Translation of "Kardeşiyle" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kardeşiyle" in a sentence and their english translations:

Denizde kardeşiyle yüzdü.

He swam in the sea with his brother.

Küçük erkek kardeşiyle karıştırıldı.

He was mistaken for his younger brother.

Beni kız kardeşiyle tanıştırdı.

She introduced me to her sister.

Maria kardeşiyle sinemaya gider.

Maria goes with her sister to the movies.

Onu kardeşiyle karıştırman mümkün değil.

You can't mistake him for his younger brother.

Kız kardeşiyle aynı beden giyer.

She wears the same kinds of clothes as her sister.

Kız kardeşiyle temasa geçmeye çalışıyorum.

I'm trying to get in touch with her sister.

Onu Ann'in kız kardeşiyle karıştırdım.

I mistook her for Ann's sister.

Ben Tom'un kız kardeşiyle arkadaşım.

I'm friends with Tom's sister.

Jane'i kız kardeşiyle karıştırmış olabilirsin.

You may have mistaken Jane for her sister.

Bir odayı kız kardeşiyle paylaşıyor.

She shares a room with her sister.

Erkek kardeşiyle bir odayı paylaşır.

He shares a room with his brother.

Ben onu, kız kardeşiyle karıştırdım.

I confused her with her sister.

O, erkek kardeşiyle denizde yüzdü.

He swam in the sea with his brother.

Tom, Mary'nin kız kardeşiyle evlidir.

Tom is married to Mary's sister.

Ben Tom'u erkek kardeşiyle karıştırdım.

I mistook Tom for his brother.

Tom, Mary'nin kız kardeşiyle evliydi.

Tom was married to Mary's sister.

Tom erkek kardeşiyle birlikte geldi.

Tom came with his brother.

Tom beni kız kardeşiyle tanıştırdı.

Tom introduced me to his sister.

10 yıldır hasta kız kardeşiyle ilgileniyor.

She has been looking after her sick sister for ten years.

Tom erkek kardeşiyle bir oda paylaşıyor.

Tom shares a room with his brother.

O sık sık erkek kardeşiyle karıştırılırdı.

He was often confused with his brother.

Geçen hafta onun kız kardeşiyle buluştum.

I met his sister last week.

O, yatak odasını erkek kardeşiyle paylaşmalıydı.

He had to share his bedroom with his brother.

Onun erkek kardeşiyle tesadüfen dükkânda karşılaştık.

We met her brother at the shop by chance.

Dan, Linda'nın kız kardeşiyle temas kurdu.

Dan contacted Linda's sister.

O, kız kardeşiyle her şeyi paylaştı.

She shared everything with her sister.

Caligula'nın kendi kız kardeşiyle seviştiği söyleniyor.

It is said that Caligula made love to his own sister.

O küçük kız kardeşiyle ensest yaptı.

He engaged in incest with his younger sister.

O, erkek kardeşiyle birlikte odadan çıktı.

She left the room with her brother.

Odasını erkek kardeşiyle paylaşmak zorunda kaldı.

He had to share his bedroom with his brother.

O, odasını erkek kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.

She had to share her room with her brother.

O, erkek kardeşiyle yan yana oturuyordu.

- He was sitting beside his brother.
- He was sitting side by side with his brother.

Sami'nin Leyla'nın erkek kardeşiyle konuşması gerek.

Sami should talk to Layla's brother.

Tom erkek kardeşiyle neredeyse aynı görünüyor.

Tom looks almost identical to his brother.

Mary kız kardeşiyle neredeyse aynı görünüyor.

Mary looks almost identical to her sister.

Tom bir odayı erkek kardeşiyle paylaşmak zorunda.

Tom has to share a room with his brother.

Tom erkek kardeşiyle bir yatak odasını paylaşıyor.

Tom shares a bedroom with his brother.

Bugün Tom'un erkek kardeşiyle birlikte sinemaya gideceğim.

Today I'll go to the cinema with Tom's brother.

O, odayı diğer iki kız kardeşiyle paylaştı.

She shared the room with two other sisters.

Tom yatak odasını küçük erkek kardeşiyle paylaştı.

Tom shared his bedroom with his younger brother.

Kız kardeşiyle çıkmadığım için Tom bana kızgındı.

Tom was mad at me because I wouldn't go out with his sister.

Mary onunla çıkmadan önceTom'un erkek kardeşiyle çıktı

Mary dated Tom's brother before she dated him.

O erkek kardeşiyle karşılaştırıldığında, o kadar zeki değil.

Compared with his brother, he is not so intelligent.

Onun, kız kardeşiyle çok oynak bir ilişkisi vardı.

She had a very volatile relationship with her sister.

O, telefonda bir seferde saatlerce kız kardeşiyle konuşur.

She talks to her sister on the phone for hours at a time.

Onun erkek kardeşiyle sık sık görüşmesinden hoşnut değildi.

He resented that she was dating his brother.

O, kız kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.

She had to share a bedroom with her sister.

O erkek kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.

He had to share a bedroom with his brother.

Yetim, iki kız kardeşiyle beş yaşındayken bir araya geldi.

The orphan met up with his two sisters when he was five years old.

Tom onun erkek kardeşiyle çıkması için Mary'nin isteksizliğini anlamıyor.

Tom doesn't understand Mary's reluctance to go out with his brother.

Tom Mary'nin erkek kardeşiyle bir kavgaya karıştı ve burnunu kırdı.

Tom got into a fight with Mary's brother and broke his nose.

Tom, küçük erkek kardeşiyle bir yatak odası paylaşmak zorunda kaldı.

Tom had to share a bedroom with his younger brother.

Sami annesi, üvey babası ve altı kız kardeşiyle birlikte büyüdü.

Sami grew up with his mother, stepfather, and six sisters.

Kız kardeşiyle o gün en az yüz tane telefon görüşmesi yaptı.

She made at least a hundred phone calls to her sister that day.

Mary annesi ve iki genç erkek kardeşiyle bir apartman dairesinde yaşıyor.

Mary lives in an apartment with her mother and two younger brothers.

Tom, Mary'nin kız kardeşi ile evlendi ve Mary, Tom'un erkek kardeşiyle evlendi.

Tom married Mary's sister and Mary married Tom's brother.