Translation of "Konuşmasına" in English

0.008 sec.

Examples of using "Konuşmasına" in a sentence and their english translations:

Tom'un konuşmasına izin ver.

Let Tom do the talking.

O, konuşmasına devam etti.

She continued her talk.

Tom'un konuşmasına izin verdim.

I let Tom talk.

Tom'un konuşmasına izin verelim.

Let's let Tom speak.

Tom'un Fransızca konuşmasına sevindim.

I'm glad Tom spoke French.

Tom'un konuşmasına gerek yoktu.

Tom didn't need to speak.

Tomun konuşmasına gerek yoktu.

Tom didn't need to talk.

Onun onunla konuşmasına izin verme.

Don't let him talk to her.

Tom'un kimseyle konuşmasına izin verme.

Don't let Tom talk to anyone.

Lütfen adamın konuşmasına izin ver.

Please let the man talk.

Tom Mary'nin konuşmasına izin verdi.

Tom let Mary do the talking.

Önce Tom'un konuşmasına izin ver.

Let Tom talk first.

Onların biriyle konuşmasına izin verme.

Don't let them talk to anyone.

Onun biriyle konuşmasına izin verme.

Don't let him talk to anyone.

Sadece onun konuşmasına izin ver.

Just let him speak.

Ben onların konuşmasına izin verdim.

I let them talk.

Ben onun konuşmasına izin verdim.

I let him talk.

Bu onun konuşmasına renk katıyor.

This adds color to his speech.

Tom, Mary'nin konuşmasına izin vermedi.

Tom didn't let Mary talk.

Tom, Mary'nin konuşmasına izin verdi.

Tom let Mary speak.

Tom onların konuşmasına kulak misafiri oldu.

Tom overheard their conversation.

Mary'nin Tom'un konuşmasına izin vermesini istiyorum.

I want Mary to let Tom speak.

Tom'un Mary'nin konuşmasına izin vermesini istiyorum.

I want Tom to let Mary speak.

Tom'un Mary ile konuşmasına izin verme.

Don't let Tom talk to Mary.

- Tom'un konuşmasına izin ver.
- Tom konuşsun.

Let Tom speak.

Tom'un önce seninle konuşmasına izin vermeliydim.

- I should've let Tom talk to you first.
- I should have let Tom talk to you first.

Neden sadece Tom'un konuşmasına izin vermiyorsun?

Why don't you just let Tom talk?

Tom'un kendi adına konuşmasına izin vereceğiz.

We'll let Tom speak for himself.

Onlar kimsenin benimle konuşmasına izin vermezlerdi.

They wouldn't let anyone talk to me.

Bunu yaparken Tom'un benimle konuşmasına izin vermemeliydim.

I should never have let Tom talk me into doing this.

Tom'un Fransızcayı çok iyi şekilde konuşmasına şaşırdım.

- I was surprised that Tom spoke French so well.
- I was surprised Tom spoke French so well.

Bill'in bu kadar akıcı Japonca konuşmasına şaşırıyorum.

It's astonishing how fluently Bill spoke Japanese.

Tom Mary'nin seninle konuşmasına asla izin vermeyecek.

Tom will never let Mary talk to you.

Tom Mary'nin John'la konuşmasına kulak misafiri oldu.

Tom overheard Mary talking with John.

Neden Tom'un Mary ile konuşmasına izin vermezdin?

Why wouldn't you let Tom talk to Mary?

Tom asla Mary'nin seninle konuşmasına izin vermeyecek.

Tom is never going to let Mary talk to you.

Tom'a hâlâ Mary ile konuşmasına izin verilmiyor.

Tom is still not allowed to talk to Mary.

Tom'un çok yüksek sesle konuşmasına gerek yoktu.

Tom didn't need to talk so loud.

Neden Tom'un Mary ile konuşmasına izin vermedin?

Why didn't you let Tom talk to Mary?

Sami'nin Leyla ile konuşmasına gerçekten gerek yoktu.

Sami didn't really need to speak to Layla.

Kaptanı görmeye gitti ama onunla konuşmasına izin verilmedi.

He went to see the captain, but he wasn't allowed to speak to him.

Tom John ve Mary'nin konuşmasına kulak misafiri oldu.

Tom overheard John and Mary's conversation.

Tom'un bu kadar yüksek sesle konuşmasına gerek yok.

- Tom doesn't need to speak so loud.
- Tom doesn't have to talk so loud.

Dan Linda'nın sevgilisi ile konuşmasına kulak misafiri oldu.

Dan overheard Linda's conversation with her lover.

Tom neden Mary'nin John ile konuşmasına izin vermedi?

Why didn't Tom let Mary talk to John?

Tom, Mary ve John'un konuşmasına kulak misafiri olmaktan kendini alamadı.

Tom couldn't help overhearing Mary and John's conversation.

Beth'in ebeveynlerinin ne zaman misafirleri olsa, o, yetişkinlerin konuşmasına katılmak ister.

Whenever Beth's parents have guests, she wants to join their adult talk.

Mary, Tom'un cep telefonuyla başka bir kadınla yakından konuşmasına kulak misafiri oldu.

Mary overheard Tom talking intimately to another woman on his mobile phone.

Tom, Mary'nin John ve onun onun hakkında konuşmasına kulak misafiri olmamasını diledi.

Tom wished that Mary hadn't overheard John and him talking about her.