Translation of "Ilerleme" in English

- Biz ilerleme yaptık.
- İlerleme kaydettik.

We've made progress.

İlerleme yapılıyor.

Progress is being made.

İlerleme vardır.

There has been progress.

İlerleme yavaştı.

Progress was slow.

İlerleme durdurulamaz.

Progress cannot be stopped.

İlerleme zamanı.

It's time to move forward.

İlerleme kaydedilmedi.

There has been progress made.

İlerleme kaydediyoruz.

We're making some progress.

İlerleme sağlıyor.

- He is getting better.
- She is making progress.

- Biz ilerleme kaydediyoruz.
- Biz ilerleme gösteriyoruz.

- We are making progress.
- We're making progress.

- Harika ilerleme kaydediyoruz.
- Büyük ilerleme kaydediyoruz.

We're making great progress.

ilerleme makineleri sessizleşiyor,

the machinery of progress become silent,

Neyse, ilerleme kaydediyoruz.

Anyway, we are making progress.

Tom ilerleme kaydetmektedir.

- Tom is making progress.
- Tom advances.

Biz ilerleme gösteriyoruz.

- We are making progress.
- We're making progress.

O ilerleme kaydediyor.

He's making progress.

O ilerleme gösteriyor.

She's making progress.

Çok ilerleme kaydetmedik.

We haven't made much headway.

Biraz ilerleme kaydettim.

I've made some progress.

Büyük ilerleme yapıldı.

Great progress has been made.

İlerleme yaptık mı?

Have we made progress?

Sen ilerleme kaydediyorsun

You're making progress.

Bu gerçek ilerleme.

That's real progress.

İngilizcesinde ilerleme kaydediyor.

She is making progress with her English.

Sanırım ilerleme kaydediyoruz.

I think we're progressing.

Çok ilerleme kaydedildi.

Much progress has been made.

Hayatta ilerleme kaydettik.

We got ahead in life.

- İngilizcede büyük ilerleme yapıyor.
- İngilizcede büyük ilerleme kaydediyor.

He is making great progress in English.

- O daha iyileşiyor.
- İyileşiyor.
- İlerleme katediyor.
- İlerleme sağlıyor.

He is getting better.

Bu büyük bir ilerleme.

This is great progress.

Yararlandı ve ilerleme kaydedebileceğinin

and realised that it was only by winning over the civilian population that he’d be able

O ilerleme işareti göstermiyor.

He shows no mark of progress.

Bir ilerleme kaydettiğini sandım.

- I thought I was making some progress.
- I thought that I was making some progress.

Onlar ilerleme kaydettiler mi?

Have they made progress?

Zaten biraz ilerleme kaydettik.

We've already made some headway.

Biz kesinlikle ilerleme yapıyoruz.

We're definitely making progress.

İlerleme kaydediyor gibi görünüyorsun.

You seem to be making progress.

Tom gerçek ilerleme yapıyor.

Tom is making real progress.

İletişim olmadan ilerleme olamaz.

There cannot be progress without communication.

İngilizcende epey ilerleme var.

Your English has improved considerably.

- Gelişme kaçınılmaz.
- İlerleme kaçınılmaz.

- Progress is unavoidable.
- Progress is inevitable.

Tom sürekli ilerleme kaydetti.

Tom has made steady progress.

İlerleme için yer var.

There's room for improvement.

Çalışmamızda hiçbir ilerleme göstermiyoruz.

We're not making any progress in our work.

İlerleme kaydediyor gibi görünüyorum.

I seem to be making progress.

Bugün çok ilerleme yaptık.

We've made a lot of progress today.

Çalışmalarında ilerleme kaydettin mi?

Have you made progress in your studies?

Tom biraz ilerleme kaydetti.

Tom has made some progress.

Tom çoktan ilerleme kaydediyor.

Tom is already making progress.

- Kendimi geliştiriyorum.
- İlerleme kaydediyorum.

I'm improving.

Tom biraz ilerleme kaydediyor.

Tom is making some progress.

Tom iyi ilerleme kaydediyor.

Tom is making good progress.

- Fazla ilerleme kat edemedim.
- Pek ilerleme kaydedemedim.
- Çok ilerleleme sağlayamadım.

I haven't made much progress.

Ancak ilerleme her birimizle başlıyor.

but progress starts with each and every one of us.

Öğrenciler İngilizcede iyi ilerleme yapıyorlar.

The students are making good progress in English.

Bizim ilerleme kontrol altına alındı.

Our progress was put in check.

Biz iyi bir ilerleme yapıyoruz.

We're making good progress.

Herhangi bir ilerleme yaptın mı?

Have you made any progress?

Tom herhangi ilerleme yaptı mı?

Has Tom made any progress?

Gerçek bir ilerleme yaptığımızı düşünüyorum

I think we've made some real progress.

Sana bir ilerleme raporu göndereceğim.

I'll send you a progress report.

Biraz ilerleme yaptığımıza memnun oldum.

I'm glad we made some progress.

O, İngilizcede çok ilerleme yapmadı.

He didn't make much progress in English.

Üniversiteye yavaş yavaş ilerleme katettim.

I worked my way through college.

Daha fazla ilerleme kaydettin mi?

Have you made any more progress?

İlerleme için biraz yer var.

There's some room for improvement.

İlerleme için hâlâ yer var.

There's still room for improvement.

Herhangi bir ilerleme yaptık mı?

Have we made any progress?

Herhangi bir ilerleme oldu mu?

Has there been any progress?

İlerleme için kesinlikle yer var.

There's definitely room for improvement.

Keşke daha fazla ilerleme kaydetseydik.

I wish we had made more progress.

İlerleme kaydediyor olduğumuz için memnunum.

I'm glad that we're making progress.

Tom ilerleme kaydediyor gibi görünüyor.

Tom seems to be making progress.

Bazen ilerleme kaydedemiyormuşuz gibi görünebilir.

Sometimes it may seem like we're not making any progress.

Tıpta İlerleme çarçabuk önde gidiyor.

Progress in medicine is going ahead by leaps and bounds.

Evrim ilerleme değil, fakat adaptasyondur.

Evolution is not progression, but adaptation.

Tom, İngilizce'de büyük ilerleme kaydediyor.

Tom is making great progress in English.

Tom Fransızca'da çok ilerleme kaydetmedi.

Tom hasn't made much progress in French.

Sami biraz ilerleme kaydetmeye başladı.

Sami started making some progress.

Tom ilerleme kaydediyor, değil mi?

Tom is making progress, isn't he?

Diğerleri için ilerleme fikri onları ürpertiyor.

With others, the idea of progress just leaves them cold.

Ve epeyce ilerleme kaydetmiş olsak da

And while we've made some advancements,

Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.

Medical science has made a dramatic advance.

Eğer denemeye devam edersen, ilerleme kaydedersin.

If you keep trying, you will make progress.

O, teniste büyük bir ilerleme kaydetti.

He has made a big improvement in tennis.

İngilizcede dikkate değer bir ilerleme kaydetti.

He has made remarkable progress in English.

Tom derhal bir ilerleme raporu istiyor.

Tom wants a progress report right now.

Jane Japoncada büyük bir ilerleme kaydetmiştir.

Jane has made great progress in Japanese.

Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.

Trial and error is essential to progress.

- Biz iyileştik mi?
- İlerleme sağladık mı?

Did we get better?

Tom'un gitar çalmasında ilerleme var gibi.

Tom's guitar playing sounds likes it's gotten better.

Öğrencilerimiz dikkat çekici bir ilerleme gösterdi.

Our students showed remarkable progress.

İlerleme için her zaman yer var.

There's always room for improvement.

Amerika'da İngilizcede büyük ilerleme yaptın mı?

Have you made much progress in English in America?

Tom, Fransızcada dikkat çekici ilerleme kaydetti.

Tom made remarkable progress in French.

- Bilgisayar bilimi ülkemizde hızlı bir ilerleme kaydetti.
- Bilgisayar bilimi ülkemizde hızlı bir ilerleme yaptı.

Computer science has made rapid progress in our country.

Bilimdeki ilerleme hayatımızda büyük bir değişiklik yarattı.

The progress of science has brought about great change in our lives.

O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.

He made good progress in handling this machine.

O, Mandarin dilini konuşmada büyük ilerleme kaydetti.

He has made great progress in speaking Mandarin.