Translation of "Falan" in English

0.010 sec.

Examples of using "Falan" in a sentence and their english translations:

Erzak falan ucuzdu.

Supplies were cheap.

Aması falan yok!

There's no but about it!

Sarhoş falan mısın?

Are you drunk or something?

Asla beceremem, falan filan.

I'll never do that, bla, bla, bla."

Neden parka falan gitmiyoruz?

Why don't we go to the park or something?

Dalga geçtiğim falan yok.

I'm not kidding around.

Belki bir leş falan bulmuşlardır.

Maybe a carcass or something.

Sen bir polis falan mısın?

Are you a cop or something?

Bu bir randevu falan değil.

It's not a date or anything.

Kendi yolundan falan çıkmanı istemiyorum.

I don't want you to go out of your way or anything.

Bir pizza falan sipariş edebiliriz.

We could order a pizza or something.

Üçüncü bir seçenek falan yok.

There's no third option.

Avına yandan darbe vurur falan anlatıyorum.

I explain they hit their prey sidewards and so on.

Onların koktuğunu falan söyleriz sürekli olarak.

but all Westerners are filthy and stinky.

öyle programlara falan para vermeyiz yani

we don't give money to such programs or something

Bizim tepkimizi falan test ediyorlar olabilir

They may be testing our reaction or something

Bir film falan izlemek ister misin?

Do you want to watch a movie or something?

Aslında sadece beş dakika falan kalacağız.

Actually, we'll only stay for five minutes or so.

"Buraya biraz renk katalım," falan diyebildiği için,

for he could say "Give me some color here" or similar

Belki de tasması bir kayaya falan takılmıştır.

Maybe got the collar caught on a rock or something.

IMF falan için değil... Onların kuklası mısınız?

not for the IMF and all those... Are you their puppet?

Öğle yemeğin için bir sandviç falan hazırlayacağım.

I'll fix a sandwich or something for your lunch.

Aptal ya da falan olduğumu düşünüyor musun?

Do you think I'm stupid or something?

Sana akşam yemeği falan alabilir miyim, Tom?

Can I buy you dinner or something, Tom?

öyle küfürlü falan konuşmuş ki böyle işte

it turned into this nauseating character

Bugün erken dönüp yemek falan mı yapsak.

- I think I'll go home early and cook today.
- I think I'll go home early today and do some cooking.

Öyle deme, babam falan değil o benim!

Don't call him my father!

Raptorların boyu 2 metre 20 santim falan yazıyor.

It says the raptors are 2 meters 20 centimeters long.

Sincap cevizi gibi bir şeyler falan da olur.

You know, maybe squirrel nuts, anything like that.

Bence bu videonun amacı sosyal deney falan olmalı

I think the purpose of this video should be social experiment or something

Olmak falan istemiyor ama en zengini olmak istiyorlar.

be the freest place on earth, but they do want to become the richest.

Ermiş falan değil o. Öyleymiş gibi duruyor sadece.

He's not a saint. He just looks like one.

- Berbat bir ajan olurdum.
- Benden casus falan olmaz.

I'd make a terrible spy.

Kadınlara serbestlikten falan bahsediyor ama ilk madde çok ilginç.

It addresses freedom of women and so on, but the first item is very interesting.

Öyle devler falan yok, varsa bile Aşil topukları var.

There was no giant out there without perhaps a simple Achilles heel.

- Elmalar, portakalllar, ve benzerlerini getirdi.
- Elma, portakal falan getirdi.

She brought apples, oranges, and so on.

- Ona hiçbir şey borçlu değilim.
- Ona borcum falan yok benim.

I owe her nothing.

Şimdi bu film zaten çıktı, ve ben de aktris falan değilim.

This movie has already come out and I'm no actress,

Siri için her dilde edebiyatçılar istihdam ediyorlar yani yazarlar şairler falan

Authors and poets in every language are hired

Uzay mühendisi falan olsaydım bu matematiksel ifade benim için çocuk oyuncağı olurdu.

If I were some kind of rocket scientist, then this algebra would be super duper easy peazy.

"Virginia, bir kadın kocasından sır saklamamalı." "Öyle mi? Ama benden sır saklıyorsun, değil mi? Yoksa senle Mary'den haberim yok mu sanıyordun?" "Ama Virginia!" "Aması falan yok! Derhal evimi terk et ve Mary'yi maçoluğunla tavlamaya devam et, seni adi herif!"

"Virginia, a wife shouldn't keep secrets from her husband." "Oh? But you are keeping secrets from me, are you not? Or did you think I didn't know about you and Mary?" "But Virginia!" "No buts! Leave my house this instant and pester Mary with your male chauvinism, you cad!"