Translation of "Izlenim" in English

0.005 sec.

Examples of using "Izlenim" in a sentence and their english translations:

Kötü bir izlenim bırakıyor.

He makes a bad impression.

İyi bir izlenim bırakıyorsun.

You're making a good impression.

O bir izlenim bıraktı.

That left an impression.

O canlı bir izlenim bırakmıştı.

He made a vivid impression.

Tom kötü bir izlenim bıraktı.

Tom made a poor impression.

Tom yanlış izlenim vermek istemiyor.

Tom doesn't want to give the wrong impression.

İyi bir izlenim bırakmaya çalışacağız.

We'll try to make a good impression.

İyi bir izlenim bırakacağından eminim.

I'm sure you're going make a good impression.

Sanırım iyi bir izlenim verdim.

I think I made a good impression.

İyi bir izlenim bıraktığını görüyorum.

I see you made a good impression.

Tom'un yanlış izlenim almasını istemiyorum.

I don't want Tom to get the wrong impression.

O, olumsuz bir izlenim bırakıyor.

He makes an unfavorable impression.

Sanırım iyi bir izlenim yaptık.

We made a good impression, I think.

O iyi bir izlenim bıraktı.

- He made a good impression.
- He left a good impression.

Tom iyi bir izlenim bıraktı.

Tom made a good impression.

Bu iyi bir ilk izlenim değildi.

And that was not a great first impression.

Söylediğin bende derin bir izlenim bıraktı.

What you said left a deep impression on me.

İyi bir ilk izlenim bırakmak istiyorum.

I want to make a good first impression.

İyi bir ilk izlenim bırakmak istedim.

I wanted to make a good first impression.

Umarım, güzel bir ilk izlenim bırakırım.

I hope I make a good first impression.

Gerçekten Tom'un üzerinde bir izlenim bıraktın.

You really made an impression on Tom.

Kesinlikle Tom'un üzerinde bir izlenim bıraktın.

You certainly made an impression on Tom.

Tom yanlış bir izlenim vermek istemedi.

Tom didn't want to give the wrong impression.

Onun üzerinde bir izlenim yarattığını düşünüyorum.

I think you made an impression on her.

İyi bir ilk izlenim vermeye çalışıyorum.

I'm trying to make a good first impression.

Tom iyi bir ilk izlenim vermedi.

Tom didn't make a good first impression.

Biz iyi bir ilk izlenim yapmalıyız.

We need to make a good first impression.

Sen oldukça iyi bir izlenim bıraktın.

You've made quite an impression.

Onun konferansı bize derinden bir izlenim bıraktı.

His lecture made a deep impression on us.

Benim hakkımda yanlış bir izlenim almanızı istemem.

I wouldn't want you to get the wrong impression about me.

O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.

He made a favorable impression on his bank manager.

Tom'un iyi bir izlenim bırakmak istediğini biliyorum.

- I know Tom wants to make a good impression.
- I know that Tom wants to make a good impression.

Hikayenin ona yanlış bir izlenim vereceğinden korkuyorum.

I'm afraid the story will give him a wrong impression.

Alplerin manzarası bende kalıcı bir izlenim bıraktı.

The scenery of the Alps left a lasting impression on me.

Onun üzerinde epeyce bir izlenim bırakmış olmalısın.

You must have made quite an impression on him.

İlk izlenim oluşturmak için sadece bir şansınız vardır

You only get one chance to make a first impression,

Onun konuşması benim üzerimde iyi bir izlenim bıraktı.

His speech made a good impression on me.

Ben sadece iyi bir ilk izlenim yapmanı istiyorum.

I just want you to make a good first impression.

Birinin Tom'un gitmesini istemediği konusunda farklı izlenim edindim.

I get the distinct impression that somebody doesn't want Tom to leave.

Bu kitap onun üzerinde kalıcı bir izlenim bıraktı.

This book left a lasting impression on her.

O kaba adam bana kötü bir izlenim verdi.

That rude man gave me a bad impression.

Sen onun üzerinde bayağı bir izlenim bırakmış olmalısın.

You must have made quite an impression on her.

Senin üzerinde epeyce bir izlenim bırakmış gibi görünüyor.

It sounds like she made quite an impression on you.

- Bunu nasıl buluyorsun?
- Bu sende nasıl bir izlenim bıraktı?

How does that strike you?

Annen ve baban üzerinde iyi bir izlenim bırakmak istiyorum.

I want to make a good impression on your parents.

O restorandaki personeli bize çok iyi bir izlenim verdi.

The staff in that restaurant gave us a very good impression.

O sanki senin üzerinde bayağı izlenim bırakmış gibi görünüyor.

He seems to have made quite an impression on you.

- İyi bir etki bırakmaya çalış.
- İyi bir izlenim bırakmaya çalış.

Try to make a good impression.

-O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.

That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.

Yurt dışına ilk yolculuğumuzda birlikte gittiğim bir arkadaş cüzdanını çaldırdı. Bunun iyi bir izlenim bıraktığını sanmıyorum.

A friend I went with on our first trip abroad had his wallet pickpocketed. I don't think it left a very good impression.