Translation of "Bıktı" in English

Televizyon izlemekten bıktı.

He is tired of watching television.

Liisa gürültüden bıktı.

Liisa was sick of the noise.

Oğlum hamburgerlerden bıktı.

My son is tired of hamburgers.

O okumaktan bıktı.

He got tired of reading.

Tom senden bıktı.

Tom is tired of you.

Leyla beklemekten bıktı.

Layla got tired of waiting.

Sami, Leyla'dan bıktı.

Sami is tired of Layla.

Tom kaybetmekten bıktı.

Tom is tired of losing.

Tom bundan bıktı.

Tom is tired of this.

O benim sorunlarımdan bıktı.

He is fed up with my problems.

O, kentteki yaşamdan bıktı.

He was fed up with life in the city.

Tom Mary'nin şikayetlerinden bıktı.

Tom is fed up with Mary's complaining.

Tom tüm şikâyetlerinden bıktı.

Tom is tired of all your complaining.

Sanırım Tom benden bıktı.

- I think Tom is sick of me.
- I think that Tom is sick of me.

Tom, Mary'nin şikâyetlerinden bıktı.

Tom has had enough of Mary's complaints.

Tom, Mary'yi kaybetmekten bıktı.

Tom is tired of losing to Mary.

Tom bunu yapmaktan bıktı.

Tom got tired of doing that.

Tom Mary ile ilgilenmekten bıktı.

Tom is tired of dealing with Mary.

O, cennetin kapısını çalmaktan bıktı.

She was tired of knocking on heaven's door.

Herkes Dan'ın küçümseyen tavrından bıktı.

Everybody is fed up with Dan's scornful attitude.

Tom Mary'nin davranışından tamamen bıktı.

Tom is totally disgusted with Mary's behavior.

Tom beklemekten bıktı ve eve gitti.

Tom got tired of waiting and went on home.

Tom çok şişman olduğunun söylenilmesinden bıktı.

Tom is tired of being told he's too fat.

Tom insanların ona ne yapacağını söylemesinden bıktı.

Tom is tired of people telling him what to do.

Tom, Mary'nin sevdiği tür müzikleri dinlemekten bıktı.

Tom got tired of listening to the kind of music Mary liked.

Tom her zaman kendini tekrarlamak zorunda kalmaktan bıktı.

Tom was fed up with having to repeat himself all the time.

Senin yanın sıra o da bu işten bıktı.

He as well as you is tired of this work.

Son zamanlarda Tom muhtemelen Mary'nin davranma tarzından bıktı.

Tom's probably sick and tired of the way Mary's been behaving lately.

Tom insanların her zaman onun babasına benzediğini söylemesinden bıktı.

Tom is tired of people always telling him that he looks like his father.

Tom okumaktan bıktı ve dışarı çıkmak ve oynamak istedi.

Tom got tired of reading and wanted to go outside and play.

Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.

Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.