Translation of "Bırakmaya" in English

0.011 sec.

Examples of using "Bırakmaya" in a sentence and their english translations:

Tom bırakmaya çalışıyor.

Tom is trying to quit.

Sigarayı bırakmaya çalışacağım.

I'm going to try to quit smoking.

Ben bırakmaya çalışıyorum.

I'm trying to quit.

Bırakmaya hazır değilim.

I'm not ready to quit.

- İşimi bırakmaya karar verdim.
- İşi bırakmaya karar verdim.

I've decided to quit my job.

- Sakal mı bırakmaya çalışıyorsun?
- Sakal bırakmaya mı çalışıyorsun?

Are you trying to grow a beard?

Ben sigarayı bırakmaya çalışıyorum.

I've been trying to quit smoking.

Tom sigarayı bırakmaya çalıştı.

Tom tried to stop smoking.

Tom sigarayı bırakmaya çalışıyor.

Tom is trying to quit smoking.

Sigarayı bırakmaya karar verdi.

He decided to quit smoking.

İçki içmeyi bırakmaya çalışacağım.

I'm going to try to quit drinking.

Biz bırakmaya hazır değiliz.

We're not ready to quit.

Sigara içmeyi bırakmaya çalışıyorum.

I'm trying to quit smoking.

Sigarayı bırakmaya karar verdiniz.

You have decided to quit smoking.

Sigara içmeyi bırakmaya kararlıyım.

- I am determined to give up smoking.
- I'm determined to give up smoking.

Seni yalnız bırakmaya dayanamıyorum.

I just can't bear to leave you here alone.

Tom sakal bırakmaya başladı.

Tom has started growing a beard.

- İyi bir etki bırakmaya çalış.
- İyi bir izlenim bırakmaya çalış.

Try to make a good impression.

- Sigarayı bırakmaya nasıl karar verdin?
- Sigara içmeyi bırakmaya nasıl karar verdin?

What made up your mind to quit smoking?

Babam sigarayı bırakmaya karar verdi.

- Father decided to stop smoking.
- My father has decided to quit smoking.
- My father decided to quit smoking.

İyi bir izlenim bırakmaya çalışacağız.

We'll try to make a good impression.

Tom işini bırakmaya karar verdi.

- Tom decided to quit his job.
- Tom has decided to quit his job.

Tom sigarayı bırakmaya çalıştığını söylüyor.

Tom says he's trying to quit smoking.

Tom'un bırakmaya cesareti olmayacağını biliyordum.

- I knew Tom wouldn't have the courage to quit.
- I knew that Tom wouldn't have the courage to quit.

Tom sigarayı bırakmaya karar verdi.

Tom decided to quit smoking.

Burada çalışmayı bırakmaya karar verdim.

I've decided to quit working here.

Mary sigarayı bırakmaya karar verdi.

Mary resolved to quit smoking.

Tom olayı arkasında bırakmaya çalıştı.

Tom tried to put the incident behind him.

Tom'u yalnız bırakmaya söz veriyorum.

I promise to leave Tom alone.

O sigarayı bırakmaya karar verdi.

She decided to stop smoking.

Onu yalnız bırakmaya söz veriyorum.

I promised to leave her alone.

Seni yalnız bırakmaya söz veriyorum.

I promise to leave you alone.

Tom, Mary'yi işini bırakmaya itti.

Tom pushed Mary to quit her job.

Sakal bırakmaya çalışıyormuşsun gibi görünüyor.

It looks like you're trying to grow a beard.

Tom favori bırakmaya karar verdi.

Tom decided to grow sideburns.

Onu yapmayı bırakmaya karar verdim.

I've decided to stop doing that.

Seni arabayla evine bırakmaya geldim.

I came to drive you home.

Fakat; iyilik yapmaya, hatalarımızı geçmişte bırakmaya,

But in our boundless desire to do good,

O sigarayı bırakmaya çalıştı ama nafile.

He tried to give up smoking but in vain.

Ay sonunda işimi bırakmaya karar verdim.

I decided to leave my job at the end of the month.

O sigarayı bırakmaya kesin karar verdi.

She resolved to stop smoking.

Zaten bırakmaya karar verdin, değil mi?

You've already decided to quit, haven't you?

Tom'un sakal bırakmaya başladığını fark ettim.

I noticed that Tom has started growing a beard.

O korkunç günü arkasında bırakmaya çalıştı.

She tried to put that awful day behind her.

Tom eski tarzları arkasında bırakmaya çalıştı.

Tom tried to leave the old ways behind him.

Tom zaten işini bırakmaya karar verdi.

Tom has already decided to quit his job.

Ben onu yalnız bırakmaya söz verdim.

I promised to leave him alone.

Bu dönemde işimi bırakmaya karar verdim.

In that time I've decided to quit my job.

O onu işini bırakmaya ikna etti.

She talked her into quitting her job.

Tom neden işini bırakmaya karar verdi?

Why did Tom decide to quit his job?

Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.

They decided to leave extra food behind.

O, sigara içmeyi bırakmaya yemin etti.

He swore to quit smoking.

Tom Mary'yi işini bırakmaya ikna etti.

Tom talked Mary out of quitting her job.

Sami kız arkadaşını geride bırakmaya dayanamadı.

Sami couldn't bear to leave his girlfriend behind.

- Sigarayı bırakmaya çalıştım.
- Sigarayı bırakmayı denedim.

I tried to quit smoking.

Ve giderken ona bahşiş bırakmaya karar verdim.

and so as we were leaving, I decided to leave him a tip.

Tom bana işini bırakmaya karar verdiğini söyledi.

- Tom told me that he'd decided to quit his job.
- Tom told me he'd decided to quit his job.

Sana ne Twitter kullanmayı bırakmaya karar verdirdi?

What made you decide to quit using Twitter?

O, onun masasına aşk notları bırakmaya başladı.

He started leaving love notes on her desk.

Tom başarısız bir biçimde sigarayı bırakmaya çalıştı.

Tom tried to stop smoking without success.

Onlar kurşunu olduğu yerde bırakmaya karar verdiler.

They decided to leave the bullet where it was.

Tom Mary'nin işini bırakmaya karar verdiğini bilmiyordu.

- Tom didn't know that Mary had decided to quit her job.
- Tom didn't know Mary had decided to quit her job.

Bob sık sık sigara içmeyi bırakmaya çalışır.

Bob often tries to quit smoking.

Tom babasını sigara içmeyi bırakmaya ikna etti.

Tom convinced his father to stop smoking.

Ben neredeyse onu yapmayı bırakmaya karar verdim.

I almost decided to give up doing that.

Tom ve Mary sigarayı bırakmaya çalıştıklarını söylüyorlar.

Tom and Mary say they're trying to quit smoking.

Tom'u onu yapmayı bırakmaya ikna edebileceğimi sanmıyorum.

- I don't think I can convince Tom to stop doing that.
- I don't think that I can convince Tom to stop doing that.

Tom Mary'yi sigarayı bırakmaya ikna etmeye çalışıyor.

Tom has been trying to convince Mary to quit smoking.

Tom içmeyi bırakmaya ve davranışını değiştirmeye karar verdi.

Tom decided to stop drinking and reform his behavior.

- Tom ayrılmaya hazır değil.
- Tom bırakmaya hazır değil.

- Tom's not ready to quit.
- Tom isn't ready to quit.

Biz bir süre onu yalnız bırakmaya karar verdik.

We decided to leave him alone for a while.

Tom okulu bırakmaya ve tamgün çalışmaya karar verdi.

Tom decided to drop out of school and work full-time.

Tom'un Mary'yi bunu yapmayı bırakmaya ikna edebileceğini düşünmemiştim.

- I didn't think Tom would be able to convince Mary to stop doing that.
- I didn't think that Tom would be able to convince Mary to stop doing that.

Ama bu cihazların sigarayı bırakmaya yardım edip etmediğini hâlâ bilmiyoruz

we still do not know if these devices help smokers quit smoking,

Tom neden okulu bırakmaya karar verdiğini sana hiç söyledi mi?

Did Tom ever tell you why he decided to drop out of school?

İşimi bırakmaya ve dünya çapında bir gezi yapmaya karar verdim.

I've decided to quit my job and take a trip around the world.

- Ben sigarayı bırakmak için ikna edildim.
- Sigarayı bırakmaya ikna oldum.

I was persuaded to stop smoking.

Tom'u bunu yapmayı bırakmaya ikna etmek için gerçekten çok uğraştım.

I tried really hard to convince Tom to stop doing that.

- Sami esrar içmeyi bırakmaya karar verdi.
- Sami esrarı birakmaya karar verdi.

Sami decided to quit smoking weed.

Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.

Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking.

Bununla birlikte, Soult'un artık kendisini düşman ateşine maruz bırakmaya daha az meyilli olduğu

However, it was observed that Soult was now less inclined to expose himself to enemy fire,

- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.

She decided to quit her job.

Zorbalık ciddi bir problemdir fakat onu saf dışı bırakmaya çalışmanın tamamen gerçekçi bir teklif olmadığını anlamak zorundayız.

Bullying is a serious problem, but we have to understand that setting out to eliminate it entirely isn't a realistic proposition.

- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O istifa etmeye karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.

- She decided to resign.
- She decided to quit her job.