Translation of "Kalabilirim" in English

0.018 sec.

Examples of using "Kalabilirim" in a sentence and their english translations:

Kalabilirim.

I can stay.

Hayatta kalabilirim.

I can survive.

Seninle kalabilirim.

- I could stay with you.
- I can stay with you.

Geç kalabilirim.

I might be late.

Maalesef geç kalabilirim.

- I'm afraid that I might be late.
- I'm afraid I might be late.

Misafir odasında kalabilirim.

I can stay in the guest room.

Eve geç kalabilirim.

I might be home late.

Biraz geç kalabilirim.

I might be a little late.

Ben geç kalabilirim.

I may be late.

Eğer istersen kalabilirim.

- I can stay if I want me to.
- I can stay if you want.

Eğer istiyorsan kalabilirim.

I can stay if I want me to.

Yarın evde kalabilirim.

I might stay at home tomorrow.

Yarın geç kalabilirim

I might be late tomorrow.

Gerçekten gitmek zorunda kalabilirim.

I may actually have to go.

Eve dönmek zorunda kalabilirim.

I might have to go back home.

Akşam yemeğine geç kalabilirim.

- I may be late for dinner.
- I might be late for dinner.

Onu kovmak zorunda kalabilirim.

I may have to fire her.

Tek başıma hayatta kalabilirim.

I can survive alone.

Onlardan kurtulmak zorunda kalabilirim.

I may have to get rid of them.

Ondan kurtulmak zorunda kalabilirim.

- I may have to get rid of him.
- I may have to get rid of her.

Onları kovmak zorunda kalabilirim.

I may have to fire them.

Bademciklerimi aldırmak zorunda kalabilirim.

I might have to get my tonsils out.

Burada bütün gün kalabilirim.

I could stay here all day.

Burada ne kadar kalabilirim?

How long can I stay here?

Fransızca okumak zorunda kalabilirim.

I may have to study French.

Boston'a gitmek zorunda kalabilirim.

I may have to go to Boston.

Yalnızca bir dakika kalabilirim.

I can only stay a minute.

Sadece birkaç dakika kalabilirim.

I can only stay a few minutes.

Yarı zamanlı çalışmak zorunda kalabilirim.

I may have to work part time.

Sanırım kredi almak zorunda kalabilirim.

I think I may have to get a loan.

O şansı almak zorunda kalabilirim.

I may have to take that chance.

Bir aydan fazla Boston'da kalabilirim.

- I may stay in Boston for over a month.
- I might stay in Boston for over a month.

Orada olacağım. Ama geç kalabilirim.

- I'll be there, although I may be late.
- I'll be there. However, I might be late.

Ona yardım etmek zorunda kalabilirim.

I may have to help her.

Sen dönene kadar burada kalabilirim.

I can stay here until you come back.

Sen bankaya giderken arabada kalabilirim.

I can stay in the car while you go into the bank.

Onlara yardım etmek zorunda kalabilirim.

I may have to help them.

Belki ben bunun gerisinde kalabilirim.

I can maybe get behind that.

Ne kadar süre burada kalabilirim?

How much longer can I stay here?

Bir konuşma yapmak zorunda kalabilirim.

I may have to give a speech.

Birkaç hafta Tom ile kalabilirim.

I can stay with Tom for a couple of weeks.

Kalmamı istediğin sürece seninle kalabilirim.

I can stay with you for as long as you want me to.

Ekim ayına kadar Boston'da kalabilirim

- I might stay in Boston until October.
- I may stay in Boston until October.

Benden istediğin kadar yanında kalabilirim.

I can stay with you as long as you want me to.

Bundan Tom'a bahsetmek zorunda kalabilirim.

- I may have to tell Tom about that.
- I might have to tell Tom about that.

Bugün eve erken gitmek zorunda kalabilirim.

I might have to go home early today.

Ben sadece birkaç gün sizinle kalabilirim.

I can only stay with you for just a few days.

Elbette geleceğim ama biraz geç kalabilirim.

Sure I'll come, but I might be a bit late.

Eğer yapmamı istiyorsan, biraz daha kalabilirim.

I could stay a while longer if you want me to.

Sıcak su şişesi gibi kullanıp sıcak kalabilirim.

like a little hot water bottle to stay warm.

Sanırım gelecek hafta Boston'a gitmek zorunda kalabilirim

- I think I may have to go to Boston next week.
- I think that I may have to go to Boston next week.

Sanırım bugün geç saatlere kadar çalışmak zorunda kalabilirim.

I think I may have to work late today.

Gelecek pazartesi Boston'a gitmek zorunda kalabilirim gibi görünüyor.

It looks like I might have to go to Boston next Monday.

Arapça Seviye 5'i tekrar almak zorunda kalabilirim.

I may have to retake Arabic Level 5.

Bana ihtiyacın olursa bir süre daha burada kalabilirim.

I can be here for a while longer if you need me.

Yaz tatilinde olduğum için geç saatlere kadar kalabilirim.

I can stay up late since I am on summer holidays.

Uyanık kalmak için biraz daha kahve içmek zorunda kalabilirim.

In order to stay awake, I may have to drink more coffee.

Eve geç dönmek durumunda kalabilirim. Bu durumda, seni arayacağım.

It could be that I'll return home late. In that case, I'll call you.

Ben eve geç gelmek zorunda kalabilirim. Bu durumda, sana telefon edeceğim.

I might have to come home late. In that case, I'll phone you.

Sanırım bu öğleden sonra Tom'un evine gitmek ve ona yardım etmek zorunda kalabilirim.

I think I may have to go over to Tom's house and help him this afternoon.

Onu izlemek için planlanandan daha erken kalkmak zorunda kalabilirim ya da gelecek çarşambaya kadar bir şansım olmayacak.

I may have to wake up earlier than planned to watch it or I won't get a change until next wednesday.