Translation of "Gürültüden" in English

Liisa gürültüden bıktı.

Liisa was sick of the noise.

Gürültüden dolayı uyuyamıyorum.

I can't sleep because of the noise.

Gürültüden şikayetçi olacağım.

I'm going to go complain about the noise.

Gürültüden dolayı uyuyamadım.

I could not sleep because of the noise.

Gürültüden uzaklaşmak istiyorum.

I want to get away from the noise.

Tom gürültüden korktu.

Tom was startled by the noise.

Gürültüden nefret ediyorum.

I detest the noise.

Gürültüden rahatsız oldum.

I'm irritated by the noise.

Onların hepsi gürültüden bıktılar.

They were all fed up with the noise.

Tom aşırı gürültüden yakındı.

Tom complained about the excessive noise.

Oda arkadaşım gürültüden yakındı.

My roommate complained about the noise.

Gürültüden dolayı kendimi duyuramadım.

I could not make myself heard on account of the noise.

Gürültüden kafanızın karışması çok kolay.

Now it's easy to be confused by noise,

Peki gürültüden bahsederken ne kastediyoruz?

So what do we mean when we talk about noise?

Kedi tanımadığı bir gürültüden korktu.

The cat was scared by an unfamiliar noise.

Gürültüden dolayı bir şey duyamıyorum.

I can't hear anything because of the noise.

Tom o gürültüden rahatsız olacak.

Tom is going to be irritated by that noise.

Gürültüden dolayı kendimi duyurmayı zor buldum.

- I found it difficult to make myself heard due to the noise.
- I found it difficult to make myself heard because of the noise.

- Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
- Gürültü yüzünden uyuyamayız.

We can't sleep because of the noise.

Tom, Mary'nin gürültüden rahatsız olmadığını söyledi.

- Tom said Mary wasn't annoyed by the noise.
- Tom said that Mary wasn't annoyed by the noise.

- Gürültüden dolayı uyuyamadım.
- Gürültü yüzünden uykuya dalamadım.

- I could not sleep because of the noise.
- I couldn't fall asleep because of the noise.

Çok fazla gürültüden dolayı dün gece uyuyamadım.

With so much noise I couldn't sleep last night.

- Sınıftaki gürültüden sesimi duyuramadım.
- Gürültülü sınıfta sesimi duyuramadım.

I could not make myself heard in the noisy class.

Gürültüden uzak olarak, gölün önündeki egzotik bitkilerin yanında oturabilirsin.

You can sit by the exotic plants in front of the lake, away from the noise.

Buna müzik mi diyorsun? Bana göre gürültüden başka bir şey değil.

You call that music? To me it's no more than noise.

- Penceresinin dışındaki gürültüden dolayı o uyuyamadı.
- Pencereden gelen ses yüzünden uyuyamadı.

He couldn't sleep because of the noise outside his window.

- Tom gürültüden rahatsız olmadığını söyledi.
- Tom gürültünün kendisini rahatsız etmediğini söyledi.

- Tom says that the noise doesn't bother him.
- Tom says the noise doesn't bother him.

Tom'un komşuları o ne zaman bir parti verse hep gürültüden şikayet eder.

Tom's neighbors always complain about the noise whenever he has a party.