropped.

Tom'un mantığa kulak vereceğinden eminim.

I'm sure Tom will listen to reason.

Tom'a göz kulak oluyordum sadece.

I was just looking out for Tom.

Tom'a göz kulak olur musunuz?

Could you please keep an eye on Tom?

Tom çocuklara göz kulak oldu.

Tom kept an eye on the children.

Tom'a göz kulak olur musun?

Could you keep an eye on Tom?

Tom'a göz kulak olabilir misin?

Can you keep an eye on Tom?

Onun bavuluna göz kulak oldum.

I kept an eye on her suitcase.

Lütfen bavuluma göz kulak olun.

Please keep an eye on my suitcase.

Ona göz kulak olabilir misin?

Could you keep an eye on him?

Birinin evine göz kulak oluyorum.

I'm housesitting.

Tom bize kulak misafiri oldu.

Tom overheard us.

- Kulak misafiri olmamalısın.
- Gizlice dinlememelisin.

You shouldn't eavesdrop.

Onlara göz kulak olur musun?

Could you keep an eye on them?

Onlara göz kulak olabilir misin?

Can you keep an eye on them?

Tom'un bir kulak enfeksiyonu var.

Tom has an ear infection.

Lütfen ekipmanıma göz kulak ol.

Please keep an eye on my equipment.

Ben ona göz kulak olacağım.

I'll keep an eye on it.

Bu valize göz kulak olun.

Keep an eye on this suitcase.

Ebeveynlerin bize göz kulak oldular.

Your parents kept an eye on us.

Lütfen bagajıma göz kulak ol.

Please look after my luggage.

Arkadaşım Tom'a göz kulak ol.

Look out for my friend Tom.

Biz ona göz kulak oluyoruz.

- We're keeping an eye on it.
- We're keeping an eye on that.

Biz onlara göz kulak oluyoruz.

We're keeping an eye on them.

Konuşmanıza istemeden kulak misafiri oldum.

I couldn't help overhear your conversation.

Kim işlere göz kulak olacak?

Who will keep an eye on things?

- Hükümet dinlemiyor.
- Hükümet kulak vermiyor.

The government hasn't been listening.