Translation of "Fazlası" in English

0.017 sec.

Examples of using "Fazlası" in a sentence and their english translations:

Daha fazlası gördükçe daha fazlası sordu,

and then more teachers saw it, and more people asked their students,

Daha fazlası var.

There is more.

Daha fazlası bekleniyordu.

More was expected.

Daha fazlası söylenemez.

No more can be said.

Davaların yarısından fazlası savuşturuluyor.

over half the cases are dismissed.

Hepsi ve daha fazlası

all and more

Olay çok daha fazlası

The event is much more

Daha fazlası var mı?

Is there any more of that?

Bekle, daha fazlası var.

Wait, there's more.

Her şeyin fazlası zarar.

More of everything hurt.

Çok daha fazlası yapılabilir.

Much more can be done.

Fakat güneşin fazlası da öldürebilir.

But too much sun can kill.

çok daha fazlası da var...

so much more…

2016'dakinin dört kat fazlası.

- four times more than in 2016.

Ancak burada mafyadan fazlası var!

But there is more than Mafia here!

Daha fazlası için kim hazır?

Who's ready for more?

Bu sadece ondan daha fazlası.

It's more than just that.

Çekmecede bundan daha fazlası var.

There are more of those in the drawer.

Bende bundan daha fazlası var.

I have more than that.

Ben daha fazlası için hazırım.

I'm ready for more.

Bunlardan çok daha fazlası vardır.

There are plenty more of those.

Daha fazlası için hazır olun.

Get ready for more.

Sadece arkadaşız. Daha fazlası değil.

We're just friends. Nothing more.

Bize bundan daha fazlası lazım.

We need more than that.

Daha fazlası için yerimiz var.

We have room for many more.

Daha fazlası için hazır mısın?

Are you ready for more?

Yapılacak çok daha fazlası var.

There is much more to be done.

Bende bin yenden fazlası yok.

I have no more than one thousand yen.

Keşke yapabildiğimden daha fazlası olsa.

- I wish there was more I could've done.
- I wish there was more I could have done.

O bundan daha fazlası değil.

It's nothing more than that.

Tom daha fazlası için hazırdı.

Tom was ready for more.

Daha da fazlası, bu kısma baktığımızda,

And even more, when we look to this part,

İnsanlığın yarısından fazlası bu alanda yaşıyor,

And more than half of humanity lives in this space,

Aslında bunların hepsi ve daha fazlası.

Well, it's all of that, and it's more.

Ama bundan çok daha fazlası var.

But there is even more to this.

Dünyada 150 ulustan daha fazlası var.

There are more than 150 nations in the world.

Sakinlerin %70'inden fazlası programı destekliyor.

More than 70 percent of the inhabitants are in favor of the program.

O, daha fazlası için elini uzattı.

He held out his hand for more.

Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.

More than half the residents are opposed to the plan.

Mars'taki atmosferin % 95'ten fazlası karbondioksittir.

The atmosphere on Mars is over 95% carbon dioxide.

Titan atmosferinin % 95'inden fazlası azottur.

Over 95% of Titan's atmosphere is nitrogen.

Tom daha fazlası için geri dönecek.

Tom will be back for more.

Tom daha fazlası hakkında yalan söylüyor.

Tom is lying about more than that.

Tom için göründüğünden daha fazlası var.

There's more to Tom than meets the eye.

Sanırım burada göründüğünden daha fazlası var.

I realize there's more here than meets the eye.

Bir doğru cevaptan daha fazlası olabilir.

There can be more than one correct answer.

Bu bir tesadüften daha fazlası değil.

It's more than a coincidence.

Birlik askerlerinin yarısından fazlası esir alındı.

More than half of the Union troops were captured.

Bu çantanın dört kilo fazlası var.

This bag is 4 kilograms overweight.

Ama gözle görülenden çok daha fazlası var.

but there's much more than meets the eye.

Möbius şeridiyle ilgili çok daha fazlası var,

And there's a lot more to know about a Möbius strip

Onlar uçan mekanik makinelerden çok daha fazlası.

But they are more than mechanical flying machines.

Tabii görseller grafik ikonlardan çok daha fazlası.

But visuals, they're of course more than just graphic icons.

Hayır daha fazlası var onlar sınıf arkadaşıydı

no more there they were classmate

Peki, tüm ihracatların yarısından fazlası serbest bölgeler ...

Well, more than half of all exports come from the free zones...

Ama burda gümrük tarifesinden fazlası da var.

But there are more than tariffs here.

O, kullanışlı bir aptaldan daha fazlası değil.

He's nothing more than a useful idiot.

- Dahası da var.
- Bundan daha fazlası var.

There's more to it than that.

Ben sadece arkadaştan daha fazlası olmak istiyorum.

I'd like to be more than just friends.

O, bir ofis çalışanından daha fazlası değil.

He is nothing more than a clerk.

Öğrencilerin %40'ından daha fazlası üniversiteye gidiyor.

- More than 40 percent of the students go to university.
- More than 40 percent of the students go on to university.

Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.

There's more going on here than meets the eye.

Oturanların yarısından daha fazlası plana karşı çıkıyor.

More than half of the residents are opposed to the plan.

Ordu fazlası mağazasında bir sırt çantası aldım.

I bought a backpack at the army surplus store.

Bunun tesadüften daha fazlası olduğunu mu düşünüyorsun?

Do you think it's more than coincidence?

Ve başlık diyor ki "Bir efsaneden daha fazlası"

and the title saying: "More than a Legend."

Benim için daha da fazlası, avukatı da vurulurdu.

And more of the point for me, his lawyer would have been shot.

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

If over half of women have some kind of sexual problem,

Ama bir saniye bekleyin! Çünkü daha fazlası var.

But hold on a minute because there is more!

O akıllı, daha da fazlası dürüst ve dakik.

He is smart, and what is more, honest and punctual.

Japonya'da satılan otomobillerin yüzde 90'dan fazlası Japon'dur.

More than 90 percent of cars sold in Japan are Japanese.

Dünya nüfusunun üçte birinden fazlası kıyı yakınında yaşar.

More than a third of the world population lives near a coast.

O benim için hayatımdan daha fazlası anlamına gelir.

She means more than my life to me.

O senin karın mı? Göründüğünden daha fazlası var.

She's your wife? There's more to you than meets the eye.

Sanırım senin için görünenden daha fazlası var, Tom.

I think there's more to you than meets the eye, Tom.

Bugün dünyamızda konuşulan dillerin yarıdan fazlası tehlike altındadır..

More than half of the languages spoken in our world today are endangered.

Tom, biraz kilo fazlası olduğu için diyet yapıyor.

Tom is on a diet because he's a little overweight.

Belki Tom ve Mary sadece arkadaştan daha fazlası.

Perhaps Tom and Mary are more than just friends.

Aklında yemekten fazlası var. Eh, ısrarcılıktan tam puan aldı.

He's got more than food on his mind. Well, full marks for persistence.

Ve bir saniye bekleyin, ohh çok daha fazlası var.

And wait a second because there, ohh, there is much, much more…

Ada ihracatının %82'si, beşte dörtten fazlası, tarımsal ürünlerdir.

82% - more than four-fifths - of the island's exports is agricultural produce.

İngilizlerin % 60'ından fazlası aktif bir facebook profiline sahip.

More than 60% of people in Britain maintain an active Facebook profile.

Kitaplarımın yarısından fazlası dün geceki yangın tarafından yok edildi.

More than half of my books were destroyed by the fire last night.

Ve ülkenin petrol ve doğal gazının % 20'sinden fazlası.

And over 20% of the country’s oil and gas.

2010'da, kıyafetlerimizdeki kumaşın yarısından fazlası sentetik ipliklerden oluşuyordu.

By 2010, over half of all the fabric in our clothing was made from synthetic fibers.

Bunun için görünenden daha fazlası varsa, umarım bana söylersin.

If there's more to this than meets the eye, I hope you'll tell me.

Madagaskar'ın yağmur ormanlarının yüzde 90'dan fazlası yok edildi.

More than 90 percent of Madagascar's rainforests have been destroyed.

Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştirdi.

More than 75% of farms raised pigs and milk cows.

Tom ve Mary'nin sadece arkadaştan daha fazlası olduğu açık.

- It's obvious that Tom and Mary are more than just friends.
- It's obvious Tom and Mary are more than just friends.

Bunu idrak etmek için önümüzde 70 yıl ve fazlası yok.

We don't have 70-plus years to figure this out,

Ancak, Teksas bu çok kullanılan klişelerin çizdiğinin çok daha fazlası.

However, Texas is far more than what these overused clichés can portray...

O ülkenin ticaret fazlası var. O, ithalatından çok ihracat yapıyor.

That country has a trade surplus. It exports more than it imports.

Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.

More than 90 percent of visits to a web page are from search engines.