Translation of "Gidebileceğini" in English

Gidebileceğini söylemedim.

I haven't said you could leave.

Gidebileceğini söyledim.

I said you could go.

Onun gidebileceğini söyledim.

- I said he might go.
- I said it was OK for him to go.
- I said he could go.

Ben, onun gidebileceğini söyledim.

I said he might go.

Tom'un gidebileceğini kim söyledi?

Who said Tom could leave?

Tom alışverişe gidebileceğini söylüyor.

Tom says he might go shopping.

Biz gidebileceğini söyleyinceye kadar gidemezsin.

You can't leave until we say you can leave.

Tom'a hazır olduğunda gidebileceğini söyle.

Tell Tom that when he's finished, he can leave.

Biz onun oraya gidebileceğini umuyoruz.

We hope that he can go there.

Eve erken gidebileceğini kim söyledi?

Who said you could go home early?

Tom'a eğer hazırsa gidebileceğini söyle.

Tell Tom that if he's finished, he can leave.

Tom Mary'nin nereye gidebileceğini merak ediyordu.

Tom wondered where Mary could be going.

Tom, Mary ile Boston'a gidebileceğini söyledi.

- Tom said he could go to Boston with Mary.
- Tom said that he could go to Boston with Mary.

Tom Mary'nin gidebileceğini fakat kendisinin gidemeyeceğini söylüyor.

- Tom says that Mary can go, but that he can't.
- Tom says Mary can go, but that he can't.

Gelecek ay kayak yapmaya gidebileceğini düşünüyor musun?

Do you think you'll be able to go skiing next month?

- Tom gidebilirsin dediğinde gidebilirsin.
- Tom gidebileceğini söylerse, gidebilirsin.

When Tom says you can go, you can go.

Tom'a bu gece Mary'yi görmeye gidebileceğini söyledin mi?

Did you tell Tom he could go see Mary tonight?

Tom, bir ya da iki hafta içinde Boston'a gidebileceğini söyledi.

- Tom said he might go to Boston in a week or two.
- Tom said that he might go to Boston in a week or two.

Sadece çok uzağa gitme riskini alanlar birinin ne kadar uzağa gidebileceğini bilecektir.

Only those who risk going too far will know how far one can go.

Oraya vardığı andan itibaren, eve ne zaman gidebileceğini kendisine söylemesi için doktoru rahatsız etmeye devam etti.

From the moment he arrived there, he kept on bothering his doctor to tell him when he would be able to go home.