Translation of "Karşılık" in English

0.015 sec.

Examples of using "Karşılık" in a sentence and their english translations:

...karşılık buluyor.

have been heard.

- Bana karşılık verme.
- Bana karşılık vermeyin.

Don't talk back to me.

Ebeveynlerine karşılık vermemelisin.

You shouldn't talk back to your parents like that.

Öyle karşılık vermemelisin.

You shouldn't talk back like that.

Ateşle karşılık ver.

Return fire.

Nasıl karşılık verdin?

- What did you answer?
- How did you reply?
- How did you respond?

O, derhal karşılık verdi.

He retorted immediately.

Ateşe ateşle karşılık vermeyin.

Don't fight fire with fire.

Karşılık olarak ne istiyorsun?

What do you want in return?

Ben suçlamalara karşılık vermiyorum.

I don't respond to accusations.

Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.

I only wish I could return the favor.

İnsanlar cesaretlendirmeye karşılık verir.

People respond to encouragement.

Polis ateşle karşılık verdi.

The police returned fire.

Tom ateşle karşılık verdi.

- Tom fought back.
- Tom returned fire.
- Tom retaliated.

Sen nasıl karşılık verirdin?

How would you respond?

Tom'un karşılık verme zamanı.

It's about time Tom hit back.

Polisler ateşle karşılık verdiler.

The cops fired back.

O, iyiliğe karşılık vermedi.

She didn't return the favor.

- Ona karşılık vermezsen iyi edersin.
- Ona karşılık vermesen daha iyi olur.

You'd better not talk back to her.

Ateşe ateşle karşılık vermek zorundayız.

We've got to fight fire with fire!

Bana o şekilde karşılık verme.

Don't talk back to me like that.

Köpek John adına karşılık veriyor.

The dog answers to the name John.

Ben onun sahtekarlığına karşılık veremem.

I can't answer for his dishonesty.

Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.

She knows better than to answer back to him.

Tom karşılık olarak ne bekliyor?

What does Tom expect in return?

Bana karşılık olarak ne vereceksin.

What will you give me in return?

Tom'a karşılık olarak ne veriyorsun?

What are you giving Tom in return?

Karşılık olarak sana ne verebilirim?

What can I give you in return?

Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?

What do I have to do in return?

Hiç kimse bana karşılık vermedi.

Nobody answered me.

Tom'a karşılık vermesen iyi olur.

You'd better not talk back to Tom.

Japon shogi satranca karşılık gelir.

Japanese shogi corresponds to chess.

Tom polise ateşle karşılık verdi.

Tom fired back at the police.

Tom bir gülümsemeyle karşılık verdi.

Tom answered with a smile.

Tüm yaptıklarına karşılık ne kazanıyor?

What does he get in return for all the work he's done?

Ona sordum ama karşılık vermedi.

I asked him but he didn’t respond.

Dahası, nasıl karşılık vereceğimi de biliyordum.

and what's more, I knew what to say back.

Yardımına karşılık, ona üç kitap verdim.

I gave him three textbooks in exchange for his help.

Kanıt, bir önceki ifadeye karşılık gelir.

The evidence corresponds to his previous statement.

Haritadaki mavi çizgiler nehirlere karşılık gelir.

The blue lines on the map correspond to rivers.

Karşılık olarak sana bir şey öneremiyorum.

I can't offer you anything in return.

Bir metreküp, 1000 litreye karşılık gelmektedir.

A cubic meter corresponds to 1000 liters.

Küstahça bir karşılık verme duymak istemiyorum.

I don't want to hear any backtalk.

Tom sana karşılık olarak ne verdi?

What did Tom give you in return?

Tom karşılık olarak bir şey istedi.

Tom wanted something in return.

- Neye cevap veriyorsun?
- Neye karşılık veriyorsun?

What are you responding to?

Bu sefer nasıl karşılık vermemiz gerekir?

How should we respond this time?

- Sami cevap vermedi.
- Sami karşılık vermedi.

Sami didn't reply.

Ve bana sunacaklarına karşılık kendimi açık tutmaktır.

and to keep myself open to what the universe offers,

Vergi toplarken buna karşılık harcamaları aynı kaldı.

and less taxes, but spending remains the same.

Karşılık olarak her zaman bir soru sorabilirsin.

You can always ask a question in return.

- Ateşe ateşle karşılık ver.
- Anlayacağı dilden konuş.

Fight fire with fire.

Tom karşılık olarak bir şey istedi mi?

Did Tom ask for anything in return?

Bizim yeni korteksimiz, "ne" kademesine karşılık gelir.

our neocortex, corresponds with the "what" level.

Kalabalığın içinden bazıları açılan ateşe karşılık verdi.

Some people in the crowd fired back.

Buna karşılık yapabileceğim bir şey var mı?

Is there some way I can repay you for this?

- Karşılığında ne aldınız?
- Karşılık olarak ne aldın?

What did you get in return?

Buna karşılık Bayezid Eflak'ın büyük bir bölümünü fethederek

Bayezid responded with a full-scale invasion of Wallachia,

Bir kilo ketçap, iki kilo domatese karşılık gelir.

A kilo of ketchup is equivalent to two kilos of tomatoes.

- Bu neyi temsil ediyor?
- Bu neye karşılık geliyor?

What's it stand for?

Başkan Roosevelt, Japonya'da hemen karşılık vermemeye karar verdi.

President Roosevelt decided not to strike back at Japan immediately.

Kayin, "Cezam kaldıramayacağım kadar ağır" diye karşılık verdi.

And Cain said to the Lord: My iniquity is greater than that I may deserve pardon.

Buna karşılık, "Hanımefendi o zaten benim koltuğum!" demez mi?

He said, "Lady, that is my seat!"

Sen bana her zaman sert karşılık verirsin, değil mi?

You always talk back to me, don't you?

- Tom karşılık olarak ne istiyor.
- Tom karşılığında ne istiyor?

What does Tom want in return?

O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.

He countered their proposal with a surprising suggestion.

O bana bir parça pastaya karşılık bir portakal verdi.

He gave me an orange in exchange for a piece of cake.

Onun misafirperverliğine karşılık olarak ona bir demet gül verdim.

I gave a bunch of roses to her in return for her hospitality.

Burçların on iki işareti on iki takımyıldızına karşılık gelir.

The twelve signs of the zodiac correspond to twelve constellations.

Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.

As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.

Oğlum bugünlerde karşılık vermiyor, o yeni bir sayfa açmış olmalı.

My son doesn't talk back these days; he must have turned over a new leaf.

Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.

Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.

, ancak zaferi kazanmaya yardımcı olarak cesurca karşılık veren genç askerlerinden etkilendi.

Blucher’s surprise attack, but fought back bravely, helping to win victory.

İşe aldığımız her kişiye karşılık 10 kişi için iş imkânı ortaya çıkacak.

Every person we hire, 10 more local jobs will be created.

Tom bana ağır biçimde hakaret etti ama ben ona aynen karşılık verdim.

Tom insulted me severely, but I gave him tit for tat.

Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.

One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.

Tom "Seni seviyorum" der. Mary "Ben de seni seviyorum" diye karşılık verir.

Tom says, "I love you.". Mary responds with "I love you, too."

Bayan Liu, geçen hafta beni ziyaret etti ve bugün onun ziyaretine karşılık vereceğim.

Mrs. Liu visited me last week, and today I will return her visit.

- Nasıl o kadar pasif olabilirsin? Neden misilleme yapmıyorsun?
- Nasıl bu kadar etkisiz olabiliyorsun? Neden karşılık vermiyorsun?

How can you be so passive? Why don't you retaliate?

RAB Kayin'e, "Kardeşin Habil nerede?" diye sordu. Kayin, "Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?" diye karşılık verdi.

- And the Lord said to Cain: Where is thy brother Abel? And he answered: I know not: am I my brother's keeper?
- And the Lord said to Cain, "Where is Abel, your brother?" And he said, "I don't know. Am I my brother's keeper?"

RAB Tanrı kadına, "Nedir bu yaptığın?" diye sordu. Kadın, "Yılan beni aldattı, o yüzden yedim" diye karşılık verdi.

And the Lord God said to the woman: Why hast thou done this? And she answered: The serpent deceived me, and I did eat.

Bir sayısal tarih olarak yazıldığında Mart 14, 2015, pi'nin ilk beş rakamına karşılık gelir- yüz yılda bir kez rastlantı!

When written as a numerical date, March 14, 2015 is 3/14/15, corresponding to the first five digits of pi (3.1415) - a once-in-a-century coincidence!

Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.

A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.

- Tom'a yardımcı olabilmek için elimden geleni yaptım, o ise yaptıklarımın karşılığını bu şekilde ödüyor.
- Tom'a yardım edebilmek için elimden ne geliyorsa yaptım, o ise yaptıklarıma karşılık bana bunu reva görüyor.

I did everything I could to help Tom, and this is how he repays me.